Hanefî Fetva Geleneğinin Önemli Bir Halkası: el-Fetâva’l-Gıyâsiyye

Hint alt kıtası erken sayılabilecek bir dönemde (92/711) İslam ile tanışmış olmasına rağmen Hindistan coğrafyasında İslam hukukunun asıl gelişim ve atılım gösterdiği dönem 602/1206’da Delhi Türk Sultanlığının kurulmasıyla başlar. Ebü’l-Muzaffer Gıyâseddin Balaban’ın 664/1266’da devletin başına geçmesiyle birlikte yeni bir ivme kazanmıştır. VII/XIII. Yüzyılda yaşanan Moğol istilaları sebebiyle özellikle Hanefî mezhebinin hâkim olduğu Buhâra, Semerkand, Belh gibi bölgelerden göç eden pek çok ilim adamı Delhi Türk Sultanlığına sığınmıştır. Delhi sultanlarının fıkha özel ilgi duymaları ve fukahâ ile samimi ilişkiler kurmaları, pek çok hukûkî ve idârî meselenin çözümünde fukahânın görüşlerine müracaat etmeleri fıkhın bu bölgede gelişmesinde bir diğer önemli etken olmuştur. Gıyâseddin Balaban döneminde yaşadığı tahmin edilen Dâvud b. Yûsuf el-Hatîb’in yazdığı el-Fetâva’l-Gıyâsiyye Ortaçağ Hindistan’ında Hanefî fetva geleneğine göre Arapça telif edilen ilk eser olma özelliği taşımaktadır. Müellif bu eseri dönemin sultanı Gıyâseddin Balaban’a takdim etmiştir. Eser gerek telif aşamasında müracaat edilen kaynakları gerekse Hanefî literatürü içerisinde kendisinden sonraki eserlere kaynaklığı açısından önemlidir. Müellifin eserinde güncel meseleleri ele alıp, bunlara uygun çözümler üretmesinin yanı sıra Buhâra, Semerkand, Belh, Irak ve Mâveraünnehir gibi öne çıkan Hanefî fıkıh havzalarındaki ulemanın görüşlerine de referanslarda bulunması, konuyla ilgili kendi tercih ve yorumlarını da ortaya koyması açısından önem arz etmektedir. Zikredilen özellikleri ve bölge açısından oldukça erken dönemde telif edilmiş olması sebebiyle eserin ilim erbabının dikkatlerine sunulması amacıyla bu çalışma hazırlanmıştır.

An Important Link in Hanafi Fatwa Tradition: al-Fatâwâ al-Ghiyâthiyya

Even though the Indian subcontinent became acquainted with the Islamic religion at what could be considered an early phase, the actual development and advancement in Islamic law there started in the year 602/1206 with the establishment of the Turkish Dihlî Sultanate. This advancement was accelerated after Abû al-Muzaffar Ghiyath al-Din Balban became ruler in 664/1266. Due to the Mughal invasions during the 7th/13th century, many scholars from predominantly Hanafî regions such as Bukhârâ, Samarkand and Balkh took refuge in the Dihlî Sultanate. Another important factor that caused this advancement in this region was that the Dihlî sultans themselves were interested in the topic of fiqh, became close with fiqh scholars and consulted them on many legal and administrative matters. Al-Fatâwâ al-Ghiyâthiyya, authored by Daud Ibn Yûsuf al-Khatîb, thought to have lived during the rule of Ghiyath al-Din Balban, is believed to be the first book in medieval India written in Arabic and belonging to the Hanafî fatwâ tradition. The author presented this book to Ghiyath al-Din Balban, who was sultan at that time. This particular work carries importance, be it regarding the source material consulted during the authoring, or that it itself was used as a source for later works in Hanafî literature. This importance is amplified, because besides dealing with contemporary matters and coming up with solutions to them, the author references opinions of scholars from regions significant to the Hanafî school, like Bukhârâ, Samarkand, Balkh, ‘Irâk and Ma warâ al-nahr and also sets forth his own choices and interpretations of those matters. Because of the aforementioned properties of al-Khatîb´s piece, and its early authoring for that region, this study was prepared in order to present and draw attention to it