Sessizliğin konuşma, konuşmanınsa bir anlaşamama olgusuna dönüştüğü Pinter’ın “the Room” adlı oyununa farklı bir açıdan bakılınca görülenlerin paylaşıldığı bir yazı. Küçük bir odada, iki kişilik bir toplumda karşılıklı çıkar elde etme olgusu etrafında birleştikleri iddia edilen iki insan arasındaki ilişkinin bir yorumu. Pinter’ın karakterlerine yüklediği görev nedeniyle “ne tam ispatlanabilecek ne de inkar edilebilecek” yorumlar. Marksist pencereden bakıldığında bu oda içerisindeki birlikteliğin Bert in (koca) Rose üzerinde uyguladığı baskı, dış dünyaya kapalılığın getirdiği daha iyi olanı görmemişlikten doğan mevcudu kaybetme korkusuyla her şeyi beğenme durumu. Karı koca arasındaki bir ilişkiden çok, patron ve çalışanı arasındaki ilişkiye benzetilen bir ilişki. Rose’a geçmişindeki muhtemelen bugüne göre daha güzel olan durumunu hatırlatmak üzere gelen Riley’nin Bert tarafından öldürülüp bir anlamda tarihin susturulması. Sonuçta iki kişilik bu toplum ve bu toplumdaki baskı rejimi bir şekilde sona eriyor. Rose’un etrafında dönen olayları apolitik olmasından dolayı görememesi fiziksel bir körlüğe dönüşüyor, Bert ise en büyük desteğini kaybediyor
Anahtar Kelimeler:

Toplum, Marksizm, Baskı,

HAVING A PEEK INTO THE ROOM OF HAROLD PINTER