XIII-XIV Yüzyıl Anadolu'sunda Kentsel Yönetim ve Kent Toplumunda Otorite İlişkileri

Anadolu Selçuklu Devleti'nin merkezi bir yönetim özelliğine sahip olduğu, kentlerin idaresini merkezden atadığı idarecilerle kontrol altında tuttuğu bilinmektedir. Bu itibarla, kentte görevlendirilen yöneticiler, gerek çeşitli alanlarda gördükleri işlevlerle ve gerekse kentsel alanla birlikte onu çevreleyen geniş alana hükmetmesine imkan veren idarî yapılanma sayesinde, kentsel yaşamda çok etkili konumda idiler. Fakat kentin iç yaşamında ve kentsel faaliyetlerin yürütülmesinde yerel unsurların da birtakım rolleri olduğu bir gerçektir. Yöneticilerle kentlilerin ilişkilerini düzenleyen mekanizmanın bozulmaya yüz tuttuğu bunalım dönemlerinde ise, İğdişlerin ve Ahilerin başını çektiği kentsel gruplann kentin kaderini belirlemede daha etkin konuma geldikleri de görülmektedir. XIII-XIV. yüzyıl Anadolu şehirlerinde, farklı gruplann ve birbirinden ayrı örgütlerin varlığına rağmen, bunların oluşturduğu kente özgü ve kent ölçekli bir örgütün olmayışı, kentsel iradenin ortaya konulmasında bir zafiyet olarak kabul edilebilir. Fakat kentsel irade daha çok tepkisel olarak gelişen kent ölçekli hareketler şeklinde ortaya konulabilmekteydi. Bu tür hareketlerde kentliler düşmanı şehre sokmama, istemedikleri yöneticileri devirebilme, devlet ricali arasındaki iktidar mücadelesinde tercih ettikleri kimseyi iktidara taşıma gibi roller öynayabiliyorlardı. Öte yandan kentlilerin sahip oldukları bu etkinlikler gevşek ve geçici birlikteliklerden öteye giderek, kalıcı ve yaygın örgütlenme ile kurumsal bir boyut kazanamamıştır. Dolayısıyla, kentsel iradenin tezahür ettiği hareketlerin hiçbir zaman kentsel otonomiyi hedeflemedikleri ortaya çıkmaktadır. Kentteki fiili güçlerinin devlet temsilcileri ve hükümdarlar tarafından kabul edilmesi, hatta zaman zaman vali naibi gibi resmî görevler de üstlenmeleri bu durumu değiştirmemiştir.

Urban Administration and Authority Relations in Urban Society in the Thirteenth-Fourteenth Century Anatolia

It is well known that Anatolian Seljukid State had a centralized administration and controlled the urban areas through its representatives appointed by the central authority. These urban administrators had a great influence in the urban life owing to their functions in a vide area concerning urban life, and the administrative structure enabled them to rule a wide surrounding area of the town as well as its center. However, it is also true that local aristocrats played important roles in the inner life of the town and in the administration of urban activities. In politically unstable terms in which the mechanism which regulated relations between local rulers -representatives of central authority- and townsmen began to deteriorate, it could be seen that urban groups led by igdishes and akhis came to more effective positions in the determination of the fate of the towns. Despite the existence of separate groups, the fact that there was no collective urban organization in the thirteenth-fourteenth century Anatolian cities can be accepted as a weakness in the appearance of urban will; however, urban will could be brought out as reactions such as urban-scale movement. With these movements, townsmen could play important roles such as overthrowing unpopular rulers, bringing their favorite candidates to the government as well as preventing the enemy forces from entering their towns. On the other side, these capabilities of the townsmen could not be turned into an institutional system with permanent and extensive organization passing further on loose and temporary corporations. Consequently, it appears that the movements reflecting the urban will aimed by no means urban autonomy. The acceptance of their de facto power by the representatives of central authority or sovereigns, even sometimes their undertaking formal missions such as deputy of governor, vali naibi, did not change this situation.

___