Bu sorudaki etik ve normatif unsurlara dikkatimizi çeken Levine, Uluslararası İlişkiler kuramlarında son yıllarda gelişen eleştirel ve yapısalcılık sonrası yaklaşımların ortaya koyduğu sorunları içselleştiren,  ama aynı zamanda disiplindeki geleneksel kuramlarda güçlü bir şekilde var olan pozitivist eğilimleri tamamen reddetmeyen çoğulcu bir metodoloji öngörmüştür. Levine Uluslararası İlişkiler disiplinin soykırım ve savaş gibi çok yakıcı ve zor problemlerle ilgilendiğini ve bu problemlerin gerçekliğinin çok açık bir şekilde ortada durduğunun altını çizmektedir. Bu yüzden Uluslararası İlişkiler kuramı hem bu can yakıcı olabilecek sorunlara çözüm üretmeli hem de çok acı bir şekilde sonuçlar doğurabilecek ve reddedemeyeceğimiz gerçekler olarak karşımızda duran sorunların çözülmesiyle alakalı olarak etik ve normatif bir sorumluğunun olduğunu unutmaması gerekmemektedir.