Alafranga Halleri: Geç Osmanlı’da Âdâb-ı Muâşeret

XIX. yüzyıl ve XX. yüzyıl Batı-dışı toplumların tarih araştırmalarında sıklıkla iki teoriyebaşvurulmaktadır. Bunlardan biri modernleşme ile batılaşmayı özdeşleştiren ‘’Modernleşme’’, diğeriise ‘’Bağımlılık’’ teorileridir. İki teorinin de hem süreklilik evrim, hem de kopuş devrime öncelik verenversiyonları vardır. İki teorinin önemli bir ortak noktası vardır. İkisi de Bat-dışı toplumların kendi içdinamikleriyle kendi kendilerini yenileyemeyeceği varsayımına dayanır. Yani bu toplumları değişmeyezorlayan bizzat Batı’nın kendisi veya onun yarattığı koşullardır. Buna karşı tepki de oluşabilir. Ancakbu uzun vadeli tarihin belirlenmesinde etkili olamayacaktır. Ya da önemsenmemelidir. Böyle birkurguyu esas alan tarih yazımının Batı-dışı toplumları edilgen bir konumda tasavvur ettiği de açıktır.Keza gene böyle bir tarih yazımı tek bir çeşit yenilenme/modernleşme tarzının olduğunu kabul eden birvarsayımla hareket etmektedir. Onun da ne olduğu zaten bellidir. Batı’da icat edilen şekliyle“modernleşme”. Yani modernleşme olgusu batılılaşmaya indirgenmektedir. Hem zaten inşa edilmiş vesonuçları elle tutulur ve gözle görülür hâliyle ortada duran batılılaşma varken, başka bir modernleşmemodeli aramak, daha doğrusu inşa etmeye çalışmak akla ziyan değil midir?
Anahtar Kelimeler:

Alafranga, Âdâb-ı Muâşeret

___

  • Fatma Tunç Yaşar
  • Alafranga Halleri: Geç Osmanlı’da Âdâb-ı Muâşeret
  • İstanbul
  • Küre Yayınları
  • 2016
  • 271 Sayfa
  • ISBN: 978-6059125437