Türkiye'de Barış Düşüncesi

Bu makale, 19. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak İkinci Dünya Savaşı sonrasına kadar, Türkiye'de uluslararası barış, diyalog ve bütünleşme konuları etrafında üretilen entelektüel birikimi, iki farklı barış tasavvuru ekseninde aktarma amacı taşımaktadır. Sözü edilen tasavvurlardan biri, barışa yönelik algının merkezine uluslararası çatışma kavramını koymak suretiyle, barışı yalnızca bir savaşsızlık durumu, böylece “olumlu” ya da kendine ait bir değerden yoksun bir keyfiyet olarak tanımlarken; öteki tasavvur, bizatihi uluslararası çatışmayı, iç barışsızlığın bir uzantısı olarak algılama eğilimindedir; buna göre, aslolan çatışma değil, barıştır. Kendi başına bir barış kavramını ciddiye almayan ilk görüş, doğal olarak bir barış söylemi de oluşturmuş değildir. İkinci görüşe ilişkin olarak ise makale, sırasıyla, Namık Kemal, Prens Sabahaddin, Ahmed Rıza, Ziya Gökalp ve Ahmet Hamdi Başar ile İkinci Dünya Savaşı'nı izleyen dönemde kısa bir süre için etkin olmuş bulunan Türk federalistlerinin dile getirdiği düşüncelere yer vermektedir.

The Idea of Peace in Turkey

This article seeks to provide an account of the ideas in Turkey, from the second half of the 19th century until the immediate aftermath of World War II, on international peace, dialogue and integration, based on two distinct concepts of peace. Peace is envisaged in one of these concepts via the notion of international conflict as the basic reality, an understanding which reduces peace to a state of affairs defined by the absence of war, thus devoid of a "positive" value. The other concept tends to perceive the very notion of international conflict as a possible extension of the absence of domestic peace; accordingly, peace should be the first principle not conflict. The first concept does not take seriously the notion of peace as such, nor does it appear to have formed a discourse on peace. The second concept. on the other hand, is articulated in the article through ideas developed respectively by Namık Kemal, Prince Sabahaddin, Ahmed Rıza, Ziya Gokalp, Ahmet Hamdi Başar, and finally the short-lived Turkish federalism active in the period following World War II.

___

  • ......