Mikrovasküler Cerrahi İle Doku Transferinde Başarıyı Etkileyen Faktörler

Dokuz Eylül Üniversitesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Kliniği'nde 1993-1997 yılları arasında, 77 serbest flep uygulanan 72 hastanın geriye dönük veri analizi yapıldı. Her bir hasta için yaş, cinsiyet, tanı, lezyon boyutları, uygulanan serbest flep tipi, defekt lokalizasyonu, operasyon süresi, anastomoz tipi, hastanede kalış süresi, komplikasyonlar incelendi ve bunlarla ilişkili olarak başarı oranı sorgulandı. Defekt lokalizasyonu baş-boyun (%36,4), gövde-üst ekstremite (%32,5) ve alt ekstremite (%31,1) olarak incelendi. Hastaların 22'sine radial önkol (%28,6), 21'ine iliak osteomyokutan (%27,2), 13'üne latissimus dorsi (%16,9), 5'ine TRAM (%6,5), 3'üne groin (%3,9), 3'üne dorsalis pedis (%3,9), 3'üne paraskapüler (%3,9), 3'üne gracilis (%3,9), 2'sine lateral kol (%2,6),, 2'sine de temporal fasya (%2,6), serbest flep ile rekonstrüksiyon uygulanmıştır. Primer sütür tekniği kullanılarak yapılan 186 anastomozun 56 tanesinde (%30,10) uç-yan tekniği uygulanırken geri kalan 130 anastomozda (%69,90) uç-uca tekniği uygulandı. Olguların 5'inde ven greftine gerek duyuldu. Postoperatif flep monitorizasyonu için klinik gözlem, kapiller dolma testi, doppler ultrasonografi ve flep yüzeyi ısı ölçümünden yararlanıldı. Uygulanan 77 serbest flepteki başarı oranı %90,9 olarak saptandı. Fleplerden 11'i (%14,28) için postoperatif tromboz nedeniyle reeksplorasyon gerekti. Reeksplore edilen 11 flebin +2ünde (%5,19), reeksplorasyon sonrası herhangi bir problem görülmedi. Diğer 7 (%9,09) flepte ise tam flep kaybı görüldü. İntraoperatif olarak tromboz saptanan ve anastomozun yeniden yapılması veya revizyonunu gerektiren 5 (%6,49) serbest flep olgusunun 3'ünde (4.60) postoperatif dönemde de reeksplorasyon gerekti. Bu olguların 4'ünde posttravmatik damar hastalığı, 1'inde de alerjik vaskülit öyküsü bulunuyordu ve bunların hepsinin defekt lokalizasyonu alt ekstremite idi. Postoperatif dönemde heparin kullanılan hastaların hiçbirinde flep kaybı görülmemekle beraber heparinkullanılmayanlarla aralarında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmadı. Serbest flep uygulanan hastaların ortalama hastanede kalış süreleri 23,68#9,13 gün olarak saptandı. Uygulanan serbest flep sayısı ilk 2 yılda 21 (%27,27), total flep kaybı sayısı 3 (%14,28) iken bu sayılar; ikinci 2 yıl için sırasıyla 56(%72,72) ve 4 (%7,14) idi. Mikrovasküler cerrahideki başarı oranının ikinci 2 yılda ilk 2 yıla göre anlamlı ölçüde arttığı görülmektedir. Bu başarıda ekipman kalitesinin yükselmesi yanında cerrahi becerinin de geliştirilmesinin etkisi göz ardı edilmemelidir. Bu doğrultuda amacımız hem mikrocerrahi alanındaki başarı ve başarısızlıklarımızı görmek hem de ileriye dönük olarak almamız gereken önlemleri ortaya koymaktır.