Amaç: Solunum yolu enfeksiyonları (SYE) hastanemizde karşılaşılan en yaygın durumlar arasındadır. Çalışmanın amacı balgam örneklerinden izole edilen çeşitli Gram negatif bakterilerin (GNB) sıklığını, antibiyotik duyarlılık paternini belirlemektir.Yöntemler: Tanımlayıcı, kesitsel çalışma Ordu Tıp Koleji Mikrobiyoloji Bölümü’nde yürütüldü. Solunum yolu enfeksiyonu şüphesi olan hastalara klinik özellikleri, radyolojik ve laboratuvar bulguları esas alınarak SYE tanısı kondu. Hastanemize başvuran hastaların ve ayaktan hastaların tümünün balgam örnekleri steril plastik kaplar kullanılarak toplandı. Bunlardan inklüzyon kriterlerini karşılayanlar rutin mikrobiyolojik usullere göre kabul edildi ve işleme alındı. Kültürleri yapıldı ve organizmaların duyarlılık paternleri kaydedildi.Bulgular: Kültür pozitif olan 549 (% 34,4) balgam örneğinin GNB üreyen 327 (% 59,6)’si işleme alındı. Bunlardan en sık izole edilen mikroorganizma olan Pseudomonas aeruginosa’yı 105 (% 32,1); Heamophilus influenzae 62 (% 19,0), Klebsiella pneumoniae 54 (% 16.5), Acinetobacter 46 (% 14,1) ve E. coli 41 (% 12,5) takip ediyordu. Piperasilin / tazobaktam, meropenem ve imipenem en etkili antibiyotikler arasındaydı.Sonuç: Gram negatif bakteriler SYE’nın giderek artan bir nedeni haline gelmektedir ve bu nedenle klinisyenin bu organizmaların SYE’larında etken ajan olabileceği konusunda uyanık olması ve tedavideki farkındalığın artması ve klinik içgörü istenmektedir

Objective: Respiratory tract infections (RTIs) are amongst the most common conditions encountered in our hospitals. The objectives of the study were to determine the frequency and antibiotic susceptibility pattern of various Gram negative bacteria (GNB) isolated from sputum samples of patients with RTIs. Methods: A descriptive, cross sectional study was carried out at the department of Microbiology, Army Medical College. Patients were diagnosed as suffering from RTIs on the basis of clinical features, radiological and laboratory findings. Sputum samples from all admitted and outdoor patients that presented to the hospital with RTIs were collected using sterile plastic containers. Those that satisfied the criteria for inclusion were accepted and processed according to routine microbiological procedures. The cultures were identified and susceptibility patterns of the organisms noted. Results: Fifteen hundred and ninety six sputum samples were processed of which 549 (34.4%) yielded a positive pathogenic organism on culture with 327 (59.6%) yielding GNB. Of these Pseudomonas aeruginosa 105 (32.1%) was the most frequently isolated organism followed by Heamophilus influenzae 62 (19.0%), Klebsiella pneumoniae 54 (16.5%), Acinetobacter 46 (14.1%) and E. coli 41 (12.5%). Piperacillin/tazobactam, meropenem and imipenem were among the most effective antibiotics. Conclusion: Gram negative bacteria are becoming an increasing cause of RTIs and hence demand an increased prudence and clinical insight in the treating clinician to keep on a lookout for these organisms as the causative agent of RTIs.