NAZLI ERAY’IN “ORPHÈE” VE “AYIŞIĞI SOFRASI” ROMANLARINDAKİ FANTASTİK UNSURLARIN MİTİK BAĞINTILARI

İnsanoğlu; tarihi süreç içerisinde evreni, dünyayı, kendi varlığını ve doğayı anlamaya çalışmıştır. Bu çaba, insanı ele alan edebiyat ile mitolojinin zengin olan ortak bir paydasıdır. Çünkü mitler de edebiyat gibi insanın varlığı ve evreni anlama/algılama/anlamlandırma çabasının birer ürünüdür.Mitler, dünyayı anlamlandırmaya çalışırken aynı zamanda cevapsız sorularla kendisine karanlık bir dünya oluşturur. Bu muğlâklık yeniden açıklanma ve aydınlanma ihtiyacı doğuracağı için edebiyat; eski çağlarda yaşamış insanların doğa olaylarına, sosyal ilişkilere ve dinsel inanışlara bakış açılarının mit aracılığıyla yorumlanışını biçimsel ve estetik kaygılara göre tekrardan yorumlar. Mitolojik anlatıların ve mitik karakterlerin edebi metinlerde var olması; mitik unsurların simge, imge ve semboller vasıtasıyla edebiyata kaynaklık ettiğini de gösterir.Edebiyatın bir anlatı türü olan roman ise mitolojik imgelemlerle insanın var olma serüvenindeki trajedisine tanıklık eder. İlk anlatıların kaynaklarından olan mitlerden, modern anlatı metni olan romana evrilişte, gerçeklik algısının parçalanmışlığı ve insanın gerçek dünyadan hayal âlemine sığınması metinde farklı bir kurgu oluşturur. Postmodern zeminde zaman, mekân ve gerçeklik algılamasının düşselliği, anlatımda fantastik bir kurgu ortaya çıkarır.Türk romanında fantastik kurgularıyla öne çıkan Nazlı Eray, anlatımına mitolojik bağlantılarla sanatsal bir derinlik katar. Orphèe romanı ile Yunan mitolojisine, Ayışığı sofrası romanı ile de İslâm mitolojisine göndermede bulunan yazar; romanlarındaki fantastik kurgusuyla zengin bir edebî muhteva oluşturur.