İngiliz Kraliyet Raporlarında Filistin'e Yahudi Göçleri (1930-1936)

Göçlerin bir Anglo-Yahudi planı olduğunu iddia eden Araplar haklı olarak sert tepkiler göstermeye başladılar. Ancak Arap toplumu kendi içindeki ayrışmalar ve Yahudi lobisinin Londra’daki gücü yüzünden haklarını yeteri kadar savunamadı. İngilizler tarafsız bir idare uyguladıklarını iddia etseler de ekonomik açıdan oldukça zengin ve girişimci olarak nitelendirdikleri Yahudi toplumunun baskılarına boyun eğdiler. Filistin’in işgalinden İsrail Devleti’nin kuruluşuna giden süreçte Filistinli Araplar büyük haksızlıklara uğradı. Araplar geç de olsa 1933’ten itibaren siyasi ve hukuki alanlarda mücadelelere başladılarsa da bir sonuç elde edemediler.               “Aliyah” olarak bilinen bu Yahudi göçleri, Filistin’de yüzyıllar boyunca Türk idaresinde barış içinde yaşamış toplumları günümüze kadar gelmiş olan bir çatışma ortamına sürüklemiştir. 1930 sonrası Avrupa’daki siyasi gelişmeler, söz konusu Yahudi göçlerini büyük bir hızla arttırdı. Göçlerle birlikte Filistin’e büyük bir sermaye de gelmiş oldu. Tarım, endüstri ve eğitim alanlarında hızla gelişen Yahudiler ve Araplar arasında siyasi ve ekonomik açıdan büyük uçurumlar oluşmaya başladı. Başta Tel Aviv olmak üzere birçok kasaba hızla şehirleşmeye başladı. Yahudiler sadece endüstride değil tarım alanında da güçlendiler. Arapların elindeki tarım arazilerinin çoğu Yahudilerin eline geçti. 1917’de Birinci Dünya Savaşı devam ederken, Osmanlı İmparatorluğu birden çok cephede aynı anda savaşırken, başta Kudüs olmak üzere, Müslümanların kutsal saydığı Orta Doğu toprakları İngilizler tarafından işgal edildi. Söz konusu coğrafyada, işgalci İngilizlerle işbirliği yapan Arapların isyanları sonucu, Türk idaresi sona ermiş oldu. Filistin, sadece Müslümanların değil, Hristiyanların ve Yahudilerin de kutsal saydığı kültürel ve stratejik açıdan önemli bir bölgeydi. Yahudiler, İngiliz siyasetindeki etkin konumları sayesinde 19. yy.’ın başlarından itibaren Filistin’de bir Yahudi yurdu hayalleri kurmaya başlamışlardı. Elbette Türk idaresi altında böyle bir şey söz konusu olamazdı. Filistin’deki İngiliz işgali, onlara uzun zamandır bekledikleri “Ulusal Yahudi Yurdu” fırsatını verdi. Böylece Filistin’e İngiliz Askeri ve Manda İdaresi himayesinde Türk idaresi altındayken izin verilmemiş olan Yahudi göçleri yasal bir hale gelmiş oldu.

Jewish Immigration into Palestine in the British Royal Report (1930-1936)

While the First World War was continuing in 1917, the Middle East, which Muslims considered sacred, were occupied by the British. Palestine was an important region for Muslims, Christians and Jews. The Jews began to dream of a Jewish National Home in Palestine from the beginning of the 19th century, due to their active position in British politics. Of course, such a thought could not be realized under Turkish administration. The British occupation in Palestine gave the Zionists the opportunity to found the “Jewish National Home” that they had long waited for. Thus, under the auspices of the British Military and Mandate Administration in Palestine, mass Jewish immigration, which had not been allowed under Turkish administration, began. The Jewish immigration, known as Aliyah, created an atmosphere of conflict that put an end to the peace that had existed for centuries under the Turkish administration. The political developments in Europe after 1930 quickly increased the Jewish immigration. A large amount of financial capital arrived in Palestine with these immigrations. In the fields of agriculture, industry, education, politics and economy the rift between the Jews and Arabs increased. Many towns, such as Tel Aviv, began to develop rapidly. The Jews grew stronger not only in industry but also in agriculture. Jews bought most of the agricultural land in the hands of the Arabs. The Arabs, who claimed that the migration was an Anglo-Jewish plan, started to react strongly. However, the Arabs did not sufficiently defend their rights because of the divisions amongthemselves and the Jewish lobby's power in London. Even though the British claimed to have exercised neutral administration, it yielded to the pressures of the Jewish community, which they described as very wealthy and enterprising. Palestinian Arabs were subjected to great injustices in the process leading from the occupation of Palestine to the establishment of the State of Israel. The Arabs launched a struggle in the political and legal fields from 1933 onwards, without achieving any results.
Keywords:

palestine, israel,

___

  • KaynakçaArşiv Belgeleri National Archives Of United Kingdom, “Palestine: Report of The Royal Commission, 1936, The Property Of His Britannic Majesty’s Government”, London, 1937, ss. 1-404.---------“The Mandate”, Chapter II.---------“The Disturbances Of 1936”, Chapter IV---------“The Jewish Agency”, Chapter VI.---------“İmmigration”, Chapter X.Kitap ve MakalelerBaşlamışlı, Macide. “İngiliz Raporlarına Göre Filistin’deki İngiliz İdareleri ve İsrail Devleti’ni Oluşturan Süreçteki Rolleri”, Asia Minor Studies Dergisi, C. 6, Sayı 12, Temmuz 2018: ss. 15-52.Başlamışlı, Macide, “İngiltere’nin Yakın Doğu Politikası Dâhilinde Kıbrıs’ın İngilizler’ e Devri”, “Tarihte Kıbrıs (İlk Çağlardan 1960’a Kadar)” Sempozyumu Bildirisi, Cilt: 2, İstanbul, 2017: ss. 825-835.Deveci, Can. “Herbert Samuel Döneminde Filistin’e Yahudi Göçleri (1920-1925)”, SDÜ Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı. 42, Aralık 2017: ss. 1-17.Karaman, M. Lütfullah. “Filistin”, TDV İslam Ansiklopedisi- 13, 1996: ss. 89-103.Kasalak, Kadir. “İngilizlerin Filistin Politikası Ve Filistin Mandası”, SDÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Yıl: 2016/3, Sayı:25, Isparta, 2016: ss.65-78.Tür, Özlem. “Türkiye ve Filistin - 1908-1948: Milliyetçilik, Ulusal Çıkar ve Batılılaşma”, AÜSBF Dergisi, C. 62, S.1, Ankara, 2007: ss.223 – 251.