Türk Ulusunun Atatürk’ün önderliğinde Cumhuriyetin kurulmasını coşkuyla karşılamasının nedenlerinden biri de, her alanda ülke kalkınmasına ve refahına tüm milletin topyekûn katılımının sağlanması ile, amaçlanan gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşılacağının bilincinde olunması ve ortaya çıkacak eserde eksik yapı taşlarının olmamasıdır. Son zamanlarda teknolojideki gelişmeler de göz önünde bulundurulursa, kalkınmanın hızlı olabilmesi ve 2023 hedeflerine ulaşabilmek için belli bir konuda uzmanlaşmış elemanların istihdamının önemi artmaktadır. Bu ağır ve güç görevi, teknolojik çeşitlileşmeye paralel olarak en iyi verecek eğitim kurumlarından biri de Meslek Yüksekokullarıdır. Daha üst düzeylerde eğitim verecek kurumlarda ağırlıkla genel ve teorik konular işlendiğinden bu esneklik gösterilememektedir. Ara insan gücünün önemini fark eden ülkeler, bu gücün yetiştirilmesine çok önceleri ağırlık vermişler ve bu konuda büyük çaba harcamışlardır. ABD teknik branşlardaki eğitimin % 42’si ve bazı eyaletlerde % 60’ı, Japonya % 60’ı ve Avrupa kıtasında % 43’ünü teknikerlik eğitimi, diğer bir deyişle ara insan gücü eğitimi oluşturmaktadır. 1975-1976 yıllarında Dünya Bankasının destekleriyle açılıp desteklenen MYO’nın sayısı 24 iken, mart 2018 itibariyle bu sayı, devlet üniversitelerinde 876, vakıf üniversitelerinde 100 ve Vakıf MYO olmak üzere 5, toplam 981’i, öğrenci sayısı ise 2016-2017 istatistiklerine göre, 2555926’yı bulmaktadır. İlk zamanlar yapılan desteklerle kurulmuş olan ve daha sonra açılan MYO’larda, sonradan açılan bölüm ve programlarda bu destek çok düşük seviyelere inmiş ve hedeflenen üretime dayalı eğitim, sıradan eğitime dönmüştür. Bu bildiride,  MYO’larda kuruluş gerekçesine uygun bir eğitim-öğretimin gerçekleşmesi için, şimdiye kadar yapılmış tüm iyileştirme çabalarını da göz önünde bulundurarak neler yapılması gerektiği üzerinde durulacaktır.