Türk hukukunda, iş mahkemelerinin kuruluş tarzı ve görev kuralları hakkında yargının tarafsızlık ve bağımsızlığını gözeten ilkeler ile işçiyi koruma düşüncesi, iş uyuşmazlıklarında alternatif çözüm yollarına, özellikle tahkime karşı ihtiyatlı bir yaklaşıma neden olmuştur. Bununla birlikte, iş mahkemelerinin ve özellikle Yargıtay’ın iş davalarına bakan dairelerinin artan iş yükü ve davaların uzaması dolayısıyla bu geleneksel anlayış gözden geçirilmekte ve iş uyuşmazlıklarının alternatif çözüm yolları yönünde arayış ve çalışmalar sürdürülmektedir. Bu bağlamda özellikle tahkim ve arabuluculuk gibi alternatif çözüm yollarının iş uyuşmazlıklarına da teşmili üzerinde durulmaktadır. Farklı nitelikteki toplu menfaat uyuşmazlıklarında ise, arabuluculuk ve zorunlu tahkim müesseseleri geleneksel rollerini sürdürerek, sendikaların önde gelen işlevleriyle birlikte ilginç bir karşılaştırma olanağı sunmaktadır.

The traditional view concerning the composition of labour courts tends to guarantee the independence and impartiality of courts. A similar conception leads to a restrictive approach towards arbitration and other alternative modes of resolution of labour litigation, due to the need to protect the worker. However, this restrictive approach tends to be abandoned, faced with an increasing number of files and workload touching in particular the labour chambers of the Court of Cassation. Therefore, alternative modes of resolution are studied and discussed, in view to improve the administration of Justice. On the other hand, collective interest disputes are of a different nature, and traditionally submitted to more diversified ways of solution, such as mediation and compulsory arbitration in some cases. At this regard, the important function given to trade unions, characterize the Turkish industrial relations system.