GEÇMİŞ VE GELECEK BOYUTUNDA İSLAM MEDENİYETİNİN TEŞEKKÜLÜNDEKİ ÂMİLLER: İLİM- AHLÂK /İLİM-AMEL

Medeniyetleri algılamada çoğu zaman somut etkenlere bakarak hükmetme hatasına düşüyoruz. Hâlbuki medeniyetleri doğuran ve besleyen âmiller, aslında fikren yapılan tahlille ortaya konabilir. Bir açıdan medeniyetleri buzdağına benzetecek olursak, dışa vuran yönleri itibariyle çok az bir kısmının gözle görülebileceğini söyleyebiliriz. Ancak dış dünyada duyulara hitap eden etkenler o kadar çoktur ki, onların arkasında yatan asıl temel teşkil edici etkenleri göremediğimiz için bize buzdağının su yüzünde kalan kısmı çok büyük görünür. Önce medeniyeti tanımlamamız gerekmektedir ki bu boyut daha açık bir şekilde görülebilsin. Tanımımızı, yine buzdağı benzetmesinden hareketle medeniyetlerin asıl görülemeyen ve duyulara hitap etmeyip akla hitap ve ruha eden tarafından yapmaya çalışalım: insan iç dünyasının bir toplum bağlamında tezahür etmesi ile oluşan birikimlerinin külliyet kesbetmesi ile meydana gelen kültüre medeniyet denir. Bu tanıma göre aslında medeniyet bir kültürdür; ancak külliyet kesbetmiş olan bir kültürdür. Buna göre İslam medeniyeti umumda Arap kültürü, hususta Mekke-Medine veya Hicaz Arap kültürünün külliyet kesbetmiş hâlidir. Külliyet, küllî unsurlarla olur. İslam medeniyetine bu külli unsurları kazandıran en önemli etken şüphesiz ki dindir. Ancak buna ikinci bir etken daha ekleyebiliriz; o da bilgidir veya daha açık bir dille “bilimsel bilgi”dir. Din İslam medeniyetinde ahlâk unsurunu teşkil eder ve bu medeniyetin teşekkülünde asıl önemli görevi üstlenir. Bilgi ise bilime dönüşerek mahalli yerel olanı kavramsal olarak içerir ve bunların bir şemsiye altında toplanmasına yol açar. Böylece mahalli kültür, küllîleşerek tek bir yöreye ait olmaz ve külliyeti itibariyle medeniyete “vahdet” (tevhid) ve kesret yani çok kültürlülük kazandırır. Bu olguda “bilgi-ahlâk” ilişkisine İslam medeniyetindeki “iman-amel” ilkesini ilişkilendirmek yerinde olacaktır. Bu açıdan İslam medeniyetinin geçmiş ve gelecek boyutunda bir değerlendirilmesi yapılacaktır.

THE DYNAMIC FACTORS FOR THE RISE OF ISLAMIC CIVILIZATION WITHIN THE PAST AND FUTURE DIMENSION: KNOWLEDGE AND MORALITY (‘ILM AND ‘AMAL)

We usually make a mistake of falling into the trap of perceiving civilizations as concrete manifestations. On the contrary the actual factors which give rise to civilizations and nourish them are perceived with a rational analysis. If we make an analogy between civilizations and icebergs, we can assert without any hesitation that what is manifested outwardly from a civilization is actually just the small portion of the iceberg on the sea. In this analysis we need to define a civilization so that it is clear what we mean by it: A civilization is the universalized local culture which is the manifestation of the human inner world within a social context. Accordingly a civilization is a culture in essence; but a culture which has been universalized. On the basis of this definition we may rightly assert that Islamic civilization is the local Arab culture, to be more specific, the local culture of the Quraysh, perhaps on a larger scale of the Arabian Peninsula. Universalization is achieved with universal values, which were given by the religion of Islam. Moreover, as the local culture was gradually universalized so as to include within itself many other cultures of the newly joined Muslim communities, there arise a scientific mentality which also contributed to this process of universalization. The religion of Islam became the moral agent behind the achievements of Muslims under this civilization; science or scientific knowledge assumed the duty of shaping concepts related to the intellectual make up of the civilization. In this way the local culture became a universal culture of all Muslim peoples, uniting them under one religion (tawhîd); yet allowing them to enjoin the local diversity of Islamic cultures. In this phenomenon we shall pay attention to “knowledge-morality” relationship vis-à-vis the “îmân-‘amal” connection within Islamic civilization. We shall attempt to evaluate this aspect of our civilization from the past and future horizons.

___

  • Yıldız Teknik Üniversitesi, Felsefe Bölümü
  • Prof Dr. Alparslan Açıkgenç
  • MEDENİYET ARAŞTIRMALARI DERGİSİ, 95-108 (Ocak 2014)