Amaç: Ateroskleroz, infrarenal aortanın en çok görülen hastalığı olup abdominal aort anevrizmalarının (AAA) etiyolojilerinde önemli bir yer tutar. Ancak anevrizma ve aterosklerozun yakın ilişki içinde olmalarına rağmen ne çeşit biyokimyasal olaylarla aterosklerotik aortun bazı hastalarda anevrizmatik, bazılarında ise tıkayıcı hastalığa dönüştüğü henüz tam olarak anlaşılamamıştır. Eser element düzeyindeki değişikliklerin ise antioksidan savunma mekanizmasının etkinliğini azaltarak serbest oksijen radikallerinin hücre bütünlüğü üzerine olumsuz etkilerinin artmasına neden olduğu bilinmektedir. Bu çalışmamızda AAA etiyolojisinde eser elementlerin rolünü araştırmayı amaçladık. Materyal ve Metod: Kliniğimizde 1998 - 2001 yılları arasında Leriche sendromu ve AAA sebebiyle ameliyat edilen 20'şer hastadan operasyon sırasında aort duvarı örnekleri alındı. Bu örneklerde dokuda bakır, çinko ve demir düzeylerine bakıldı. Bulgular: Damar duvarlarında yapılan eser element ölçümleri sonucunda abdominal aort anevrizması grubu ile Leriche grubu karşılaştırıldığında anevrizma grubunda bakır ve demir düzeyleri anlamlı oranda (p < 0.05) yüksek bulundu. İki grubun çinko düzeyleri arasında anlamlı fark görülmedi (p > 0.05). Sonuç: Lipid peroksidasyonuna karşı bir korunma mekanizması olan antioksidan savunma sisteminin yapısında yer alan çinko serbest oksijen radikallerinin detoksifikasyonunda, bakır ve demir ise peroksidatif sürecte yer alır. Çalışmamızın sonucunda aterosklerotik damar duvarındaki eser element düzeyindeki değişikliklerin, lipid peroksidasyonunu arttırıp antioksidan kapasiteyi azaltarak damar duvarında anevrizmatik dilatasyona sebep olabileceği kanısına vardık.
Background: Atherosclerozis is the most common disease of infrarenal aorta which takes a significant part in abdominal aortic aneurysm (AAA) etiology. There seems to be a considerable relationship between atherosclerosis and aneurysms but the biological process which leads to aneurysm in a case and occlusive disease in another case remains uncertain. In this study, our aim is to investigate the role of trace elements in the AAA etiology excluding proteolisis. Methods: Aortic wall samples were received from 40 patients who were operated on for AAA (n = 20) and Leriche syndrome (n = 20) between 1998 and 2001. We examined copper, zinc and iron levels in these samples. Results: Comparing with the Leriche group, copper and iron levels were significantly (p < 0.05) higher in aneurysm group. No significant difference in zinc levels between two groups was encountered. Conclusions: One of the problems threating the cell structure is lipid peroxidation. Zinc takes part in the detoxification of free oxigen radicals while iron and copper are taking part in peroxidative process. So that an increase in the level of iron and copper also means an increase in lipid peroxidation. As a result, we consider that the changing levels of trace elements within the atherosclerotic artery wall may increase lipid peroxidation and decrease antioxidant capasity and these changes cause an aneurysmatic dilatation in arterial wall. ">
[PDF] Abdominal aort anevrizma etiyolojisinde eser elementlerinin rolü | [PDF] The role of trace elements in the etiology of abdominal aortic aneurysms
Amaç: Ateroskleroz, infrarenal aortanın en çok görülen hastalığı olup abdominal aort anevrizmalarının (AAA) etiyolojilerinde önemli bir yer tutar. Ancak anevrizma ve aterosklerozun yakın ilişki içinde olmalarına rağmen ne çeşit biyokimyasal olaylarla aterosklerotik aortun bazı hastalarda anevrizmatik, bazılarında ise tıkayıcı hastalığa dönüştüğü henüz tam olarak anlaşılamamıştır. Eser element düzeyindeki değişikliklerin ise antioksidan savunma mekanizmasının etkinliğini azaltarak serbest oksijen radikallerinin hücre bütünlüğü üzerine olumsuz etkilerinin artmasına neden olduğu bilinmektedir. Bu çalışmamızda AAA etiyolojisinde eser elementlerin rolünü araştırmayı amaçladık. Materyal ve Metod: Kliniğimizde 1998 - 2001 yılları arasında Leriche sendromu ve AAA sebebiyle ameliyat edilen 20'şer hastadan operasyon sırasında aort duvarı örnekleri alındı. Bu örneklerde dokuda bakır, çinko ve demir düzeylerine bakıldı. Bulgular: Damar duvarlarında yapılan eser element ölçümleri sonucunda abdominal aort anevrizması grubu ile Leriche grubu karşılaştırıldığında anevrizma grubunda bakır ve demir düzeyleri anlamlı oranda (p < 0.05) yüksek bulundu. İki grubun çinko düzeyleri arasında anlamlı fark görülmedi (p > 0.05). Sonuç: Lipid peroksidasyonuna karşı bir korunma mekanizması olan antioksidan savunma sisteminin yapısında yer alan çinko serbest oksijen radikallerinin detoksifikasyonunda, bakır ve demir ise peroksidatif sürecte yer alır. Çalışmamızın sonucunda aterosklerotik damar duvarındaki eser element düzeyindeki değişikliklerin, lipid peroksidasyonunu arttırıp antioksidan kapasiteyi azaltarak damar duvarında anevrizmatik dilatasyona sebep olabileceği kanısına vardık. ">
Amaç: Ateroskleroz, infrarenal aortanın en çok görülen hastalığı olup abdominal aort anevrizmalarının (AAA) etiyolojilerinde önemli bir yer tutar. Ancak anevrizma ve aterosklerozun yakın ilişki içinde olmalarına rağmen ne çeşit biyokimyasal olaylarla aterosklerotik aortun bazı hastalarda anevrizmatik, bazılarında ise tıkayıcı hastalığa dönüştüğü henüz tam olarak anlaşılamamıştır. Eser element düzeyindeki değişikliklerin ise antioksidan savunma mekanizmasının etkinliğini azaltarak serbest oksijen radikallerinin hücre bütünlüğü üzerine olumsuz etkilerinin artmasına neden olduğu bilinmektedir. Bu çalışmamızda AAA etiyolojisinde eser elementlerin rolünü araştırmayı amaçladık. Materyal ve Metod: Kliniğimizde 1998 - 2001 yılları arasında Leriche sendromu ve AAA sebebiyle ameliyat edilen 20'şer hastadan operasyon sırasında aort duvarı örnekleri alındı. Bu örneklerde dokuda bakır, çinko ve demir düzeylerine bakıldı. Bulgular: Damar duvarlarında yapılan eser element ölçümleri sonucunda abdominal aort anevrizması grubu ile Leriche grubu karşılaştırıldığında anevrizma grubunda bakır ve demir düzeyleri anlamlı oranda (p < 0.05) yüksek bulundu. İki grubun çinko düzeyleri arasında anlamlı fark görülmedi (p > 0.05). Sonuç: Lipid peroksidasyonuna karşı bir korunma mekanizması olan antioksidan savunma sisteminin yapısında yer alan çinko serbest oksijen radikallerinin detoksifikasyonunda, bakır ve demir ise peroksidatif sürecte yer alır. Çalışmamızın sonucunda aterosklerotik damar duvarındaki eser element düzeyindeki değişikliklerin, lipid peroksidasyonunu arttırıp antioksidan kapasiteyi azaltarak damar duvarında anevrizmatik dilatasyona sebep olabileceği kanısına vardık.
Background: Atherosclerozis is the most common disease of infrarenal aorta which takes a significant part in abdominal aortic aneurysm (AAA) etiology. There seems to be a considerable relationship between atherosclerosis and aneurysms but the biological process which leads to aneurysm in a case and occlusive disease in another case remains uncertain. In this study, our aim is to investigate the role of trace elements in the AAA etiology excluding proteolisis. Methods: Aortic wall samples were received from 40 patients who were operated on for AAA (n = 20) and Leriche syndrome (n = 20) between 1998 and 2001. We examined copper, zinc and iron levels in these samples. Results: Comparing with the Leriche group, copper and iron levels were significantly (p < 0.05) higher in aneurysm group. No significant difference in zinc levels between two groups was encountered. Conclusions: One of the problems threating the cell structure is lipid peroxidation. Zinc takes part in the detoxification of free oxigen radicals while iron and copper are taking part in peroxidative process. So that an increase in the level of iron and copper also means an increase in lipid peroxidation. As a result, we consider that the changing levels of trace elements within the atherosclerotic artery wall may increase lipid peroxidation and decrease antioxidant capasity and these changes cause an aneurysmatic dilatation in arterial wall. ">
Abdominal aort anevrizma etiyolojisinde eser elementlerinin rolü
Amaç: Ateroskleroz, infrarenal aortanın en çok görülen hastalığı olup abdominal aort anevrizmalarının (AAA) etiyolojilerinde önemli bir yer tutar. Ancak anevrizma ve aterosklerozun yakın ilişki içinde olmalarına rağmen ne çeşit biyokimyasal olaylarla aterosklerotik aortun bazı hastalarda anevrizmatik, bazılarında ise tıkayıcı hastalığa dönüştüğü henüz tam olarak anlaşılamamıştır. Eser element düzeyindeki değişikliklerin ise antioksidan savunma mekanizmasının etkinliğini azaltarak serbest oksijen radikallerinin hücre bütünlüğü üzerine olumsuz etkilerinin artmasına neden olduğu bilinmektedir. Bu çalışmamızda AAA etiyolojisinde eser elementlerin rolünü araştırmayı amaçladık. Materyal ve Metod: Kliniğimizde 1998 - 2001 yılları arasında Leriche sendromu ve AAA sebebiyle ameliyat edilen 20'şer hastadan operasyon sırasında aort duvarı örnekleri alındı. Bu örneklerde dokuda bakır, çinko ve demir düzeylerine bakıldı. Bulgular: Damar duvarlarında yapılan eser element ölçümleri sonucunda abdominal aort anevrizması grubu ile Leriche grubu karşılaştırıldığında anevrizma grubunda bakır ve demir düzeyleri anlamlı oranda (p < 0.05) yüksek bulundu. İki grubun çinko düzeyleri arasında anlamlı fark görülmedi (p > 0.05). Sonuç: Lipid peroksidasyonuna karşı bir korunma mekanizması olan antioksidan savunma sisteminin yapısında yer alan çinko serbest oksijen radikallerinin detoksifikasyonunda, bakır ve demir ise peroksidatif sürecte yer alır. Çalışmamızın sonucunda aterosklerotik damar duvarındaki eser element düzeyindeki değişikliklerin, lipid peroksidasyonunu arttırıp antioksidan kapasiteyi azaltarak damar duvarında anevrizmatik dilatasyona sebep olabileceği kanısına vardık.
The role of trace elements in the etiology of abdominal aortic aneurysms
Background: Atherosclerozis is the most common disease of infrarenal aorta which takes a significant part in abdominal aortic aneurysm (AAA) etiology. There seems to be a considerable relationship between atherosclerosis and aneurysms but the biological process which leads to aneurysm in a case and occlusive disease in another case remains uncertain. In this study, our aim is to investigate the role of trace elements in the AAA etiology excluding proteolisis. Methods: Aortic wall samples were received from 40 patients who were operated on for AAA (n = 20) and Leriche syndrome (n = 20) between 1998 and 2001. We examined copper, zinc and iron levels in these samples. Results: Comparing with the Leriche group, copper and iron levels were significantly (p < 0.05) higher in aneurysm group. No significant difference in zinc levels between two groups was encountered. Conclusions: One of the problems threating the cell structure is lipid peroxidation. Zinc takes part in the detoxification of free oxigen radicals while iron and copper are taking part in peroxidative process. So that an increase in the level of iron and copper also means an increase in lipid peroxidation. As a result, we consider that the changing levels of trace elements within the atherosclerotic artery wall may increase lipid peroxidation and decrease antioxidant capasity and these changes cause an aneurysmatic dilatation in arterial wall.
3. Pomeray RK, Dikitis N, Koga Y. Determination of zinc in hair using AAS. J Chem Educ 1975;52:544-5.
4. Prassad AS, ed. Zinc and copper,trace elements and iron in human metabolism. New York: John Wiley and Sons,1978:17;251-346.
5. Shteinberg D, Halak M, Shapiro S, et al. Abdominal aortic aneurysm and aortic occlusive disease: A comprison of risk factors and inflammatory response. Eur J Vasc Endovasc Surg 2000;20:462-5.
6. Xu C, Zarins CK, Glagov S. Aneurysmal and occlusive atherosclerosis of the human abdominal aorta. J Vasc Surg 2001;33:91-6.
7. Senapati A, Carlsson LK, Fletcher CD, Browse NL, Thompson RP. Is tissue copper deficiency associated with aortic aneurysms? Br J Surg 1985;72:352-3.
8. Salonen JT, Salonen R, Korpela H, Suntioinen S, Tuomiletho J. Serum copper and the risk of acute myocardial infarction: Aprospective study in men in Eastern Finland. Am J Epidemiol 1991;134:268-74.
9. Dubick MA, Hunter GC, Casey SM, Keen CL. Aortic ascorbic asid, trace elements, and superoxide dismutase activity in human aneurysmal and occlusive disease. Proc Soc Exp Biol Med 1987;184:138-43.