Tarih araştırmalarında parçadan bütüne bir çizgi takip edilmelidir. Genel tarihin anlaşılması bakımından yerel tarih çalışmaları büyük bir öneme sahiptir. Bu doğrultuda denilebilir ki bir toplumun gelenekleri, inançları ve sosyoekonomik durumu hakkında bize bilgi veren yerel tarih çalışmaları olmaksızın bir milletin tarihi eksik kalmaya mahkûmdur. Bereketli topraklara haiz Çukurova’nın doğusunda yer alan Avrupa, Asya ve Afrika kıtaları arasında köprü vazifesini üstlenen aynı zamanda Anadolu’nun doğu ve güneydoğusu arasında deniz bağlantısını sağlayan Osmaniye; fiziki ve beşerî coğrafya özelliklerini sağladığı avantajları ile eski çağlardan itibaren birçok medeniyetin bölgeye hâkim olma arzularını kamçılamıştır. Uygarlıkların gelişimini ve yayılmalarını sağlayan stratejik bir konuma sahip olan Osmaniye, çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapmış olmasının yanı sıra farklı kültürleri bünyesinde barındırmış, ırkların kaynaşmasını ve etkileşimini sağlayarak yeni kültürlerin oluşmasında da etkili olmuştur.