Ekim-Aralık 2006 - Sayı 63 Tamamı

___

  • ALİEFENDİOĞLU, Yılmaz; 2001, “Hukuk-Hukukun Üstünlüğü-Hukuk Devleti”, Ankara Barosu Dergisi, II:25-33.
  • BOZKURT, Ömer, Turgay ERGUN ve Seriye SEZEN, 1998, Kamu Yönetimi Sözlüğü, TODAİE Yay., Ankara.
  • COPE, Stephan-Frank LEISHMAN-Peter STORIE, 1997, “Globalization, New Public Management And The Enabling State”, International Journal Of Public Sector Management, 10,6: 444-460.
  • DUNSIRE, Andrew, “Administrative Theory in the 1980’s:A Viewpoint”, Public Administration,73:25-35.
  • EMRE, Cahit, 2002, “Değişen Kamu Yönetimi Anlayışı ve Mülki İdare Amirliğinin Geleceği”, İyi Yönetim arayışında Türkiye’de Mülki İdarenin Geleceği, Cahit Emre (Ed.), Ankara: TİAV. 301-308.
  • ERYILMAZ, Bilal, Kamu Yönetimi, İstanbul.
  • FAULKS, Keith, 1999, Political Sociology, USA: New York Un. Press.
  • FREDERICKSON, H. George- Kevin B. SMİTHL, 2003, The Public Administration Theory Primer, USA:Westview.
  • GREEN, Richard T. And Lawrence HUBBELL, 1996, “On Governance and Reinventing Government”, Refounding Democratic Public Administration, Modern Paradoxes, Post Modern Challenges, G. WAMSLEY (Ed.), USA: Sage. 38-67.
  • GÜLER, B. Ayman, 2000, “Devletin Yeniden Yapılandırılması” Yerel Gündem, II, 9:4-12.
  • HABİTAT II İSTANBUL 5 Ülke Raporu, Yönetişim Alt Bölümü, İstanbul.
  • KARAMAN, Zerrin Toprak, 2000, “Yönetim Stratejilerindeki Gelişmeler”, Türk İdare Dergisi, 72, 426. 5-42
  • KETTL, F. Donald, 2000, “The Transformation of Governance: Globalization, Devolution And The Role Of Government”, Public Administration Review, 60, 6:488-498.
  • KICKERT, Walter J. M., 1997a, “Public Governance in the Netherlands: An Alternative Administration, 75:731-752. Anglo-Amerikan
  • Managerialism”, Public
  • KICKERT, Walter J. M., 1997b, “Anglo-Saxon Public Management and European Governance:The Case of Dutch Administrative Reforms”, Jan-Erik LANE (Ed.), Public Sector Reform Rationale, Trends and Problems, England:Sage Publications. 168-187.
  • KIRLIN, John J., 2001, “Big Questions For A Significant Public Administration”, Public Administration Review, 61, 2:140-144.
  • LANE, Jan-Erik, 2000, New Public Management, Routledge, London, England, 2000.
  • MALİYE BAKANLIĞI, İyi Yönetişimin Temel Unsurları, Ankara.
  • OTT, J. Steven and Doug GOODMAN, 1998 “Government Reform Or Alternatives To Bureaucracy? Thickening, Tider And The Future of Governing”, Public Administration Review, 58, 6.
  • O’TOOLE, Jr. Lavrence, 1997, “The implications for democracy in a networked bureaucratic world”, Journal of PA Research & Theory, 7, 3:443-460.
  • OSBORNE, David and Ted GAEBLER, 1992, Reinventing Government: How the Entrepreneurial Spirit Is Transforming the Public Sector. USA: Penguin Books.
  • ÖZDEK, Yasemin, 1999, “Globalizmin İdeolojik Hegemonyası”, Amme İdaresi Der., 32, 3:25-47
  • PETERS, B. Guy And John PIERRE, 1998, “Governance without government? Rethinking Public Administration”, Journal of PA Research&Theory, 8, 2:223-244.
  • STOKER, Garry, 1998, “Governance As Theory: Five Positions”, International Sociel Science Journal, 50, 1:17-29.
  • ŞAYLAN, Gencay, 1996, “Bağımsız Bir Disiplin Olarak Kamu Yönetimi”, Amme İdaresi Dergisi, 29, 3:3-16.
  • ŞAYLAN, Gencay, 2000, “Kamu Yönetimi Disiplininde Bunalım ve Yeni Açılımlar Üzerine Düşünceler”, Amme İdaresi Dergisi, 33, 2:1-21.
  • WILLS, Jenny, 1995, “Community Alliances and The New Governance”, Australian Journal of Public Administration, 54 3:376-381.
  • WOLF, James F., 1996, Moving Beyond Prescriptions Making Sense of Public Administration Action Contexts” Gary L. WAMSLEY (Ed.), Refounding Democratic Public Administration, Modern Paradoxes, Post Modern Challenges, USA:Sage.141-167.
  • TEKELİ, İlhan, 1996, “Yönetim Kavramı Yanısıra Yönetişim Kavramının Gelişmesinin Nedenleri Üzerine”, Sosyal Demokrat Değişim, 3:45-54.
  • YILMAZ, Osman, 2001, Kamu Yönetimi Reformu, Ankara:DPT Yay.
  • YÜKSEL, Mehmet, “Yönetişim Kavramı Üzerine”, Ankara Barosu Dergisi, 58, 3:145-159.
  • STRATEJİK PLANLAMANIN TEMELLERİ VE TÜRK KAMU YÖNETİMİNDE
  • UYGULANMASINA YÖNELİK ÖNERİLER Harun GÜRER
  • Günümüzde örgütler çok çeşitli nedenlerle değişik düzeylerde plan
  • hazırlamaktadırlar. Örgütleri plan yapmaya iten en önemli faktör, şüphesiz
  • varlıklarını sürdürebilmek ve daha iyi bir gelecek tasarlama kaygısıdır. Bu
  • nedenle planlama, yönetimin fonksiyonlarının ayrılmaz bir parçasıdır ve
  • karmaşıklığı ve riski karşılamak için her örgüt plan yapmak zorundadır.1 Tüm örgütler uzun vadede varlıklarını devam ettirebilmek ve
  • gelişmek için makro ve mikro çevreleriyle fonksiyonel bir bağ kurmalıdırlar.
  • Bir örgüt, iç kaynak ve kabiliyetlerini kullanarak dış çevreye adapte olmak
  • için çevresel koşulları doğru anlamalıdır. Stratejik planlama yaklaşımı bu
  • noktada örgütlere temel prensipleri sağlamaktadır. 1- Stratejik Planlama Kavramı Stratejik planlama; örgütün ne olduğu, ne yaptığı ve neyi neden
  • yaptığına şekil veren ve yol gösteren temel kararları ve eylemleri üretmek için
  • disipline edilmiş bir çabadır.2 Stratejik planlama bir örgütün günlük faaliyetlerine yön ve anlam
  • sağlayan bir araç olup örgütün değerlerini, mevcut durumunu ve çevresini
  • değerlendirip bu faktörleri örgütün arzulanan gelecek durumu ile ilişkilendirir. Stratejik planlama, kendine özgü bir metodolojisi olan ve belirli
  • süreçlerin birbirini takip ettiği planlı bir yapıya sahiptir. Gelişigüzel olmayıp
  • sistemli bir yapıdır.
  • Stj. Hazine Kontrolörü
  • Can, T., Kamu Kuruluşları İçin Stratejik Planlama, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi
  • Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 1996, s. 8
  • Bryson, John, M., Strategic Planning for Public and Nonprofit Organizations, Jossey-Bass
  • Yönetim şeklimiz ve tekniklerimiz neler? Müşterilerimiz kimler?...) 2- Biz ne olmak istiyoruz? (Hangi alanda iş yapmak istiyoruz? İnsan kaynaklarımızı hangi
  • seviyeye getirmek istiyoruz? Teknolojimizi nasıl geliştireceğiz?...) 3- Hedeflerimize nasıl ulaşacağız? (İnsan kaynakları, teknoloji, finansman ve yönetim stratejilerinin
  • hedeflere ulaşmak için nasıl kombine edileceği bu aşamada belirlenecektir.) ABD’nin lider yönetim danışmanlık şirketlerinden
  • Bain&Company’nin, on iki yıldan beri geleneksel olarak yaptığı “Yönetim
  • Araçları (Management Tools) Anketi” stratejik planlamanın günümüzde
  • yaygın olarak kulanılan bir yönetim aracı olduğunu göstermektedir. 2005
  • yılında beş kıtadan 960 büyük şirket üzerinde yapılan ve şirketlerin en fazla
  • kullandıkları yönetim araçlarını ve kullanılan yönetim araçlarının tatmin
  • düzeyini belirlemeye yönelik anketin sonuçları; stratejik planlamanın yüzde 79
  • kullanım sıklığı ve 5 puan üzerinden 4,14 tatmin düzeyi ile birinci sırada yer
  • aldığını göstermektedir.5
  • Can, T., a.g.e., s. 13
  • Kamu İdareleri İçin Stratejik Planlama Kılavuzu, T.C. Başbakanlık Devlet Planlama
  • Teşkilatı, Haziran 2006, Web: http://www.sp.gov.tr/documents/Sp-Kilavuz2.pdf
  • Ünaldı, H., Zirvenin Yol Haritası, Başarı Yayımcılık, İstanbul, 2006, s. 19-20. Anket sonuçlarına
  • yılında yayımlanan, Alfred Chandler’ın “Structure and Strategy” adlı
  • kitabıdır. Yazar kitabında, bir organizasyonun strateji kurgusu ile örgütlenme
  • yapısı arasındaki bağlantıyı incelemiştir. Bir diğer önemli eser 1965 yılında
  • yayımlanan I. Ansoff’un “Corporate Strategy” isimli kitabıdır.6 Stratejik planlamanın kökleri, II. dünya savaşından sonra işletmelerde
  • uygulanmaya başlanan uzun vadeli planlama çalışmalarına kadar uzanır. Uzun
  • vadeli planlar o dönemde analitik bir düşünce tarzından ziyade, karşılaşılan
  • güncel olayların geleceğe dönük olarak tahmin edilmesinden ibaretti. Bir
  • anlamda istatistik tekniklerle olayların geleceğe uzandırılmış bir görüntüsü
  • durumundaydı. Bu durumun doğal sonucu olarak, gelecekte nelerle
  • karşılaşılacağı uzun vadeli planlamanın ana amacıydı. Böylece örgütün uzak ve
  • yakın çevresinde neler olabileceği, nasıl bir gelecekle karşılaşılabileceği
  • konuları açıklığa kavuşturulmak isteniyordu. 1960’larda Ansoff örgütlerde
  • uzun vadeli planlamaya analitik yaklaşımı getirdi. Artık olaylar rasyonel ve
  • analitik olarak incelenmeye ve bu analitik düşünce sistemi sonucunda gelecek
  • şekillendirilmeye başlandı. Öncelikle, amaçların belirlenmesi ve bu amaçlara
  • uygun stratejiler geliştirilmesi ön plana çıkmaya başladı. Yeni analizlerde
  • rakiplerin faaliyetleri, düşünce tarzları, olası karşı tutumları veya tepkileri de
  • dikkate alınarak daha dinamik bir analiz sistemi benimsendi. Rasyonel
  • düşünce sistemi ile örgütün çevresi daha ziyade pazarlara, müşterilere ve
  • rakiplere odaklı olarak tahmin edilmeye başlandı.7
  • Demir, T., Küreselleşen ve Yoğunlaşan Rekabet Ortamında Kamu ve Özel Sektör
  • Örgütlerinde Stratejik Yönetimin Yeri, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe
  • Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2001, s. 8.
  • Ülgen, H., Mirze, S., Kadri, İşletmelerde Stratejik Yönetim, Literatür Yayınları No: 113
  • Çünkü belirsizlik ortamında stratejilerden yoksun olan bir örgüt için
  • başarısızlık kaçınılmazdır. Stratejik planlama aşağıda sayacağımız nedenlerden
  • dolayı önemlidir diyebiliriz. Yöneticilerin stratejik planlamayı nasıl tanıdıkları ve stratejik
  • planlamaya neden yöneldikleri konusunda yapılan araştırmalar, yöneticilerin
  • daha önce uyguladıkları stratejik planlamaların olumlu sonuçları nedeniyle
  • stratejik planlamaya yöneldiklerini ortaya koymuştur. Popüler yönetim literatürü stratejik planlamanın önemini misyon
  • vizyon ve tüm örgütler için yön belirleme kavramları üzerine odaklanmasıyla
  • açıklamaktadır. Stratejik planlama değişen çevreye uyum sağlama özelliğinin dışında
  • örgütlere bilimsel ve teknolojik gelişmeleri takip etme şansı vermesiyle de
  • önemlidir. Bilimsel ve teknolojik gelişmeler değişen çevrenin bir parçasıdır.
  • Çevresel değişiklikler içinde en önemle takip edilmesi gerekenlerin başında
  • Can, T., a.g.e., s. 15-16
  • Özdemir, B., Stratejik Yönetim ve Stratejik Planlamanın Türk Kamu Yönetiminde
  • Uygulanabilirliği, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler
  • Çevrenin, teknolojik gelişmelerin, ana politikaların, amaçların ve hedeflerin
  • incelenmesi ve bunlara ulaşabilmek için gerekli stratejilerin tayini örgüt üst
  • yönetimi için vazgeçilmemesi gereken bir yönetim faaliyetidir. Daha fazla
  • alternatifi keşfederek, daha iyi ve hızlı kararlar almak ve böylece etkin planlar
  • yapmak stratejik planlamayla kolaylaşır. Stratejik planlama, yöneticilerin kendini, sistemi, amaçları ve
  • kaynakları değerlendirip uygun karar almasını sağlayan bir araçtır. Stratejik
  • planlama sayesinde; fikirler için tutarlı bir çerçeve oluşturmak, fırsat ve
  • tehditleri değerlendirmek, kurumun güçlü ve zayıf yönlerini belirlemek, çeşitli
  • stratejilerin test edileceği kriterleri belirlemek, trendlerin izlenmesini sağlamak
  • ve portatif olmak, kişileri düşünceye sevk etmek, kısa ve uzun vadeli
  • kararların uyum içinde olmasını sağlamak, optimum kaynak tahsisini
  • gerçekleştirmek mümkündür. 4- Stratejik Planlamanın Örgüte Sağlayacağı Yararlar Stratejik planlamanın örgütlere çok farklı yararlar sağlayabileceği
  • konunun uzmanı olan birçok yazar tarafından ifade edilmiştir. Bu yararlardan
  • başlıcaları şunlardır:10 Stratejik planlamanın örgüte sağlayacağı yararlardan ilki ve belki de en
  • açık potansiyel yararı stratejik düşünce ve stratejik eylem yeteneğini
  • geliştirmesidir. Bu fayda; sırasıyla, örgütün dış ve iç çevresi ve çeşitli
  • aktörlerin ilgileri hakkında daha sistemli bilgi toplamaya, örgütsel öğrenmenin
  • artmasına, örgütün gelecekteki yönünün aydınlanmasına ve örgütsel
  • önceliklerin oluşturulmasına rehberlik eder.
  • Bryson, J., M., a.g.e., s. 7 İkinci olarak, stratejik planlama karar vermede iyileştirmeler sağlar.
  • Stratejik planlama dikkatini bir örgütün karşılaştığı hayati konular ve güçlükler
  • üzerine yoğunlaştırır ve anahtar karar vericilerin bu konuda neler yapmaları
  • gerektiğini hesaplamalarına yardımcı olur. Stratejik planlama böylece
  • örgütlere, stratejik amaçlarını tanımlamalarında ve açıkça bildirmelerinde
  • gelecek sonuçların ışığında bugünün kararlarını almalarında, karar vermede
  • tutarlı ve savunulabilir temel geliştirmeleri ve sonrasında ortaya çıkan kararları
  • düzeyler ve işlevler üzerinden koordine etmelerinde yardım eder. Sonuç
  • olarak; stratejik planlama, örgütlerin kontrolü altındaki alanlarda en üst
  • düzeyde yargılama yapabilmelerine yardım eder. Stratejik planlamanın üçüncü yararı olan geliştirilmiş örgütsel
  • duyarlılık ve iyileştirilmiş performans ilk iki yarardan doğmaktadır. Stratejik
  • planlamaya yer veren örgütler başlıca örgütsel konuları aydınlatmaya ve
  • tanımlamaya cesaretlenirler, iç ve dış taleplerle baskılara akıllıca karşılık
  • verirler ve hızla değişen durumları etkili biçimde idare etmeye yönelirler. Söz
  • konusu olan sadece düşünmek değil; stratejik düşünmek ve davranmaktır. Nihayetinde, stratejik planlama doğrudan örgüt çalışanlarına yarar
  • sağlamakta, politika yapıcılar ve anahtar karar vericilerin rollerini daha iyi icra
  • etmelerine, sorumluluklarını yerine getirmelerine ve takım çalışması ile
  • uzmanlığın örgüt üyeleri arasında güçlendirilmesine katkıda bulunmaktadır. Stratejik planlama tüm bu yararları sağlayabilir, ancak sağlayacağının
  • garantisi de yoktur. Doğrusu herhangi bir örgütün stratejik planlamanın
  • yararlarının hepsini veya çoğunu ilk uygulamada veya stratejik planlamanın
  • birçok devresinden sonra görmesi fazla muhtemel değildir. Zira, stratejik
  • planlama basit bir biçimde kavramlar, işlemler ve araçlar bütünüdür. Liderler
  • yöneticiler ve planlamacılar stratejik planlamayı nasıl uygulayacakları hakkında
  • çok dikkatli olmak zorundadır. Çünkü onların başarısı en azından süreci özel
  • durumlara nasıl uyduracaklarına bağlıdır. Sürecin farklı durumlarda nasıl
  • uygulanacağı üzerinde ise stratejik plan yalnızca yeterli sayıda anahtar karar
  • verici ve planlamacı tarafından desteklendiğinde ve içinde bulunulan durumda
  • ayrıntılarıyla sağduyu ve duyarlılıkla uygulandığında işler. Özellikle, çok zor
  • stratejik sorunlar ele alındığında, başarı asla garanti edilemez.11 Örgüt misyonu ve gelecek üzerine sistemli bir düşünme süreci olan stra
  • tejik planlamanın örgütlere sağlayabileceği diğer yararlar şu şekilde sıralanabilir:12
  • Bryson, J., M., a.g.e., s. 7
  • Demir, T., a.g.e., s. 24
  • Özdemir, B., a.g.e., s. 36
  • Göktekin, İ., Y., Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerde (Kobi’lerde) Stratejik Planlama ve Bir
  • Uygulama, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler
  • Vizyonlarını açıkça ortaya koyan ve örgütün kalite faaliyetleri üzerinde
  • odaklaşmasını sağlayan stratejik kalite planlarına sahip örgütler kalite
  • açısından çarpıcı gelişmeler elde etmektedirler.18 7- Stratejik Planlama Süreci Stratejik planlama belirli süreçlerin birbirini takip ettiği planlı ve
  • sistemli bir yapıya sahiptir. Stratejik planlama süreci kendi içinde kurumsal
  • yükümlülükler, misyon, vizyon, iç çevre etüdü, dış çevre etüdü, SWOT
  • analizi, stratejik amaçlar, stratejik meseleler kavramlarını barındırır. Ancak her
  • Özdemir, B., a.g.e., s. 35-36
  • Tozar, G., Etkin Bir Stratejik Planlama Aracı Olarak Kıyaslama, Yayımlanmamış Yüksek
  • Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 1999, s.16
  • Bankası ile imzalanan 1. Program Amaçlı Mali ve Kamu Sektörü Uyum
  • Kredi Anlaşması (PFPSAL-1) ile olmuştur.19 Bu çerçevede 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
  • ile kamuda stratejik planlama uygulamasının yasal altyapısı oluşturulmuştur. “Stratejik planlama” 5018 sayılı Kanun ile kamu idarelerinin planlı
  • hizmet sunumu, politika geliştirme, belirlenen politikaları somut iş
  • programlarına ve bütçelere dayandırma ile uygulamayı etkili bir şekilde
  • Yılmaz, K., Kamu Kuruluşları İçin Stratejik Planlama Uygulaması, Sayıştay Dergisi, Sayı
  • Büyükşehir Belediyesi Kanunları ile nüfusu 50.000’in üzerindeki tüm
  • belediyeler stratejik plan hazırlamakla yükümlü kılınmıştır. Ayrıca 5302 sayılı
  • İl Özel İdaresi Kanunu ile il özel idarelerine de stratejik planlama
  • yükümlülüğü getirilmiştir. 5018 sayılı Kanunda, stratejik plan hazırlamakla yükümlü olacak kamu
  • idarelerinin ve stratejik planlama sürecine ilişkin takvimin tespitine, stratejik
  • planların kalkınma planı ve programlarla ilişkilendirilmesine yönelik usul ve
  • esasların belirlenmesine Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı yetkili
  • kılınmıştır. Bu çerçevede “Kamu İdarelerinde Stratejik Planlamaya İlişkin
  • Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik”20 hazırlanmıştır. Ayrıca kamu
  • idarelerine stratejik planlama sürecinde yol göstermek üzere DPT
  • Müsteşarlığı tarafından “Kamu İdareleri İçin Stratejik Planlama Kılavuzu”21
  • hazırlanmıştır. Yine Kanunla, kamu kurumlarının stratejik yönetim ve planlama
  • faaliyetlerini organize etmek üzere Strateji Geliştirme Birimleri
  • oluşturulmuştur. Kanunda stratejik planlama performans esaslı bütçeleme ile bir arada
  • ele alınmıştır. Kanuna göre; kamu kurumları bütçelerini stratejik planlarına
  • stratejik planlarında yer alan misyon, vizyon, stratejik amaç ve hedeflerle
  • uyumlu ve performans esasına dayalı olarak hazırlayacaklardır. Performans
  • göstergeleri kamu kurumlarının bütçelerinde yer alacak ve performans
  • denetimleri bu göstergeler çerçevesinde gerçekleştirilecektir.
  • Mayıs 2006 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
  • Kılavuza http://www.sp.gov.tr/documents/Sp-Kilavuz2.pdf elektronik adresinden ulaşılabilir. Performans esaslı bütçelemeye ilişkin çalışmalardan ise Maliye
  • Bakanlığı sorumlu olup, Bakanlık tarafından “Performans Esaslı Bütçeleme
  • Rehberi (taslak)”22 hazırlanmıştır. Özetle; Kamu Yönetimi Reformunun ana ayaklarından biri olan 5018
  • sayılı Kanun çerçevesinde kamu idarelerine stratejik planlama yapma
  • yükümlülüğü getirilmiş ve stratejik planlama kamu reformunun bir aracı
  • olarak düşünülmüştür. Kanımızca bu süreçte dikkat edilmesi gereken noktalar aşağıda
  • belirtilmiştir:  Öncelikle kamu kurumlarının stratejik planlamaya yönelik eğitim
  • ve altyapı eksiklikleri giderilmelidir.  DPT Müsteşarlığının ve Maliye Bakanlığının mevzuata ve
  • uygulamaya yönelik çalışmalarının koordinasyonu sağlanmalıdır.  5018 sayılı Kanunla getirilen düzenlemelerin bir bütün halinde ele
  • alınması sağlanmalıdır.  Kilit noktada yer alan karar alıcıların tümüne ve personelin
  • geneline yeni planlama ve bütçeleme sistemi hakkında eğitimler düzenlenerek
  • personel bilgilendirilmelidir.  Personelin yeni planlama sistemini benimsemesi ve sahiplenmesi
  • sağlanmalıdır.  Stratejik planlama çalışmalarına personelin katılımı sağlanmalıdır.  Stratejik planlama sürecinin güçlü liderler ve karar alıcıların
  • sponsorluğunda yürütülmesi sağlanmalıdır. Zira stratejik planlamada liderliğin
  • yerini hiçbir şey tutamaz.  Personele esas önemli olanın değişimi sağlamak olduğu iletilmeli
  • ve destekleri alınmalıdır.  Stratejik planlamanın yanında kilit karar alıcıların stratejik
  • düşünme, davranma ve vizyon geliştirme niteliklerinin güçlendirilmesi  Stratejik planlama ve bütçeleme bağının iyi kurulmasına özen
  • gösterilmelidir. Ancak bu takdirde kamu kurumları tarafından seçilen
  • stratejilerin, amaç ve hedeflerin gerçekleşmesinin mümkün olduğu
  • Rehbere http://www.bumko.gov.tr/proje/MaliYonetim/performans/performansb/
  • Stratejik planlama sayesinde fırsat ve tehditleri değerlendirmek, kurumun
  • güçlü ve zayıf yönlerini belirlemek dikkatleri örgütün karşılaştığı hayati
  • konular ve güçlükler üzerine yoğunlaştırmak mümkün olur. Stratejik planlama
  • örgütsel öğrenmeyi arttırarak öğrenen organizasyonlar oluşmasına, uzun
  • vadeli stratejiler oluşturulmasına, örgütün amaç ve hedeflerinin
  • belirlenmesine, örgütsel öncelikler arasında bir sıralama yapılmasına ve
  • öncelikli alanlarda yoğunlaşmaya, örgüt ile çevresi, amaç ve kaynakları
  • arasında bir bağ kurulmasına böylece kaynakların etkili ve verimli
  • kullanılmasına yardımcı olur. Sistemin kilit karar alıcılar ve personel tarafından sahiplenilmesi ve
  • çalışmalarda kamu tarafından üretilen mal ve hizmetlerin kalitesinin
  • arttırılmasının hedef alınması 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
  • Kanunu ile Türk kamu yönetiminde uygulanmaya başlanan stratejik planlama çalışmalarının başarılı olmasını sağlayacak temel faktörlerdir. Ancak daha da önemli olan nokta; değişimi ve gelişimi önce akıllarda ve zihinlerde gerçekleştirmektir. Çalışmalar başarıyla ve bir bütün olarak uygulandığı takdirde; kamu kaynaklarının stratejik önceliklere göre dağıtılmasını ve etkin kullanımını izlemeyi, hesap verme sorumluluğunu geliştirmeyi, idarenin hizmetlerinin kalitesini arttırmayı ve müşteri odaklılığı sağlayacaktır. Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 1996
  • Demir, T., Küreselleşen ve Yoğunlaşan Rekabet Ortamında Kamu ve Özel Sektör Örgütlerinde Stratejik Yönetimin Yeri, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2001
  • Göktekin, İ., Y., Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerde (Kobi’lerde) Stratejik Planlama ve Bir Uygulama, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bursa, 2003
  • Kamu İdareleri İçin Stratejik Planlama Kılavuzu, T.C. Başbakanlık Devlet Planlama http://www.sp.gov.tr/documents/Sp-Kilavuz2.pdf Teşkilatı, Haziran 2006, Web
  • Özdemir B., Stratejik Yönetim ve Stratejik Planlamanın Türk Kamu Yönetiminde Uygulanabilirliği, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 1999
  • Tozar, G., Etkin Bir Stratejik Planlama Aracı Olarak Kıyaslama, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 1999
  • Ülgen, H., Mirze, S., Kadri, İşletmelerde Stratejik Yönetim, Literatür Yayınları, No: 113, İstanbul, 2004
  • Ünaldı, H., Zirvenin Yol Haritası (Baskıda), Başarı Yayımcılık, İstanbul, 2006
  • Yılmaz K., Kamu Kuruluşları İçin Stratejik Planlama Uygulaması, Sayıştay Dergisi, http://www.sayistay.gov.tr/yayin/dergi/dergi1.asp?id=50 Sayı: 50-51, 2003, Web
  • sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
  • AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİNDE
  • FEDERAL DEVLETE AİT TAŞINMAZ
  • MALLARIN YÖNETİMİ Taner TURAN I. GİRİŞ
  • Hazineye ait taşınmaz malların yönetiminde nasıl bir politika takip
  • edilmesi gerektiği sık sık tartışma konusu olmaktadır. Ancak bu tartışmalarda
  • gelişmiş ülkelerde devlete ait taşınmaz malların nasıl yönetildiği konusuna pek
  • değinilmemektedir. Oysa bu konuyla ilgili diğer ülkelerdeki uygulama ve
  • düzenlemelerin ülkemiz açısından da dikkate değer ve yararlı olabileceği
  • açıktır. Taşınmaz mal yönetiminde elbette tarihi, coğrafi ve ekonomik
  • koşullar önemli bir rol oynadığından, devletler bazı konularda farklı
  • politikalar uygulayabilmektedirler. Ancak bu, devlete ait malların yönetiminde
  • en azından, bazı ortak noktaların hatta çözümlerin bulunmadığı anlamına
  • gelmemektedir. Bu yazının konusu Amerika Birleşik Devletlerinde federal
  • devlete ait taşınmaz malların yönetimi, hukuksal durumu ve bu konudaki
  • yetkili kuruluşlardır. Bilindiği üzere Amerika Birleşik Devletleri federal bir yönetim
  • sistemine sahiptir. Bir federal devlet ve her eyaletin kendi federe (eyalet)
  • devleti bulunmaktadır. Dolayısıyla federal devlete ait taşınmaz mallar olduğu
  • gibi eyalet devletlerine ait taşınmaz mallar da bulunmaktadır. Ancak hiç
  • şüphesiz federal devletin mülkiyetinde bulunan taşınmaz mal miktarı bütün
  • eyalet devletlerinin mülkiyetinde bulunan taşınmaz malların toplamından çok
  • daha fazladır. Hem bu sebeple, hem de eyalet devletlerinin sayısal çokluğu ve
  • bunların tamamıyla ilgili sağlıklı bilgiler edinilmesinin fiziksel olarak imkansız
  • olması gibi nedenlerle, sadece federal devlete ait taşınmaz mallar üzerinde durulacaktır. ABD’deki toplam toprakların yaklaşık %29’u federal devletin yöne
  • timi altındadır. Federal devlete ait taşınmaz malların yönetimiyle ilgili başta
  • yılında çıkarılan Federal Toprak Politikası ve İdaresi Kanunu (Federal
  • Maliye Bakanlığı Milli Emlak Başkontrolörü
  • Land Policy and Managment Act) olmak üzere çok sayıda kanun bulunmak
  • tadır. Federal devlete ait topraklar konusunda Toprak Yönetim Bürosu (The
  • Bureau Of Land Managment), binalar konusunda ise Genel Hizmetler İdaresi
  • (General Service Administration) genel yetkili kuruluşlar olmakla beraber çok
  • sayıda kuruluş söz konusu taşınmaz malları yönetme görev ve yetkisine sahiptir. Bu yazıda ABD’de federal devlete ait toprakların tarihi gelişimi, söz
  • konusu malların günümüzdeki hukuksal durumu, idaresi ve yetkili kuruluşlar
  • incelenmekte ve son olarak da ulaşılan sonuçlar hakkında genel bir
  • değerlendirme yapılmaktadır. II. FEDERAL DEVLETE AİT TOPRAKLARIN TARİHİ GELİŞİMİ Amerika Birleşik Devletlerinde federal devlete ait toprakların tarihi
  • gelişimi kabaca üç dönem şeklinde ele alınabilir: Edinim, tasfiye ve nihayet
  • koruma - yönetim dönemleri. Elbette herhangi bir dönem sadece edinim
  • tasfiye veya koruma ve yönetimden ibaret olmamış, genellikle bunların hepsi
  • bir arada uygulanmıştır. Değişik dönemlerde edinim, elden çıkarma veya
  • koruma-yönetim politikasından biri, bazen diğerleriyle çakışarak, federal
  • devlete ait taşınmaz mal idaresinde belirleyici olmuştur. a) Edinim Federal devletin 1780’li yıllarda başlayan arazi edinim dönemi 19’uncu
  • yüzyılın başında hız kazanmış, bu durum yaklaşık olarak 19’uncu yüzyılın son
  • çeyreğine kadar devam etmiştir. Belli bir dönem arazi edinimine ara
  • verildikten sonra, 20’inci yüzyılda tekrar az miktarda da olsa federal devletin
  • arazi edinimi sürmüştür. Federal devlet tarafından çok farklı yöntemlerle arazi edinilmiştir.
  • Amerika birleşik devletlerinin kuruluş yıllarında, birliğe katılmak isteyen eyalet
  • devletlerinden araziler edinildiği gibi, federal devlet tarafından satın alma
  • yoluyla da çok önemli miktarlarda arazi edinilmiştir. Örneğin bugün
  • Louisiana ve Florida eyaletlerinin bulunduğu araziler satın alınmak suretiyle
  • federal devlet tarafından iktisap edilmiştir. b) Elden Çıkarma Federal devletin 18’inci yüzyılın son yıllarında başlayan arazi elden
  • çıkarma dönemi 19’uncu yüzyılda hız kazanmış ve 1930’lu yıllara kadar da bu şekilde devam etmiştir. 1930’lu yıllardan sonra federal devlete ait arazilerin elden çıkarılması yavaşlamış, özellikle 20’inci yüzyılın son çeyreğinden itibaren, aşağıda daha detaylı bahsedilen Federal Toprak Politikası ve İdaresi
  • Kanunundan sonra, bazı istisnalar dışında federal devlete ait arazilerin elden
  • çıkarılması politikasına son verilmiştir. Amerika Birleşik Devletleri yüzölçümünün çok önemli bir bölümü
  • federal devletin mülkiyetinde bulunmuştur. Clawson (1968), 50 eyalet
  • devletinin toplam arazi miktarının 2.298 milyon acre1 olduğunu, 442 milyon
  • acrenin hiçbir zaman kamu mülkiyetine girmediğini, 1.140 milyon acrenin
  • çeşitli yollarla kamu mülkiyetinden çıkarıldığını, 716 milyon acrenin kamu
  • mülkiyetinde kaldığını ifade etmektedir. Clawson (1951) federal topraklar
  • elden çıkarıldıkça kalan federal toprakların daha değerli hale geldiğini ileri sürmektedir. Federal devletin sahip olduğu taşınmazların elden çıkarılmasında
  • değişik yöntemler kullanılmıştır. Bu yöntemler arasında satış, eğitim, eyalet
  • devletlerine arazi transferi gibi çeşitli yollarla ve kamusal amaçlarla yapılan
  • transferler sayılabilir. 1841 yılında çıkarılan Pre-emption Kanunuyla arazileri
  • işgal edenlere belli koşullarla yerleşik oldukları arazileri satın alma konusunda
  • bir nevi öncelik tanınmıştır. Bu Kanunla bir arazi satışa çıkarıldığında bu
  • araziye yerleşmiş kişiye acresi 1.25 dolardan 160 acreyi geçmemek üzere ve
  • halihazırda 320 acreden fazla arazisi olmamak şartıyla, söz konusu araziyi
  • satın alma hakkı tanınmıştır. Federal devletin mülkiyetindeki arazilerin dağıtılmasında, 1862 yılında
  • çıkarılan The Homestead Kanunu önemli bir rol oynamıştır. Bu Kanuna göre
  • belli kişilere, idari masrafları karşılamak için alınan küçük bir bedel dışında
  • hiçbir bedel alınmaksızın arazi verilmesi kabul edilmiştir. Ancak tapu devri
  • için, arazi verilen (tahsis edilen) kişilerin 5 yıl boyunca ya arazide ikamet
  • etmeleri ya da araziyi işlemeleri şart koşulmuştur. Bu kanunla federal devletin
  • mülkiyetinden çıkarılan arazi miktarı yaklaşık 287 milyon acredir. Federal devlete ait olup çeşitli amaçlarla eyalet devletlerine verilen
  • arazi miktarı yaklaşık 328 milyon acredir. Bunların dışında federal devlete ait
  • arazilerden bir bölümü askeri hizmet karşılığında, demiryolu yapımı için vb.
  • nedenlerle elden çıkarılmıştır.
  • Acre: 0,404 dönüm(4047m2). Toprak Yönetim Bürosu Kamu Toprakları İstatistiklerine (2004) göre
  • 2004 tarihleri arasında federal devlet tarafından toplam 1.276.380.000
  • acre arazi elden çıkarılmıştır. c) Koruma ve idare 19’uncu yüzyılın sonlarında ilk milli parkların, ormanların, doğal
  • yaşam alanlarının oluşturulmasıyla federal toprakların yönetim önceliklerinde
  • önemli bir değişiklik olmuştur. Bahsedilen toprakların yerleşim amaçlı
  • kullanımdan çekilmesiyle, Kongre tarafından kamu topraklarıyla ilgili politika
  • değişikliğine gidileceğinin ilk sinyalleri verilmiştir. Kongre söz konusu
  • toprakların yerleşim amacıyla kullanılması yerine bu toprakların farklı kaynak
  • değerleri nedeniyle kamu mülkiyetinde tutulmasının önemini kabul etmiştir.
  • Behan (1987) gibi bazı yazarlar, 1891 yılında çıkarılan Genel Gözden
  • Geçirme Kanununu, kamu topraklarının özelleştirme çabalarında sonun
  • başlangıcı olarak nitelendirmişlerdir. Federal devlete ait topraklarla ilgili olarak özellikle 1950’li yıllardan
  • sonra yoğun bir koruma-yönetim dönemine girilmiştir. 1976 yılında çıkarılan Federal Toprak Politikası ve İdaresi Kanunuyla
  • (Federal Land Policy and Managment Act) kamu topraklarında federal
  • devletin mülkiyetinin korunması ve bu toprakların federal devlet tarafından
  • yönetilmesi benimsenmiş ve bu doğrultuda hükümler getirilmiştir. III. FEDERAL DEVLETE AİT MALLARIN GÜNÜMÜZDEKİ HUKUKSAL DURUMU, İDARESİ VE YETKİLİ KURULUŞLAR Bu bölümde öncelikle federal devlete ait taşınmaz malların profili
  • ortaya konulacak daha sonra bu malların yönetimiyle ilgili temel
  • düzenlemelere değinilecek ve son olarak da yetkili ve görevli kuruluşlar
  • hakkında bilgi verilecektir. a) Federal Devlete Ait Taşınmaz Malların Profili Genel Hizmetler İdaresi Federal Taşınmaz Mal Profili (2004)
  • verilerine göre Eylül 2004 itibarıyla Amerika Birleşik Devletlerinin toplam
  • yüzölçümünün yaklaşık olarak yüzde 29’u federal devletin mülkiyetinde
  • bulunmakta olup federal devlete ait toplam arazi miktarı 653 milyon acre civarındadır. Mezkur verilere göre Eylül 2004 itibarıyla federal devletin sahip olduğu toplam bina sayısı 415852’dir. b) Temel Düzenlemeler Amerika Birleşik Devletlerinde federal devlete ait topraklarla ilgili en önemli ve temel düzenleme 1976 yılında çıkarılan daha sonra bazı değişikliklere konu olan Federal Toprak Politikası ve İdaresi Kanunudur. Bu
  • Kanunla kamu toprakları konusunda detaylı düzenlemeler yapılmıştır. Kanunun 1702’inci maddesinde bazı kavramlar tanımlanmıştır. Buna
  • göre çeşitli eyalet devletlerinin içinde Amerika Birleşik Devletlerine ait ve
  • İçişleri Bakanlığı Toprak Yönetim Bürosu tarafından yönetilen topraklar ve
  • bu topraklardaki çıkarlar kamu toprakları olarak tanımlanmıştır. Aşağıdaki
  • açıklamalar değerlendirilirken bu tanım dikkate alınmalıdır. Söz konusu Kanunun genel hükümler başlıklı 1nci altbölümünün
  • ’inci maddesiyle; - Kamu topraklarının, arazi kullanım planı sonucu olarak spesifik bir
  • parselin elden çıkarılmasının milli bir çıkara hizmet edeceğine karar verilmesi
  • hariç, federal devletin mülkiyetinde tutulması, - Kamu topraklarının yönetiminde, kanun tarafından aksi belirtilme
  • dikçe, çoklu kullanım ve sürekli üretimin esas alınması, - Kamu topraklarının ilmi, tarihi, görsel, çevresel, ekolojik, su kaynak
  • larının ve arkeolojik değerlerin kalitesini koruyacak, uygun olduğunda belirli
  • kamu arazilerinin doğal durumlarını muhafaza edecek vb şekilde yönetilmesi, - Kamu topraklarının ülkenin yurtiçi maden, gıda, kereste ve lif
  • ihtiyaçları dikkate alınarak idare edilmesi, - Kanun tarafından aksi belirtilmedikçe, kamu topraklarının ve
  • bunlardaki kaynakların kullanılmasında piyasa değerinin esas alınması (tahsil edilmesi), Kabul edilmiştir. Görüldüğü gibi, söz konusu maddeyle kamu topraklarının elden
  • çıkarılması anlayışından, istisnalar dışında, kesin olarak vazgeçilmiştir. Ancak
  • tahmin edilebileceği gibi bu konudaki tartışmalar literatürde bitmemiştir.
  • Federal devlete ait arazilerin yerel idarelere devredilmesi veya özelleştirilme
  • sini savunan yazar ve akademisyenler bulunduğu gibi söz konusu arazilerin
  • mülkiyetinin federal devlette kalmasını savunanlar da bulunmaktadır. Örneğin
  • Nelson (1996) toprak yönetimi konusunda eyalet devletlerinin daha başarılı
  • olacağını ifade ederek Toprak Yönetim Bürosunun (BLM) yönetimindeki
  • federal toprakların eyalet devletlerine transfer edilmesi gerektiğini
  • savunmaktadır. Ancak O’Toole (1997) eyalet devletlerinin toprak yönetimleri
  • incelendiğinde bu devletlerin, federal bürokratlardan daha iyi yönetici
  • olmadıklarının görüldüğünü, temel problemin federal yönetimin yetersizliği
  • değil, doğal kaynakların siyasi yandaşlara tahsisi olduğunu ifade ettikten sonra
  • söz konusu arazilerin eyalet devletlerine transfer edilmesinin sadece politik
  • manipülasyonların gerçekleşme yerini değiştireceğini ileri sürmektedir. Terry L. Anderson, Vernon L. Smith, ve Emily Simmons (1999) genel
  • olarak federal toprakların verimsiz ve kötü yönetildiğini ileri sürerek bu
  • toprakların özelleştirilmesi gerektiğini ifade etmektedirler. Lehman (1995) ise
  • federal toprak yönetiminin oldukça iyi olduğunu, özelleştirme yanlılarının özel
  • toprak yönetiminin kamu toprak yönetiminde daha iyi olduğunu ispatlama
  • konusunda başarılı olamadıklarını belirtmektedir. Loomis (2005) ise söz
  • konusu araziler üzerinde federal mülkiyetin sürdürülmesi gerektiğini ileri
  • sürmektedir. Özellikle son dönemlerde, genel olarak, çevreci grup ve sivil
  • toplum örgütlerinin söz konusu toprakların federal devletin mülkiyetinde
  • tutulmasından yana tavır aldıkları gözlemlenmiştir. Bunun söz konusu grup
  • ve sivil toplum örgütlerinin kamu topraklarıyla ilgili federal karar mercileri
  • nezdinde daha etkili olabileceklerini düşünmelerinden kaynaklandığı
  • belirtilmektedir. Federal Toprak Politikası ve İdaresi Kanununun yukarda belirtilen
  • maddesinde “Çoklu kullanım” tanımlanırken bunun mutlaka en çok
  • ekonomik kazanç getiren veya birim üretimi sağlayan kullanım biçimlerinin
  • birleşimi demek olmadığı ifade edilmiştir. Bu noktanın önemli olduğu
  • düşünülmektedir. Kanunda kamu topraklarının kullanım planlarının yapılmasına ilişkin
  • düzenlemelere de yer verilmiştir. Vincent (2005) Toprak Yönetim Bürosunun
  • yönetimindeki tüm toprakların, Alaska’daki bazı yerler hariç, kullanım
  • planlarının olduğunu ifade etmektedir. Söz konusu Kanunun 1713’üncü maddesinde kamu topraklarının
  • satışına ilişkin ayrıntılı hükümler bulunmaktadır. Bu maddeyle; - Federal devlete ait ve Toprak Yönetim Bürosu tarafından yönetilen
  • toprakların idaresinin ekonomik olmaması veya belirli bir amaç için edinilip, o
  • veya başka bir federal amaç için artık ihtiyaç duyulmaması ya da tasfiye edilmesinin önemli kamu amaçlarına hizmet edecek olması gibi nedenlerle elden çıkarılabileceği, - Yüzölçümü 2500 acreden daha büyük bir arazinin satışının
  • Kongreye bildirilmesi ve Kongrenin bu satışın uygun görülmediğine dair bir
  • karar almaması durumunda söz konusu arazinin satılabileceği
  • Federal devlete ait ve Toprak Yönetim Bürosu tarafından yönetilen
  • toprakların satışının İçişleri Bakanınca belirlenen piyasa değerinin altında
  • olmayan bir bedel üzerinden yapılabileceği, Hükme bağlanmıştır. Söz konusu Kanunun 1717’inci maddesinde, bu Kanun kapsamında
  • hiçbir arazi parçasının satış, takas veya bağış yoluyla Amerika Birleşik
  • Devletleri vatandaşı olmayan birine, şirketler açısından da, Amerika Birleşik
  • Devletleri veya herhangi bir eyalet devletinin (ABD’deki) kanunlarına tabi
  • olmayan şirketlere devredilemeyeceği belirtilmiştir. Kanunda kamu toprakları üzerinde otlatma izni ve kiralamasına
  • ayrıca yine söz konusu taşınmazlarla ilgili olarak yol hakkı (geçit veya bir tür
  • kullanım hakkı-“right of way”) verilmesine ilişkin detaylı düzenlemeler
  • yapılmıştır. Bu Kanunda ayrıca arazi edinimi, takas, devir vb. konular da
  • düzenlenmiştir. Mezkur Kanunun 1731’inci maddesinde, bu kanunun yürütülmesiyle
  • ilgili bir nevi genel yetkili kuruluş olan Toprak Yönetim Bürosu hakkında
  • düzenlemelere yer verilmiştir. Kanuna göre Toprak Yönetim Bürosunun en
  • yüksek idarecisi Direktördür. Toprak Yönetim Bürosu Direktörünün
  • Senatonun onayı (rızası) ve tavsiyesiyle Amerika Birleşik Devletleri Başkanı
  • tarafından atanacağı söz konusu maddenin a bendiyle hükme bağlanmıştır.
  • Toprak Yönetim Bürosu Direktörünün kamu arazileri ve doğal kaynaklar
  • yönetimi konusunda geniş bir bilgi birikimine ve önemli bir deneyime sahip
  • olması gerektiği yine aynı bendle hüküm altına alınmıştır. Toprak Yönetim
  • Bürosu Direktörünün kamu topraklarının yanında “doğal kaynak yönetimi”
  • konusunda geniş bir bilgi birikimine ve önemli bir deneyime sahip olması
  • gerektiği hükmü aslında şaşırtıcı değildir. Çünkü Toprak Yönetim Bürosu
  • tarafından yönetilen topraklar kereste, kömür, petrol, gaz, likit ve katı maden
  • üretimi vb. gibi son derece değişik amaçlı kullanımlara konu olmaktadır. Ayrıca söz konusu maddenin c bendiyle Direktörün yanı sıra bir ortak
  • direktör ve yardımcı direktörler ve diğer çalışanların atanması kabul edilmiştir. Görüldüğü gibi Federal Toprak Politikası ve İdaresi Kanunu kamu topraklarıyla ile ilgili detaylı düzenlemeler içermektedir. Ancak bilindiği gibi devlete ait taşınmaz mallar sadece arazilerden ibaret değildir. Kamu binalarıyla ilgili en önemli yasal düzenlemeler ise 1949 yılında çıkarılan
  • Federal Emlak ve İdari Hizmetler Kanunu, 1959 yılında çıkarılan ve 1972
  • ve 1988 yıllarında 3 önemli değişikliğe uğrayan Kamu Binaları
  • Kanunudur. Bu Kanunlarla kamu binalarının yaptırılması veya elden
  • çıkarılması gibi bir takım esaslar düzenlenmiştir. Genel Hizmetler İdaresine
  • kamu binalarıyla ilgili bazı genel yetkiler verilmiş, belirli istisnalar dışında
  • kamu binalarının Genel Hizmetler İdaresinin kontrolü altında olduğu ifade edilmiştir. Bu yasal düzenlemelerin yanında ayrıca federal taşınmaz malların
  • idaresiyle ilgili olarak Amerika Birleşik Devletleri Başkanlarının İdari Emirleri
  • bulunmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı tarafından son olarak
  • sayılı İdari Emir yayınlanmıştır. Buna göre kamu kuruluşlarının
  • bünyelerinde kıdemli bir taşınmaz mal görevlisi atamaları zorunlu hale
  • getirilmiş ve atanacak bu görevlilerin yapması gereken işlemler belirtilmiştir.
  • Yine bu İdari Emirle federal kuruluşların bir varlık yönetim planı
  • hazırlamaları gerekli hale getirilmiştir. Ayrıca bu İdari Emirle Federal
  • Taşınmaz Mal Konseyi oluşturulmuş ve bu Konseyin yetki ve sorumlulukları
  • belirlenmiş, Konseyin, Genel Hizmetler İdarecisiyle birlikte çalışarak federal
  • taşınmaz mal yönetiminin verimliliğine karar vermeye yarayacak uygun
  • performans kriterlerini oluşturması gerektiği ifade edilmiştir. Bu kriterlerin
  • belirli kuruluşlarla ilgili taşınmaz mal edinim, bakım, onarım, yönetim ve
  • elden çıkarılmasıyla ilgili maliyet ve yararların değerlendirilmesini içermesi
  • gerektiği, ancak sadece bunlarla sınırlı olmayacağı belirtilmiştir. Amerika Birleşik Devletlerinde milli ormanların yönetimiyle ilgili en
  • önemli yasal düzenleme ise 1976 yılında çıkarılan Milli Orman Yönetim
  • Kanunudur (National Forest Management Act). Amerika Birleşik
  • Devletlerindeki ormanların önemli bir bölümü özel mülkiyette
  • bulunmaktadır. Adı geçen Kanunla çoklu kullanım ve sürekli üretim esasları
  • benimsenmiş, kullanım planları ve başka bazı hususlar düzenlenmiştir. Amerika Birleşik Devletlerinde, devlet mallarıyla ilgili hukuksal
  • düzenlemeler elbette yukarda belirtilenlerle sınırlı değildir. Daha önce de
  • belirtildiği gibi bu konuyla ilgili olarak Federal Toprak İşlem Kolaylaştırma
  • Kanunu, Genel Maden Yasası, Dinlenme ve Kamusal Amaçlar Yasası, Otlak
  • Kanunu gibi çok sayıda düzenleme bulunmaktadır. Bu yasal düzenlemelerin yanında bir başka noktanın daha altı çizilmelidir. Bugün Amerika Birleşik Devletlerinde kamu mallarının yönetimi konusunda son derece duyarlı ve etkili bir kamuoyu bulunmaktadır. Mesela
  • Toprak Yönetim Ofisinin yürüttüğü bazı faaliyetlere binlerce insan gönüllü
  • olarak katılmaktadır. Sadece kamu malları konusunda faaliyet gösteren sivil
  • toplum kuruluşları bulunmaktadır. Hatta bir sivil toplum kuruluşu tarafından
  • her yıl Milli Kamu Toprakları Günü düzenlenmekte, bugün de insanlar kamu
  • topraklarının geliştirilip güzelleştirilmesine yardımcı olmaya çağrılmaktadır.
  • Amerika Birleşik Devletlerinde kamu mallarının yönetimi konusu
  • değerlendirilirken bu duyarlı ve etkili kamuoyunun varlığı da mutlaka dikkate alınmalıdır. c) Yetkili Kuruluşlar ve Görevleri 1) Toprak Yönetim Bürosu (BLM) Toprak Yönetim Bürosunun kökleri 1785 yılında çıkarılan Toprak
  • Düzenlemesine ve 1787 yılında çıkarılan Northwest Düzenlemesine
  • dayanmaktadır. 1812 yılında Kongre tarafından Hazine Bakanlığı bünyesinde
  • Genel Toprak Ofisi, 1934 yılında çıkarılan Taylor Otlak Kanunuyla Amerika
  • Birleşik Devletleri Otlak İdaresi kurulmuştur. Daha sonra 1946 yılında
  • Amerika Birleşik Devletleri Otlak İdaresi, Genel Toprak Ofisiyle
  • birleştirilerek İçişleri Bakanlığı bünyesinde Toprak Yönetim Bürosu kurulmuştur. Toprak Yönetim Bürosu ilk kurulduğunda kamu arazilerinin yönetimi
  • konusunda ilgisiz ve birbiriyle çelişen 2000’den fazla kanunun bulunduğu
  • belirtilmektedir. Başka bir ifadeyle yukarda bahsettiğimiz Federal Toprak
  • Politikası ve Yönetim Kanunu çıkarılana kadar Toprak Yönetim Bürosunun
  • yönetiminde bulunan federal kamu arazileriyle ilgili toplu-birleşik bir yasal
  • düzenleme mevcut değildi. Günümüzde Toprak Yönetim Bürosu, en
  • önemlisi 1976 yılında çıkarılan Federal Toprak Politikası ve İdaresi Kanunu
  • olmak üzere, sorumluluğu altındaki kamu arazilerini değişik kanunlar
  • çerçevesinde yönetmektedir. Misyonu şimdiki ve gelecek kuşakların keyif alması ve kullanımı için
  • kamu topraklarının üretkenliğini, çeşitliliğini ve sıhhatini sürdürmek olan
  • Toprak Yönetim Bürosunun yönetiminden sorumlu olduğu arazi miktarı
  • takriben 262 milyon acredir, ki bu yaklaşık Amerika Birleşik Devletlerindeki
  • toplam toprakların 1/8’dir. Ayrıca, Toprak Yönetim Bürosu yaklaşık 700 milyon acrelik bir alandaki yer altı madenlerinin yönetiminden ve 388 milyon acrelik bir alandaki yangınları söndürme görevinden de sorumludur. Ayrıca
  • Toprak Yönetim Bürosunun 2006 mali yılı Bütçe Gerekçesine göre adı geçen
  • büro ücretli ve ücretsiz dinlenme tesisleri, kamp yerleri, barajlar, binalar, vb.
  • idare etmektedir. Toprak Yönetim Bürosu arazi edinimi, elden çıkarılması, kiralanması
  • kullanım ve otlatma hakkı verilmesi gibi birçok görev ve yetkiye sahiptir.
  • Ayrıca adı geçen Büronun koruma, toprak ve maden kayıtları tutma, yangın
  • söndürmeyle ilgili bazı yetki ve görevleri de bulunmaktadır. Diğer görevlerinin yanı sıra Toprak Yönetim Bürosu sorumlu olduğu
  • federal arazilerle ilgili olarak likit (petrol, gaz ve geothermal mineraller) ve katı
  • madenlerle ilgili kiralama yapma yetkisine de sahiptir. Loomis (2005) Toprak
  • Yönetim Bürosunun federal devlete ait madenlerinin yöneticisi olduğunu