ÖzetBu çalışmada İ.Ü. Dişhekimliğİ Fakültesi Konservatif Diş Tedavisi Bilim dalına başvuran, yaşları 10 ile 69 arasında değişen 230 hastanın kanüı ve premolar olmak üzere 1710 dişinde kama defektinin görülme sıklığı değerlendirilmiştir. Bu değerlendirmede, diş numaraları, hasta yaşı ve cinsiyeti, günlük diş fırçalama sildiği kriterleri esas alınmıştır. Hazırlanan standart bilgi formu, her hastadan alınan bilgilere göre doldurulduktan sonra, kama defektlerînin varlığı a-)0 (lezyon yok); b-) 1 (sondun takıldığı lezyon); c-) 2 (gözle görülebilen, sklerotik dentin bulunan lezyon) skorlarına göre değerlendirilmiş ve elde edilen veriler kaydedilmiştir. Çalışmanın bulgularının istatistiksel olarak değerlendirilmesinde X2 testi kullanılmıştır. Sonuç olarak; üst ve alt çenede kanin ve 1 .premolar dişleri arasında kama defeküerinin sıklığı açısından anlamlı bir fark tespit edilmemiştir. Kama defektlerinin değişik yaş gruplarındaki cinslere göre dağılımı açısından da anlamlı bir fark bulunamazken; diş fırçalama sıklığının artmasıyla kama defektlerininyaygınlığmın da arttığı tespit edilmiştir.THE INVESTIGATION OF THE PREVELANCE OF WEDGE-SHAPE DEFECTS ON THE CANIN AND 1. PREMOLARS WITH RELATED TO AGE AND SEX OF PATIENTS AND FREQUENCY OF TOOTH BRUSHINGAbstractIn the present study the prevalence of wedge-shape defects on 1710 teeth of patients who applied to the Univesity of Istanbul. Faculty of Densitry, Department of Conservative Dentistry for management of their dental caries were evaluated, defects were recorded by using 0.1. and 2 scores. Tooth number, age and sex of patients and frequency oftoothbms-hing were chosen as the criteries for this evaluation. For statistical analysis, Chi-square test was performed to compare the differences betwen the groups. It is concluded that there is no statistically significant differences betwen tipper and lower teeth. On the other hand, no statistically significant differences between males and females in 10-29, 30-49 and 50-69 groups was found. In conslusion, it is surmised thai increased with increasing age and frequence of toothbrus-hing may have promoted the occurence of these lesions.