Ömer Seyfettin’in ‘Zamane Yiğitleri’

Ömer Seyfettin, Türk edebiyatının ve hikâyeciliğinin önemli yazarlarından biridir. Yaşadığı dönemde meydana gelen siyasî, sosyal değişikliklere rağmen belli bir çizgide kalan, olay anlatımına dayalı hikâyeler yazarak Maupassant tarzı hikâyenin Türk edebiyatınındaki öncülerinden biri olur. Ömer Seyfettin’in hikâyeleri pek çok incelemeye konu olmuştur ancak hikâyelerdeki tiplere bakıldığında özellikle iki tipin ön plana çıktığı ve incelendiği görülür: Biri kahramanlık gösteren, cesur, adaletli, millî bilinci yüksek bir tip, diğeri ise özellikle II. Meşrutiyet sonrasında ortaya çıkan yozlaşmış insanların temsilcisi durumundaki aydın tipidir. Bu makalenin konusunu da yazarın hikâyelerindeki kabadayı/külhanbeyi tipleri oluşturur. Değerlendirmeye esas olan tipler yazarın kendisi tarafından alt başlıkla isimlendirilmiş “Zamane Yiğitleri”dir. “Zamane Yiğitleri” başlığı altında ele alınacak iki hikâye vardır: “Cesaret” ve “Düşünme Zamanı”. Ancak Ömer Seyfettin’in hikâyeleri tarandığı zaman kabadayı/külhanbeyi tipini ele aldığı üç hikâye daha tespit edilir. Bunlar “Hâtiften Bir Seda”, “Korkunç Bir Ceza”, “Keramet” adlı hikâyelerdir. Bu makalede sözü edilen beş hikâye üzerine bir değerlendirme yapılacaktır. Ele alınan hikâyelerde yazarın anlattığı tiplerin fiziksel görünüşleri, toplum içinde edindikleri/kaybettikleri itibarları, tavırları, konuşmaları da detaylı denebilecek şekilde ele alınmıştır. Verilen bu bilgilerden hareketle Ömer Seyfettin’in hem hikâyelerine konu edindiği zamanın yakın tanıdığı olduğu ve toplumun her kesimini tanıma fırsatının olduğu hem de hikâyelerinin konularını gerçek hayattan aldığı gibi bir sonuca varılabilir. Ömer Seyfettin bu karakterleri ele alırken gerçeklik unsurunu artıracak şekilde hikâyelerin dilini de değiştirir. Genel olarak İstanbul Türkçesinin hakimiyetindeki hikayelerden dükkanda çalışan Rum asıllı kişilerin, Anadolu’dan göç eden insanların konuşmaları kendi ağız özellikleri dikkate alınarak verilir. Dilin belirgin şekilde farklılaştığı yer ise kabadayı/külhanbeylerinin konuştukları bölümlerde ortaya çıkar. Burada hem sokakta konuşulan dil hem de argo canlı bir şekilde yer alır.

___

  • ENGİNÜN, İnci, (1985), Ömer Seyfeddin’in Hikâyeleri, Doğumunun Yüzüncü Yılında Ömer Seyfettin, Ankara: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Fikir ve Sanat Adamları Dizisi No:1, Ayrı Basım, 37-49.
  • POLAT, Nâzım Hikmet, (2011), Ömer Seyfettin Bütün Hikâyeleri, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 24-25.
  • ŞENGÜL Abdullah, (2003), Tahkiyeli Eserlerde “Model Şahıs” Meselesi ve Ömer Seyfettin’in Hikâyelerindeki Model Şahıslar Üzerine Bir İnceleme, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: V, Sayı:1: 13-28. A L A N G U Tahir, (2010), Ömer Seyfettin Ülkücü Bir Yazarın Romanı, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 167-438.
  • CEZAR Mustafa, (1963), Osmanlı Devrinde İstanbul Yapılarında Tahribat Yapan Yangınlar ve Tabii Âfetler, Türk Sanatı Tarihi Araştırma ve İncelemeleri I, İstanbul, 327-414.