Pasifist Bir Ülkede Terörle Mücadele: Japonya Örneği

Bu makale, 1990'ların ikinci yarısında Japonya'daki terörist grupların ulusal güvenlik, sosyal yapı ve din gibi konular üzerindeki etkilerini incelemektedir. Japonya, önde gelen bir ekonomi ve akademik araştırma merkezi olmasının yanı sıra hoşgörü, saygı ve sosyal uyum konularında da dünyanın en iyi ülkelerinden biridir. Ancak Japonya'nın ekonomik başarısı sadece refahla değil, aynı zamanda bazı sosyal huzursuzluklarla da sonuçlanmıştır. Haziran 2022'de Abe Shinzo'nun öldürülmesi ülkenin en önemli gündem maddesi haline gelmesine rağmen, Japonya'da terörizm konusunda yeterli seviyede bilimsel literatür olduğunu söylemek güçtür. Japonya kökenli iki terör örgütünün (AUM ve Japonya Kızıl Ordusu) korkunç saldırılarının siyasi ve askeri yansımaları bugün hala hissedilmektedir. İlk izlenim olarak Japonya'nın terörle mücadeleye bir devlet meselesinden ziyade insani güvenlik perspektifinden yaklaştığı görülmektedir. İnsani güvenlik, Soğuk Savaş'ın sona ermesinin ardından geleneksel güvenlik tutumlarının değişmesi ve güvensizlik kaynaklarının bireyselleştirilmesine dayanan yeni güvenlik sorunlarının araştırılmasıyla gelişmiştir. Bu noktada Japonya'nın güvenlik kaygılarının Soğuk Savaş boyunca öncelikli olarak insan güvenliğine odaklanmış olması nasıl açıklanabilir? Kendine özgü karakteri nedeniyle pasifist bir kültürde terörizm algısı ve terörizmle mücadele istisnai sonuçlar getirmiştir.

Counter-Terrorism in a Pacifist Country: Japan’s Case

This article examines the effects of terrorist groups in Japan during the latter part of the 1990s on issues such as national security, social structures, and religion. In addition to being a leading economy and academic research centre, Japan is one of the world’s top countries regarding tolerance, respect, and social harmony. However, Japan’s economic success has resulted not only in prosperity yet in some social unease and unrest. Although the murder of Abe Shinzo in June 2022 has become the country’s top agenda item, there is not enough literature on domestic terrorism in Japan. There were two terrorist organizations in Japan (the AUM and the Japan Red Army). Their dreadful political and military repercussions are still being felt today. At first impression, it appears that Japan approaches the fight against terrorism from a human security perspective rather than a governmental concern. Human security evolved due to the alteration of traditional security attitudes following the Cold War’s conclusion and the investigation of new security challenges based on individualizing the sources of insecurity. However, how can it be explained that Japan’s security concerns were primarily focused on human security throughout the Cold War? Because of its unique status, the perception of terrorism and the struggle against terrorism in a pacifist culture are exceptional cases.