İşbu makaleyi kaleme almaktaki amacımız, kendini, sözde “ Ermeni soykırımı” safsatasına kaptırmış ve kendilerine davanın takipçileri süsünü veren, insanlıktan nasibini alamamış bir avuç zavallının zaman zaman ortaya çıkıp yürüttükleri kampanyalarda, sergiledikleri eylem ve davranışlarında gerçeklerden, iyi niyet ve sağduyudan ne denli uzak olduklarını; Bu manada olmak üzere, Mustafa Kemal Atatürk’ün tüm yaşamı boyunca izlediği dış politika konusunda ,yurtta ve cihanda, insan haklarına saygı ilkesine dayalı sürekli barış ve güven ortamının sağlanması ve korunmasına atfettiği eşsiz önem ve duyarlılığı; şahsında taşıdığı tüm meziyet, erdem ve hasletlerin aslında kendi Türk Milletinin özdeğer ve nitelikleri olduklarını ve bunları miras olarak kendi milletinden aldığını idrak etmelerine yardımcı olmaktır...

Ce présent article vise à s’adresser à une poignée de misérables dénaturés soi-disant plaideurs de l’absurde “question de génocide arménienne”, à leur démontrer combien ils sont loin de la réalité indéniable, du bon sens et de la bonne foi dans leurs démarches en vain, déployées de temps en temps en compagnie; Et pour ce faire, en mettant l’accent sur l’importance et la sensibilité impaires attachées par Moustapha Kémal en ce qui concerne la politique extérieure effectuée tout au cours de sa vie, à instituer et à maintenir, aussi bien sur le plan national qu’international, la paix, et la sécurité basées sur le principe du repect des Droits de l’Homme, à aider ces pauvres persones-là à concevoir que tous les mérites, dignités et vertues de Moustapha Kémal, ne sont que les mêmes valeurs et propriétés de sa propre Nation Turque et qui lui sont trasmises en héritage.