XVII. yy. Agra Yapılarında Çiçek Üslubu

Hindistan, tarihî özelliklerinin yanında, farklı ırk, kültür ve dinleri bünyesinde barındıran yapısıyla eşsiz zenginliğe sahip bir ülkedir. Özellikle dini grupların çeşitliliği, süsleme üzerinde etkili olmuş ve bu durum süsleme sanatı ile ilgili bir zenginliğin oluşmasını sağlamıştır. Din ve tezyînat arasında yakın ilişki bulunmasından dolayı her inanç grubu kendi dini anlayışı çerçevesinde ibadethaneler inşa etmişler ve bu mekânları yine inançları çerçevesinde süslemişlerdir. Babürler Dönemi içerisinde Hindistan coğrafyasında özellikle Agra’da Türk izleri taşıyan pek çok yapı inşa edilmiştir. Şah Cihan’ın iktidarı süresince inşa edilen yapıların tezyînatında XVI. yy. Osmanlı nakkaşlarından olan Kara Memi üslubunun benzeri bir çiçek üslubu dikkat çeker. Bu yapılar içerisinde en meşhur olan Tac Mahal’dir. Osmanlıların başta mimari olmak üzere diğer sanatlarda kendi kültür ve sanatını tanıtmada baskıcı bir anlayıştan ziyade uygulama yapılan yörenin kültürel özelliklerine saygı ve hassasiyet gösterdiği malumdur. Dolayısıyla Agra yapılarındaki tezyinat özelliklerini sadece üslup açısından benzetebiliriz.

Flower Style on Seventeenth Century Agra Buildings

India is a uniquely rich country thanks to its historical characteristics and complex mixture of different races, cultures and religions. The diversity of the religious groups has particularly affected the decorative arts, which have generated another form of diversity and richness. Every religious group built their own houses of worship and decorated them in accordance with their beliefs because of the close relationship between religion and decoration. Many buildings containing Turkish overtones have been constructed in India, particularly in Agra, during the Mughal era. The style of Kara Memi, a sixteenth century Ottoman painter, draws attention with the decoration of the buildings constructed during the Shah Jahan era. Of them, the most popular is the Taj Mahal. It is well known that the Ottomans respected and appreciated the artistic characteristics, particularly the architecture, of the region instead of acting in a dominating manner. Thus, we can consider the relationship between the Ottomans and Mughal Empire is similar only in terms of style. Cooperation was present between them, and artistic transfers between these two empires were thus inevitable.

___

  • Ahuja Dilip R. & Rajani, M. B., “On The Symmetry of The Central Dome of The Taj Mahal”, Current Science, Vol. 110, No. 6, 25 March 2016, pp. 996-999.