Orta Porsuk Havzası’nda İlk Tunç Çağı: Sulak Peyzajların Demircihöyük Yerleşimine Olası Etkileri Üzerine Çok Yönlü Bir Değerlendirme

Son yıllarda artan yerleşim sistemlerinin analizine ilişkin çalışmalar, prehistorik yerleşimlerin, fiziksel çevreleriyle birlikte değerlendirilmeleri konusunda önemli bir bakış açısını arkeolojiye kazandırmıştır. Coğrafya ve arkeoloji disiplinlerinin hem kuramsal hem de yöntemsel olarak birbirini beslemesi, sosyal bilimler ve doğa bilimleri arasında anlamlı ilişkiler kurulmasını sağlamaktadır. Coğrafya yeryüzünün çeşitliliği, kaynakları ve insanoğlunun ayakta kalma çabasını yansıtırken, arkeoloji her yönüyle ayakta kalan insanı yansıtır. Bu bağlamda ele alındığında, yerleşimleri çevreleyen peyzajlar ve iklim modellerinin arkeolojik bilgiyi nasıl ve ne kadar tamamlayabileceği üzerine yoğunlaşan bu çalışmanın öncelikle Eskişehir Orta Porsuk Havzası ve benzer nitelikteki diğer bölge çalışmaları için referans oluşturabileceği öngörülmektedir. Orta Porsuk Havzası içerisinde İlk Tunç Çağı yerleşimlerinin vadi etekleri, sırtları ve tepelerinde yoğunlaşmasında, iklim ve çevresel koşulların etkili olabileceği konusunda paleoiklim çalışmalarını destekleyen tarihsel ve etnoarkeolojik bilgiler de bulunmaktadır. Bu bağlamda, Demircihöyük seller ve diğer çevreye uyum pratiklerinin mimariye yansımaları üzerinden, arkeobotanik ve arkeozoolojik verileri ile birlikte sorgulanmaya çalışılacaktır. Küllüoba’da ulaşılan benzer sonuçların da katkısıyla, yörenin İlk Tunç Çağı’na ilişkin çok yönlü bir yorum geliştirilecektir.