AVUKATLAR, MİLLETVEKİLLERİ VE HÂKİMLER

Ziyadesiyle insan tecrübelerini merkeze alan bu (yazı/makale), hukuk ve politika ilişkisinin bazı yönlerine, avukatlık yapmış (ve hâkim olarak atanan az sayıdaki) milletvekilleri ile bazı önde gelen içtihat hukuku (common law) hâkimlerinin deneyimleri ve görüşlerini kullanarak ışık tutmaya çalışmaktadır. Bu bölümün ilk kısmı, avukatların Parlamentoda, en azından Avam Kamarası’nda önemli rol oynamalarına imkân tanıyan 19’uncu ve 20’nci yüzyıl kurumsal bağlamını açıklamaktadır. Geçtiğimiz on yıllarda söz konusu kurumsal bağlam değişmiştir. Basının yönlendirdiği ve şöhrete duyarlı bir çağda politikanın doğasından kuşkusuz ayrı olarak avukatların Avam Kamarası’ndaki önemlerinin azalması, Avam Kamarası’nın çalışma şekli ve üyelerine yüklenen beklentilerle, kısmen açıklanabilir. İkinci kısım, anayasal düzenlemelerimizin özellikle Parlamento, yürütme ve yargı arasındaki karşılıklı saygının önemine dikkat çekmektedir. Devlet işleyişinin kaçınılmaz çatışmalar karşısında mümkün olduğunca pürüzsüz olması için karşılıklı saygı elzemdir. Vaktiyle bu ilke, milletvekillerinin (genellikle bakanların) hâkim olarak atanmalarıyla desteklenmiştir. Artık böyle bir durum söz konusu olmadığından üç erk arasındaki uzlaşmanın artırılması için başka mekanizmalar geliştirmemiz gerekmektedir. Son kısımda yargı gücünün siyasi güç ile bağdaştırılmasını rasyonelleştirmeye çalışan 3 öncü içtihat hukuku hâkiminin (hukuk) felsefeleri kabaca incelenmektedir. Britanya’da söz konusu incelemenin yapılmasına olan ihtiyaç, 1998 tarihli İnsan Hakları Kanunu’nun kabulüyle daha şiddetli bir hale gelmiştir
Anahtar Kelimeler:

Avukat, Milletvekili, Hâkim, Meclis