Diyarbakır’ın Dicle ve Hani İlçelerindeki Köpeklerde Leishmaniasis’in Klinik, Hematolojik ve Biyokimyasal Bulguları, Serolojik Tanısı ve PCR ile Tiplendirilmesi

Leishmaniasis, halk arasında tatarcık olarak bilinen Phlebotominae sineklerinin kan emerken bulaştırdıkları, Leishmania spp. tarafından meydana getirilen insan ve hayvanlarda ölümcül olabilen paraziter bir hastalıktır. Ülkemizde Visseral leishmaniasis olguları başta Ege ve Akdeniz bölgeleri olmak üzere bütün bölgelerimizde görülmektedir. Akdeniz ülkelerinde yapılan çalışmalarda köpeklerde Visseral leishmaniasisin oldukça yaygın olduğu ve köpeklerin L.infantum için rezervuar oldukları bildirilmektedir. Bu çalışma Mayıs-Haziran 2013 tarihleri arasında Diyarbakır’ın Dicle (Dede ve Durabeyli köyleri) ve Hani (sergen ve çardaklı köyleri) ilçelerindeki sahipli köpeklerde canine leishmaniasis seroprevalansının araştırılması amacıyla yapılmıştır. Tekniğine uygun olarak 120 köpeğin vena cephalica antebrachii’lerinden EDTA’lı ve EDTA’sız tüplere kan örneği alındı. Alınan örnekler Rapid test, IFAT, PCR ile incelendi ve köpeklerin tamamı leishmaniasis yönünden negatif bulundu. Benzer çalışmaların bölgedeki sahipsiz köpekleri de kapsayacak şekilde yapılmasının daha iyi sonuçlar doğuracağı kanaatindeyiz.

Clinical, hemtalogical and biochemical findings of Leishmaniasis in Dicle and Hani distrcircts of Diyarbakır, its serological diagnosis and typology with PCR

Leishmaniasis, is a parasitary disease which can be lethal in humans and animals. It is contaminated by Phlebotominae flies which are known in public as sandfly during blood sucking and disease is caused by Leishmania spp. In our country, visceral leishmaniasis subjects can be observed in all regions especially in Aegean and Mediterranean regions. In studies made in Meditteranean countries, it was observed that visceral leishmaniasis is very widespread in dogs and that dogs act as a reservoir for L.infantum. This study was conducted in May-June 2013 in Dicle (Dede and Durabeyli villages) and Hani districts (Sergen and Çardaklı villages) of Diyarbakır on possessed dogs with the aim of researching canine leishmaniasis seroprevalance. In accordance with the technique, blood samples were taken from vena cephalica antebrachii of 120 dogs and were placed into tubes which are including and not including EDTA. The taken samples were examined by Rapid test, IFAT, PCR and all of the dogs were found to be negative in terms of leishmaniasis. We think that a similar study to be conducted so as to cover non-possessed dogs in the region, will provide better results.