ORHAN PAMUK’UN “VEBA GECELERİ” ROMANINDA ÖLÜM KAYGISI

Ölüm kaygısı, insanoğlunun genel olarak en büyük kaygısıdır. Ölüm, insanın en büyük kaybıdır. Orhan Pamuk’un Veba Geceleri adlı romanında 1901 yılında Osmanlı Devleti’ne bağlı olan Minger Adası’ndaki veba salgını ile yapılan mücadele anlatılır. Romanın merkezinde veba salgını olmakla birlikte kimi zaman salgınla ilgili kimi zaman da salgından bağımsız aşk hikâyeleri, siyasi ilişkiler, polisiye olayları, Osmanlının son dönemine ilişkin tarihi analizler farklı bakış açılarıyla ele alınır. Başkimyager Bonkowski Paşa ile Vali Sami Paşa arasındaki anlaşmazlık, Osmanlının son dönemindeki sancılı süreç, hanedan içerisindeki hesaplaşmalar ve bir kadın olarak Pakize Sultan’ın duygu dünyası romanda göze çarpan önemli unsurlardır. Yazar, veba hastalığının belirtilerini, farelerden insanlara bulaşmasını, insandan insana bulaşma yollarını, hastalığın bulaştıktan sonraki belirtilerini, salgınla ilgili tedbirlerin alınmasını ve hastalığın insan psikolojisi üzerindeki etkilerini dile getirir. Vebanın ortaya çıkmasıyla adadaki huzur ortamı kaybolur ve insanlar ölüm kaygısı ile baş başa kalırlar. İnsanlardaki korkunun temel kaynağı vebadır. Vebaya yakalanan insana artık ölü gözüyle bakılır ve ölüm sırasının kimde olduğu endişesi derinden hissedilir. Vebanın bir tedavisinin olmaması, vebaya yakalanan herkesin bir süre sonra ölmesi Minger Adası’nda korkuyu en üst seviyeye çıkarır. Bu makalede amaç, Orhan Pamuk’un Veba Geceleri adlı romanındaki ölüm korkusu ve kaygısını ortaya koymaktır.

___

  • Pamuk, O. (2021). Veba Geceleri. (1. baskı). Yapı Kredi Yayınları.
  • Taş, F. (2021). Veba Geceleri’ne eleştirel bir bakış. RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, 24 (Eylül), 1295-1299.
  • Fromm, E. (2011). İnsandaki yıkıcılığın kökenleri I. (Ş. Alpagut, Çev.). Payel Yayınları.