Yumuşak güç kavramının ön plana çıkmasıyla birlikte bu kavramla birlikte anılan “kamu diplomasisi” de hem akademik alanda hem de dış politika karar alıcıları arasında çokça gündeme gelmiştir. Başta iletişim imkânlarındaki gelişmeler olmak üzere küreselleşmenin getirdiği değişimler diplomasiyi de etkilemiştir. Eski kavramlar yenilenmiş veya yeni kavramlar kullanılmaya başlanmıştır. Ülkeler arasında köklü ilişkiler kurmayı amaçlayan “Kamu Diplomasisi”, diğer ülkelerin ihtiyaçlarını, kültürlerini, insanlarını anlamayı; bakış açılarını paylaşmayı, yanlış algılamaları düzeltmeyi, ortak paydalar oluşturmayı sağlamak ister. Aynı zamanda ülkenin imajını parlatmayı, bilinirliğini ve güvenilirliğini arttırmaya çalışır. Türkiye’de de “yumuşak güç” ve “kamu diplomasisi” kavramları ilgi çekmiş ve kullanılmaya başlanmıştır. Sovyetler Birliği’nin çöküşü ile Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nin bağımsızlıklarını kazanmaları ile Türkiye’nin “model ülke” rolü oynayabileceği gündeme gelmiştir. Yitik kardeşlerini bulma sevinci ile bu duruma hazırlıksız yakalanma şaşkınlığı arasında kalan Türkiye, çeşitli adımlar atmıştır. Yumuşak güç kavramının kendisinden önce gelen bir kurumu olarak TİKA böyle bir adımdır. Sovyetler sonrası dönemin Türk Dünyası’na yönelik bir kurum olarak kurulan TİKA, AK Parti döneminde bir değişim geçirmiştir. Türkiye’nin değişen dış politika anlayışı çerçevesinde bu kurumunda görev alanı genişlemiş, başta Ortadoğu ve Afrika olmak üzere yeni dış politik açılımlarına uygun olarak çalışmalar yapmaya başlamıştır. Bazı proje ve görevlerini ise YTB, Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü gibi yeni kurumlara devretmiştir. Çalışmada Ak Parti döneminde TİKA’nın değişen görev ve sorumlulukları üzerinde durulmuş; yeni durumun olumlu ve olumsuz sonuçları değerlendirilmeye çalışılmıştır.