BOZKURT-LOTUS DAVASI VE GENÇ TÜRKİYE’NİN HUKUKSAL YETKİNLİĞİ

Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı mirası olan kapitülasyonları kesin olarak Lozan Antlaşması’nda reddetmiştir. Ancak yüzyıllardır kendilerine tahsis edilen imtiyazlardan yararlanmayı sürdüren sömürgeci devletler 1923’ten sonra da bu alışkanlıklarını devam ettirmek istemişlerdir. 1926 yılında Midilli açıklarında Fransız bandıralı Lotus ile Türk vapuru Bozkurt arasında meydana gelen kaza yeni kurulan Türkiye devleti ile sömürgeci Fransa arasında bir güç savaşına dönüşmüştür. Fransa eskiden beri kullanmakta olduğu imtiyazları fiilen devam ettirmek istemekte, Türkiye ise yabancı imtiyazlarına hiçbir şekilde rıza göstermeyeceğini dünyaya ilan etmek istemektedir.

Bozkurt-Lotus Case and the Legal Proficiency of Young Turkey

Republic of Turkey absolutely declined Ottoman Empire’s inheritance of the capitulations by signing the Lausanne Treaty. However, imperialist countries wanted to continue to use privileges even after 1923. The accident between French ship “Lotus” and Turkish ship “Bozkurt” in 1926 around the island Midilli (Mytilene) became a power struggle between France and newly established Turkish Republic. France wanted to continue accessing privileges while Turkey wanted to announce that no foreign privileges could be accepted.