İDARİ YARGIDA YÜRÜTMENİN DURDURULMASININ GEREKÇESİ OLARAK ANAYASAYA AYKIRILIK “KANISI”

İdari yargı kurumları üzerinde düşünmek her zaman çekicidir. Bazılarının özgürlük karşıtı, bazılarının yargılama usulüne “yabancı” bir acayiplik olarak gördüğü idari yargı, doğrudan temel hak ve hürriyetleri idare karşısında korumaya çalışmakla son derece önemli bir işlev görmektedir. Bu konuda ne kadar başarılı olduğu ya da istikrarlı olup olmadığı tartışmalı olsa da, idarenin yargılanmasının her erde özellik gösterdiğini unutmamak gerekir. İdari yargıyı farklı kılan sadece ortaya çıkışı ve yargıçların seçilme biçimi değil, en az onlar kadar “değişik” ve bu yargılama usulüne özgü olan “yürütmenin durdurulması” kurumudur. Bu makalede yürütmenin durdurulması kurumunu genel bir biçimde açıklayacak olmamıza karşın asıl konumuz “görülmekte olan bir davada uygulanacak bir kanunun hükmünün anayasaya aykırılığının ister mahkemece resen, ister tarafların itirazı üzerine Anayasa Mahkemesi önüne götürmeyi kararlaştırılan bir idari yargı organının bu “kanısı”nın aynı davada yürütmenin durdurulmasına gerekçe oluşturup oluşturmayacağı hususları olacaktır.