Bu çalışmanın amacı; Türkiye’de fiziksel okuryazarlığın çocuklar üzerindeki etkisinin araştırılması ve ortaya koyulmasıdır. Araştırmada model olarak belgesel tarama modeli kullanılmıştır. Literatür taramasında 1 kitap, 13 Türkçe makale, 2 İngilizce makale, 2 derleme ve 4 tez verileriyle okuma ve tarama yapılarak araştırma yapılmış, bu araştırmalara not alma süreçleri eklenmiştir. Fiziksel okuryazarlığın çocuklar üzerindeki etkisi, yapılan makale çalışmaları, bu çalışmalarda geçen metin araştırması ve kitaplarda yer alan cümleler, dokümanlar incelenip analizleri yapılarak çıkan sonuçlar karşılaştırma yöntemi ile değerlendirilmiştir. Bu derleme araştırmasının sınırlılıkları; yalnızca 6-13 yaş arasındaki çocukların fiziksel okuryazarlığını ve 2015’ten sonraki çalışmaları kapsıyor olmasıdır. Araştırmada fiziksel okuryazarlık 4 boyut açısından ele alınmıştır. Çocuklar ve Fiziksel Aktivite: Fiziksel aktivite, vücudun günlük rutin görevlerini yerine getirebilmesi için, enerji harcadığı herhangi bir hareketidir. Fiziksel aktivite, çocukların daha sağlıklı ve daha zinde olmalarını sağlar. Motivasyon ve Fiziksel Aktivite: Spor motivasyonu, beceri geliştirme, takım ruhu, eğlence, başarı, zindelik, rekabet, performans ve dostluk gibi değişkenlerle ilişkili bir kavram olarak değerlendirilmektedir. Özgüven ve Fiziksel Aktivite: Fiziksel aktivite, stresi azaltır. Ayrıca pozitif olmayı ve pozitif düşünmeyi de öğrettiği için özgüveni arttırır, gerginliği ve kaygıyı azaltır. Fiziksel Okuryazarlık ve Çocuklar: Fiziksel okuryazarlık, çocukların ihtiyacı olan sosyal/bilişsel, davranışsal, sağlık ve dinç kalma ile ilgili becerilerin veya araçların temelini oluşturur. Bu çalışmada fiziksel okuryazarlığın çocuklar üzerindeki etkisi kuramsal olarak incelenmiştir. Sonuç olarak; fiziksel okuryazarlığın, bireyin aktif yaşam süresini uzatan, fiziksel aktiviteye katılımını artırarak bireyin yaşam kalitesini yükselten ve hayatı boyunca öğrenmesini sağlayan önemli bir etken olduğu belirlenmiştir. Fiziksel okuryazarlığın çocukluk döneminde alışkanlık haline getirilmesi ve bir yaşam tarzı olarak görülmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.