Küreselleşme-Yerelleşme Sürecinde Kentsel Yönetişim: Kalkınma Ajansları ve İzmir Örneği

Küreselleşme ve yerelleşme süreci uluslararası ve ulusal ölçekte olduğu gibi yerel düzeyde de klasik yönetim anlayışından yönetişim modellerine geçişi beraberinde getirmektedir. Kentler, yerel düzeyde üretimin, tüketimin, teknoloji yatırımlarının, sporun, kültürün, uluslar arası nitelikteki kongrelerin, festivallerin ve diğer birçok faaliyetin yoğunlaştığı mekânlar olarak ortaya çıkmaktadır. Küreselleşen dünyada, kentlerde yönetim olgusu incelenirken artık sadece devlete ve yerel yönetimlere odaklanmak yeterli değildir. Kentlerde, rekabet ve yerel kalkınma hedefleri doğrultusunda kamu-özel sektör ortaklıklarına, sivil toplumla istişarelere dayanan yönetişim yapıları giderek daha belirleyici olmaktadır. Türkiye’de, 1980’ler sonrasında kentler hem modernleşme sürecinde daha hızlı dönüşmeye hem de küresel ekonominin aktörleri olma yolunda yeni dinamiklerle gelişmeye başlamışlardır. 1980’lerde ekonomide yaşanmaya başlanan liberalleşme, özellikle 2000’li yıllarda yönetsel alanda da yaygınlaşmıştır. Yerel yönetim reformları ve kalkınma ajanslarının kuruluşu bu liberalleşme süreci ile ilişkilendirilebilir. Kalkınma ajansları bölgesel kalkınma politikası kapsamında geliştirilen yeni araçlar olmakla birlikte, kuruldukları NUTS II bölgelerinde esasen kentlerle ilişkilidirler. Bu bağlamda, kalkınma ajansları ile kentsel yönetişim kavramı yakın ilişki içindedir. Bu çalışmada, kentsel yönetişim kavramının temel nitelikleri ve bazı analitik araçları açıklandıktan sonra bu kavramın, Türkiye’de kalkınma ajanslarının getirdiği sistem ve model ile kent düzeyinde İzmir örneğinde tartışılacaktır.