ÇATALHÖYÜK'TE KORUMA VE SERGİLEME

Bu makale, tarihöncesi höyük alanlarında koruma ve sergileme çalışmalarında, toplumsal katılım ve uzun dönem­li planlamanın gerekliliğini vurgulamaktadır. Türkiye'nin İç Anadolu Bölgesi'nde yer alan Neolitik yerleşim yeri Çatalhöyük gibi mimari yapısı hassas olan arkeolojik kalıntıların korunması için sürekli koruma sağlayacak koruma yapılarına gereksinim vardır. Koruma yapılan arkeolojik alanın genel görünüşünü değiştirdiğinden ve uzun süreli etkilerinin izlenmesi gerektiğinden, bu tür projeleri geliştirmek ve uygulamak oldukça güçtür. Bu neden­le bu konuda katkıda bulunacak çeşitli kurumların uzun vadeli projeleri desteklemeyi kabul etmelerine gerek­sinim duyulmaktadır. Ulusal ve uluslararası katkılar bir arkeolojik alanın Dünya Mirası Listesi'ne girmesi ile kolaylaşmaktadır ve bu süreç Çatalhöyük için de geçerlidir. Ancak günden güne, yıldan yıla korumayla ilgili sorunların izlenmesi ve kültürel miras yönetimi girişimleri, en çok, yerel toplumun bu arkeolojik alanın himaye altı­na alınıp korunmasında sorumluluk üstlenmesiyle etkili olmaktadır. Toplumun katılımının sağlanması, sosyal yardıma ve eğitim programlama da bağlıdır.

PROTECTING AND EXHIBITING ÇATALHÖYÜK

This paper emphasizes the need to situate the conservation and presentation of prehistoric tell sites within longterm planning that has a strong community participation. The fragility of the architecture in sites such as the Neolithic site of Çatalhöyük in central Turkey requires long-term structures be built that can protect the rema­ins. The difficulties in doing this are considerable since the shelters alter the environment of the site and have long-term effects that need monitoring. There is thus a need that the various agencies involved accept a longterm commitment. National and international inputs are facilitated by gaining World Heritage Status and this process is described for Çatalhöyük. But day-to-day, year-to-year monitoring and managing responses to con­servation problems are best achieved if local communities take some degree of responsibility for ownership of the site. The participation of communities is also related to outreach and educational programmes