Bauer’in temel tezi; yaşadığımız dünyanın din, sanat, siyaset ve doğa gibi birçok alanda var olan müphemliğini, çeşitliliğini ya da çokanlamlılığını gittikçe kaybettiği, bunun sonucunda da insanlık olarak tekdüzeliğin, tek anlamlılığın ve kayıtsızlığın yaygınlaştığı hoşgörüden uzak bir ortama mahkûm olduğumuzdur. Kitabın Türkçe çevirisi, Tahsin Görgün’ün takdimi ile başlamaktadır. Görgün burada kitabın genel tezi etrafında kısa bir tanıtımını yaptıktan sonra, Bauer’in hakikat kavramını ele alış biçimine, İslam’ın hakikat anlayışı etrafında genel bir eleştiri getirmektedir. Takdimden sonra kitabın on bölümden oluşan ana başlıklarına geçilmektedir. Bu başlıklarda Bauer; “çeşitlilik”, “tekdüzelik”, “müphemlik”, “fundamentalizm”, “kayıtsızlık”, “otantiklik”, “özdeşlik” gibi bir dizi kavramı kültür, din, sanat ve politika ile ilişkilendirerek ele almaktadır. Aşağıda söz konusu kavramlar ve ilişkiler üzerinden kitabın genel bir değerlendirilmesi yapılmıştır.

Bauer's main thesis; that the world we live in gradually loses its ambiguity, diversity or polysemy existing in many fields such as religion, art, politics and nature, and as a result, we as humanity are condemned to an intolerant environment where monotony, univocity and indifference become widespread. The Turkish translation of the book begins with the introduction of Tahsin Görgün. After making a brief introduction of the book around the general thesis, Görgün makes a general criticism of Bauer's approach to the concept of truth, around the Islamic understanding of truth. After the introduction, the main headings of the book consisting of ten chapters are passed. In these titles, Bauer; It deals with a number of concepts such as “diversity”, “uniformity”, “ambiguity”, “fundamentalism”, “indifference”, “authenticity”, “identity” by associating them with culture, religion, art and politics. Below is a general evaluation of the book based on the aforementioned concepts and relationships.