Lafız-Manâ Diyalektiğinin Nazım Teorisinin Ortaya Çıkışındaki Rolü

İlahî beyan, Araplara sözsel suretinde benzersiz bir üsluba sahip bir nazım olarak indirilip Arap belağat ustalarına meydan okudu ve bir benzerini ortaya koyma noktasında onları lâl eyledi. Onun i'câzının gerekçelerinin araştırılması, Kur'an'ın ebedi mucizesini açıklama gayretiyle kalem oynatan âlimlerin ihtimam gösterdiği önemli bir meseleyi vücuda getirmiştir. Böylece lafız veya manâyı tercih meselesi ortaya çıkmış, ve bu mesele, kelam, eleştiri ve sonrasında belağat alimleri arasındaki uzun bir tartışmanın odak noktasını teşkil etmiştir. Bu araştırmamız, başlangıcından itibaren lafız ve manâ olgusunu incelemeye yönelik olup, kelâm âlimlerinin ve eleştirmenlerin bu konudaki görüşlerine, lafız savunucularının görüşüne, manâ taraftarlarının görüşüne ve orta bir yol tutan görüşlere ışık tutmaktadır. Ardından araştırma, i'câzın sebebi olarak lafız ve manâ arasındaki ilişkinin dikkate alınmasını savunan nazım teorisinin ortaya çıkışında bu diyalektiğin rolünü gramatik manâlar ışığında ele almaktadır. Çalışma, bilgi birikimi ilkesinden ve Abdülkahir el-Curcanî'nin lafız-manâ diyalektiğiyle alakalı hususlarda eleştirmenlerin ve belağat alimlerinin görüşlerinden faydalanmış olması gerektiği varsayımından yola çıkmaktadır. Teori ile onların görüşleri arasındaki birleşme ve ayrışma noktalarına temas eden araştırma önceki alimlerin sonrakiler üzerindeki etkisini ve bunun teorinin gelişmesi ve tekâmülündeki rolünü ele almaktadır. Araştırma sonucunda anlaşılmıştır ki, Cürcani'nin zihninde nazım teorisinin olgunlaşmasında büyük rol oynayanlar vardır. Öyle ki onların anlatımı, gramatik manâlara itimadı noktasında teorinin kökenlerine neredeyse temas etmiştir. Onlar, ayrıntıdan kaçınıp işaretle yetinmiş olmasalardı, bu hususta onun önüne geçeceklerdi. Sonuçta onların çabaları eksik kalmış, tâ ki Cürcanî onları tamamlamıştır. Şüphesiz, lafız veya manâyı tercih meselesinde yoğunlaşanların görüşlerine muttali olmak, onların bu doğrultudaki çabalarına vâkıf olmak, ve mezkûr teorinin temellerini, onun gelişim aşamalarını anlama çabası, araştırmacının onun (teorinin) faydasına dair inancını ve delillerine yönelik hoşnutluğunu artırmaktadır ki bu husus, işbu araştırmanın beklentisidir.

The Role of Dialectical Pronunciation and Meaning in the Emergence of Systems Theory

The divine speech was revealed to the Arabs in its verbal form, in a uniquely organized manner. The search for the cause of its miraculousness constituted an important issue that attracted the attention of scholars, who tried to uncover the eternal miracle of the Qur’an. It was then the issue of preference between pronunciation and meaning arose, and that issue formed the focus of a long debate between the scholars of speech, criticism, and then rhetoric. Our research has directed this towards studying the phenomenon of pronunciation and meaning since its emergence, shedding light on the views of the scholars of theology and the critics about it, the view of the supporters of the pronunciation, the view of the biases to the meaning, and finally, the views of those who stood in the middle. Then the research dealt with the role of this dialectic in the emergence of the theory of "systems"; Which made the reason for the miracle in considering the relationship between the pronunciation and the meaning, in the light of the meanings of grammar (NaÍw). The study started from the principle of accumulation of knowledge and the hypothesis that Abd al-Qāhir al-Jurjānī must have benefited from the views of critics and rhetoricians with regard to the dialectic of pronunciation and meaning. It shed light on the points of convergence and divergence between the theory and what they had, and dealt with the impact of the former on the latter and the role of that in the crystallization and integration of the theory. It appeared to the researcher that there were some scholars who played a major role in developing the theory of systems in the mind of al-Jurjānī to the extent of declaring that the theory is reliant on the meanings of grammar (NaÍw), and they had preceded him, but they did not go into details, so their efforts remained incomplete until al-Jurjānī completed it. There is no doubt that seeing the opinions of those who discussed the issue of preference between pronunciation and meaning and studying their efforts in this direction, and trying to understand the roots of the theory and the stages of its development increases the researcher's belief in its usefulness and conviction in its evidence, which is the purpose of this study.

___

  • Abbâs, İhsân. Târîhu'n-nakdi'l-edebî 'inde'l-'Arab- nakdüş-şi'r. Beyrût: Dârus-Sekafe, 4. Basım, y.y. 1983.
  • Ahdarî, Cem’i. el-Lafzu vel-ma’na fi tefkirin-nakdî vel-belagî indel-Arab. Dımeşk: Menşurâtu İttihâdil-Kütübil-Arabi, y.y. 2001.
  • Âmidî, Ebü’l-Kâsım el-Hasen b. Bişr b. Yahyâ. Muvâzene beyne Ebî Temmâm ve’l-Buḥtürî.3 Cilt .Beyrût: Dârul-Meârif, 1. Basım, y.y. 1994.
  • Askerî, Hasen b. Abdillâh b. Sehl Ebû Hilâl. Ṣınâʿateyn. Beyrut: Mektebeu’l Unsuriyye, y.y. 1419.
  • Bâkıllânî, Ebû Bekr Muhammed b. Tayyib b. Muhammed el-Basrî. el-İnṣâf fîmâ yecibü iʿtiḳādüh ve lâ yecûzü’l-cehlü bih. Kahire: Dârü’l-kütübi’l-Mülkiyyeti’l-Mısriyye, 1. Basım, y.y. 1950.
  • Bâkıllânî, Ebû Bekr Muhammed b. Tayyib b. Muhammed el-Basrî. Temhîdü’l-evâʾil ve telḫîṣü’d-delâʾil. Beyrût: Müessetu’l Kütübus-Sekafe, 1. Basım, y.y. 1987.
  • Câhiz, Amr b. Bahr b. Mahbûb Ebû Osmân el-Kinânî. Kitâbü’l-Ḥayevân. 7 Cilt. Beyrut: Dârüʹl-kütübiʹl-'ilmiyye, 2. Basım, y.y. 1424.
  • Câhiz, Amr b. Bahr b. Mahbûb Ebû Osmân el-Kinânî. el-Beyân ve’t-tebyîn .3 Cilt. Beyrut: Dârüʹl-kütübiʹl-'ilmiyye, y.y. 1424.
  • Cürcânî, Abdülkâhir b. Abdurrahman b. Muhammed. Delâʾilü’l-iʿcâz. Kahire: Matbaatü'l-Medeni, 3. Basım, y.y. 1992.
  • Dâmin, Hâtim Salih. Nazariyyetu’l-nazmi târihu ve tatavvuru. Bagdât: Menşurâtuve Vizâretus-Sekafe vel’-İ’lam, 1.Basım, y.y. 1979.
  • Hammâdî, Adil Hâdî. "Kadiyyetu’l-lafzi vel-ma’na". Mecelletül-Üstâzil-Bâhisi Lid-dirâsetil-Kanuniyyeti ves-Siyaseti, Say. 201. )2012), 201-210.
  • Hattâbî, Hamd b. Muhammed b. İbrâhîm b. Hattâb el-Büstî. Beyânü iʿcâzi’l-Ḳurʾân: S̱elâs̱ü resâʾil fî iʿcâzi’l-Ḳurʾân. Mısır: Dâru’l-Meârif, 3. Basım, y.y. 1976.
  • İbn Kudâme, Ebü’l-Ferec Kudâme b. Ca‘fer b. Ziyâd el-Kâtib el-Bağdâdî. Naḳdü’ş-şiʿr, Kostantiniyye: Matbaatu’l-Cevâib, 1.Basım, y.y.1302.
  • İbrahim, Mustafa Abdurrahim. Fin-nakdil-edebiyyil-kadim indel-Arab. Mekke: Müessetul-Mekke, y.y. 1998.
  • Kayrevânî, Ebû Alî el-Hasen b. Reşîḳ el-Ezdî el-Mesîlî. el-ʿUmde fî meḥâsini’ş-şiʿr ve âdâbih. 2 Cilt. Beyrût: Daru’l Cîl, y.y. 1981.
  • Kuvâz, Muhammed Kerim. Belâğa ve‟n-nakdu’l-mustalahı ven-neşetu vet-tecdîdü. Beyrût: Müessetü’l-İntişâri’l-Arabî, 1.Basım, y.y. 2006.
  • Merzukî, Ahmet b. Muhammed b. Hasan. Şerhu Divani'l-Hamase. Kahire: Matbaatü Lecnetüt-Te’lifi ven-Neşri vet-Tercüme, 1.Basım, y.y. 1371.
  • Müslim, Mustafa. Mebahis fi İ'cazi'l-Kur'an. Dımeşk: Dâru’l Kalem, 3.Basım, y.y. 2005.
  • Rummânî, Alî b. Îsâ b. Alî b. Abdullah Ebü’l-Hasen. en-Nüket fî iʿcâzi’l-Ḳurʾân: S̱elâs̱ü resâʾil fî iʿcâzi’l-Ḳurʾân. Mısır: Dâru’l Meârif, 3.Basım, y.y. 1976.
  • Selâm, Muhammed Zağlûl. Târîhu'n-nakdi'l-edebî ve'l-belâga. Kahire: Menşeetu’l Meârif, y.y. ts.
  • Subhi, Ali Ali. es-Suretu’l-edebiyyetu târihun ve nakdun. Beyrût: Dâru İhyâil-Kütübil-Arabiyye, y.y. ts.
  • Tabâtabâ, Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Ahmed b. İbrâhîm. ʿİyârü’ş-şiʿr. Kahire: Mektebetu’l Hancî, y.y. 1431.