Kültürel Zenginliği Sahnelemek

1980’li yıllardan sonra dünyada ve Türkiye’de kimlik politikalarının yükselişi, baskı altına alı- nan aidiyet biçimlerinin kamusal alana çıkmasını sağlamıştır. Bu gelişmelerden etkilenen halk dansları sahnesinde de, hem kimlik temelli yeni topluluklar kurulmakta hem de çoklu dans geleneklerini temsil eden gösterilerin içinde ya da gösteri dramaturjilerine dair ifadelerde ‘mozaik’, ‘ebru’ gibi metaforlar ile ‘kültürel çoğulculuk’ gibi kavramlar kullanılmaktadır. Bu çalışmada, öncelikle 1980 darbesi sonra şekillenen toplumsal, siyasal, kültürel ortam ve ‘kimlik patlaması’nın dans sahnesine yansımalarına odaklanılacaktır. Ardından, çeşitli gösterilerde temsil edilen kimlikleri, renkleri ya da aidiyet biçimlerini tanımlarken kullanılan mozaik ve ebru metaforları ile kültürel çoğulculuk kavramı karşılaştırmalı olarak incelenecektir.

Representing the ‘Cultural Richness’ on Stage

The rise of identity politics after 1980’s in Turkey and in the world gave rise to the visibility of the oppressed groups in public space. Accordingly, new identity-based folk dance groups have been established and performances representing multiple dance traditions on stage used and /or have been defined with ‘mosaic’ and ‘ebru’ metaphors and ‘cultural pluralism’ discourse. This article will firstly focus on the social, political, cultural background after the last coup d’état in Turkey and the influence of the ‘explosion of identities’ on the folk dance scene. Afterwards, the ‘mosaic’ and ‘ebru’ metaphors along with the discourse of ‘cultural pluralism’, -all defining the multiple identities, colours or belongings on the stage- will be comparatively discussed.