Amerikan Liberalizmi Ne Kadar Liberal?

Samuel Freeman’in uzun makalesi “İlliberal Liberteryenler: Liberteryenizm Niçin Liberal Bir Görüş Değil” (“Illiberal Libertarians: Why Libertarianism Is Not a Liberal View”1 , siyaset teorisinde sosyal liberalizm, modern liberalizm, eşitlikçi liberalizm, refah devletçi liberalizm, etatist liberalizm veya Amerikan liberalizmi adıyla bilinen düşünce ekolünü temsil kabiliyeti çok yüksek bir çalışma. Bu ekole, kendisi de onun mensubu olan John Dewey “kolektivist liberalizm” adını vermişti. Freeman, bu çalışmasında, takdire şayan bir çabayla, kendisinin “gerçek liberalizm” olduğuna inandığı bu yaklaşımı, yine liberalizm etiketini kullanan ama yazarın liberal olmadığını düşündüğü liberteryenizm üzerinden açıklamaya, haklılaştırmaya, savunmaya çalışıyor. Kendisi öyle olmadığını iddia etse de, Amerikan liberalizmine “yüksek” sıfatını eklemesi ona diğer “liberalizm” türleri üzerinde bir yer ve değer verdiğini gösteriyor. Her ne kadar Locke, Hume gibi bazı klâsik filozoflara atıfta bulunuyorsa da, Freeman’in ana referansı ünlü 20. Yüzyıl Amerikan siyaset düşünürü J. Rawls ve hukuk düşünürü R. Dworkin; o kadar ki, yazı birçok yerde Rawls’un (ve bazen Dworkin’in) kimi görüşlerini açımlama veya onlara şerh düşme çabasına dönüşüyor. Bu yüzden makalenin “Rawlscu liberalizm” anlayışının (ki buna bazen politik liberalizm de deniyor) bir yansıması ve bu anlayışın klâsik liberalizm/liberteryenizm eleştirisi üzerinden savunusu olduğu da söylenebilir.