Nietzsche, Kant ve David–Goliath Savaşımı

David ve Goliath savaşımı, hem politik hem de etik çağrışımları ve yorumları beraberinde getiren bir hikâyedir. Bu hikâye, ta- rihsel olarak pek çok sorunsalı da aydınlatma açısından önemli bir noktada yer almaktadır. Bu açıdan bakıldığında, Nietzsche ve Kant’ın insan, ahlâk ve siyaset anlayışları, hikâyenin hangi sorunsalları gündeme getireceği konusunda kilit bir noktadadır.  Nietzsche, tarih tiyatrosunda oynanan oyunun daima aynı olduğunu savunmaktadır. Bu hâkim olanlar ve hâkim olunanlar ta- rafından aralıksız tekrarlanan bir oyundur. David – Goliath oyunu durmadan sahnelenir; hâkimiyet oyunu sürekli sahnelen- mektedir. Ancak bu şiddet ve hâkimiyet oyunu sonunda evrensel karşıtlık ortaya çıkmamakta, yalnızca bir egemenlik türünden diğerine geçilmektedir. Nietzsche’ye göre hiçbir şey sabit ve değişmez değildir. Her ahlâki kavram, bir güç isteminin ürünüdür. Bir çatışma arenası olarak politikanın değerinin azaltılmasına karşı çıkan Nietzsche, politika dışı bir toplum yaratan evrensel- cilik iddialarını eleştirir. David – Goliath savaşımı gibi savaşlar her zaman olacaktır ve olmalıdır da.  Bu gibi mücadeleler so- nucunda yeni değerler oluşacaktır. Kişinin kendisi olma ve ön plana çıkma isteği, küreselleştirme politikalarıyla bastırıldığında ve örgütleyici güçlerin soyut bireyler arasındaki biçimsel, hukuksal ilişkiler yaratması söz konusu olduğunda, güç isteminin za- yıfladığı modern toplumsal yaşam ortaya çıkar. David ve Goliath savaşımı Kant’ın akıl yürütmesi açısından düşünüldüğünde, ortaya hangi tarafın gerçekte haklı olduğu so- runsalı çıkar. Çünkü Kant’ın düşüncesine göre, bireyler akılsal dünyanın üyeleri olarak tümel, evrensel, deneysel, duyumsa- nan dünyanın üyeleri olarak tikel varlıklardır. Bu açıdan bakıldığında ahlaki buyruk ve yasa bizdeki insanlık tümelidir. Ve bu insanlık idealine uygun olarak anayasalar yapılmalıdır.  Dolayısıyla da ebedi barışın göstergesinde tüm anayasa ve politik an- layışlar birbirlerine benzer olmalıdır. Bu, dünya barışının doğal bir sonucudur. Adaletsiz bir dünyada yaşanamayacağını önemle vurgulayan Kant’a göre insan aklı kamusal olarak kullanılabilirse iş görebilir. Burada salt ödev kavramına kamusallığa, ev- renselliği tikel, tek olanın tabi kılınması sözkonusudur.  Bu durum adaleti, dürüstlüğü getirdiği kadar, bireyselliğinde bir nok- tada eritilmesidir. Bireylerin evrensel olana, tümel olana tabi tutulması ise totalitarizme yol açabilir. Böyle bir ikilem düşünüldüğünde, Kant’ın felsefesi David – Goliath savaşımına tam bir açıklık getirememektedir  

Nietzsche, Kant ve David–Goliath Savaşımı

Keywords:

-,