Talip Apaydın'ın Roman ve Öykülerinde Kadın ve Sorunları

Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatında sosyal gerçekçiliğin yolu, bireyi ve toplumu çeşitli yönleri ile olduğu gibi ele alan 1940 kuşağı yazarlarca açılır. Romancılığımızda "yenileşme süreci" olarak adlandırılan 1950-1960'lı yıllarda ''toplumsal gerçekçilik", ''toplumsal eleştirel gerçekçilik" düzeyinde daha çok Köy enstitüsü çıkışlı yazarlarla sürdürülür. Türkiye'nin tarihsel ve toplumsal yapısının yansıtıldığı bu dönemin romanlarında köy-kasaba gerçeği, aydın-köylü ilişkisi çerçevesinde işlenir. Talip Apaydın,'gözlemlediği Anadolu kırsalının genel durumunu ve köylülerin yaşayışını, sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel problemleriyle birlikte klasik roman ve öykü anlatımının içinde kalarak verir. Yazarın roman ve öykülerinde dikkat çekici karakterler, bütünüyle yoksul köylülerden oluşur. Şahıs kadrosunun genel bütünlüğü içinde azınlıkta kalan kadınlar, geleneklere bağlı, eğitim görmemiş tipler olarak resmedilir. Bunlar yaşlı-bilge kadın tipi, ev kadını, dul kadın ve kötü kadın tipi gibi ayırımlarla eserlerin bünyesine yerleşir. Köyün sosyal yaşamında ikinci sınıf insan muamelesi gören bu kadınlar, roman ve öykülerde baştan sona ekonomik yetersizlik, eğitim ve sağlık, batıl inanışlar, sağlıksız evlilikler, baskı ve şiddetin doğurduğu aile içi anlaşmazlıklar ve kente göç ile birlikte başlayan uyum problemleri gibi pek çok sorunla iç içe varlık gösterirler.

Woman Issues in the Short-Stories and Novels by Talip Apaydın

In this article, we discussed the reflections of women in the works of Talip Apaydın. Talip Apaydın generally depicts the situation of poor, uneducated, peasant women and tries to show that they are exposed to violence, poverty, prejudices, unhealthy marriages, familial problems and problems arising from migration.