Tarihi Yapıların Bir Açık Hava Müzesine Taşınması Örneği: Altınköy Açık Hava Müzesi

Geçmişten günümüze, farklı coğrafyalarda yaşayan insanlar, ait oldukları kültür içinde yaşam alanlarını oluşturmuş ve oluşturmaya devam etmektedirler. İnsan topluluklarınca kabul gören inanç, gelenek ve görenekleri, toplumsal uygulamaları, el sanatları ve ustalık becerilerinin bütünleşmesi sonucu somut kavramları oluşturmaya başlar. Bu kavramları içinde barındıran yapı ve bu yapılara bağlı yaşamın izini taşıyan her türlü bileşen de korunmalıdır. Ülkemizde özellikle kırsal yerleşimlerde görülen bu kültürel izlerin korunması, sürekliliğin sağlanması ve gelecek kuşaklara aktarım açısından oldukça önemlidir. Yerinde korumanın sağlanamadığı durumlarda ise tarihi yapıların bir açık hava müzesine taşınarak varlıklarını sürdürmesi mümkündür. Bu makalenin amacı, açık hava müzesine taşınan tarihi yapıların, yeniden oluşan yer, bağlam, işlev ve kullanıcılarının bir arada ele alınarak bütüncül değerlendirilmesidir. Çalışma alanı olarak, 2019 yılında ziyaret edilen Ankara’nın Altındağ İlçesi’nde bulunan Altınköy Açık Hava Müzesi seçilmiştir. Bu seçimde, müze alanına taşınan yapıların özgünlük değeri göz önünde bulundurularak, çalışma yöntemi olarak, yerinde tespit, gözlem ve belgeleme yapılarak öneriler sunulmuştur.

___

  • [5] Demir, S. ‘Halk Bilimi Müzeciliğinde Deneysel Yaklaşımlar: Yaşayan Müze’, Turkish Studie International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, Volume 8/9, 2013.
  • [6] Eres, Z. ‘Kırsal Mimarlığın ‘Miraslaşma’ Süreci: Avrupa Açık Hava Müzeleri Üzerinden Bir Değerlendirme’, Mimarist Dergisi, 67: 40-51, 2020.