John Ruskin, günümüzde anti-restorasyon ve konservasyon kavramlarıyla özdeşleşmiş, romantik olarak nitelendirilen bakış açısıyla da yaşadığı dönemden itibaren çok farklı kesimden övgü ve eleştiri toplamıştır. Ruskin’in eserlerini ve düşünce biçimini salt okuma ile anlamak mümkün değildir. İçine doğduğu aile ve çevre dahil, hayatındaki diğer her bir olay ve detay Ruskin’in bakış açısını, buna paralel olarak da eserlerini etkilemiştir. Eserleri sadece mimarlık ve koruma alanında değil, toplumsal konulardan mitoloji ve botaniğe kadar uzanan geniş yelpazesi ile 19. yüzyılın kültürel değişimine ışık tutmaktadır. Bu bağlamda Ruskin’in eserlerinden “Mimarlığın Yedi Yol Gösterici Işığı” ele alınmış ve altıncı ışık olan “bellek”, konservasyon çatısı alında irdelenmiştir. Ardında bıraktığı değerli düşünce filizlerinin bugüne nasıl evrildiği ise ayrıca önem taşımaktadır. Summary In today’s world, John Ruskin is known with the notions anti-restoration and conservation. Also, with his point of view characterized as romantic, starting from his era to today, he had received numerous compliments and criticisms, people from different walk of life. It is not possible to understand Ruskin’s work and way of thinking only by reading his publications. Every event and detail in his life including the environment that he had born in and his family, are effective on Ruskin’s point of view and parallelly his works. His works shed light on the cultural change of the 19th century, not only in the field of architecture and conservation but also from the wide range of social subjects to mythology and botany. In this context, one of the Ruskin’s most famous works, “The Seven Lamps of Architecture” was held and “memory” which is the sixth lamp, was examined within the framework of conservation. It is also important to see how his valuable thinking that he left behind has evolved to the present.