Eser bir yandan İbn Sînâ’nın özgün bir sistem filozofu olduğuna dikkat çekerken öte yandan ex nihilo nihil fit yani Yunan düşüncesinde hiçbir şeyin yoktan gelemeyeceği anlamındaki kozmolojik prensibi tarihsel bir bağlama yerleştirmek suretiyle filozofun etkilendiği düşünsel bağlamı ortaya koymakta. Yazarın kendi ifadesiyle İbn Sînâ ile karşılaşmasının bir tezahürü olan bu eser, İbn Sînâ'yı Latince felsefenin gelişimine katkı sağlayan bir hikmet taşıyıcısı yahut Yunan felsefesini yorumlayan bir şarih olarak öne çıkarmayı reddederek, büyük bir sistem filozofunu kuşatıcı bir şekilde anlatma çabasının bir ürünüdür. Ayrıca McGinnis'in bu eseri geniş bir havzanın felsefi birikimini İbn Sînâ'yı merkeze almak ve tarihsel etkileşimi belirginleştirmek suretiyle ele alınmıştır. Bu durum eserin içeriğini oluşturan bütüncül tematik kurgu ile de desteklenmiştir.