İslam Düşüncesinde Avâm-Havâs Ayrımı

‘Avâm-havâs ayrımı, felsefî literatürde insanların hakikati anlama seviyelerindeki farklılığını gösteren genel bir ayrımdır. Bu ayrımı Antik Yunan felsefesinde Eflatun'a kadar geri götürülebilmek mümkündür. Eflatun'un felsefi düşüncesini kitaplara yazmaktan çekinmesi, Aristotoles'in ehil olmayanlara ulaşma ihtimaline karşı eserlerinde kapalı ifadeler ve semboller kullanması ‘avâm-havâs ayrımının bir neticesidir. İslam düşüncesinde ise bu ayrım, Kur'ân'da bahsedilen hikmet, güzel öğüt ve mücadele şeklindeki üç hitap tarzı ve peygamberin bu hitap tarzlarına göre insanlara tebliğde bulunması ile ilişkilendirilerek işlenmiştir. Bu çalışmadaki amaç, hakikatin her seviyedeki insana nasıl aktarılması gerektiğini İslam filozof ve düşünürlerinin ‘avâm-havâs ayrımına dair değerlendirmeleri üzerinden ortaya koymaktır. Çalışma içerisinde; İslam filozof ve düşünürlerini ‘avâm-havâs ayrımına götüren sebeplerin ne olduğu; onların bu ayrımın gerekliliğini hangi argümanlar üzerinden açıkladıkları; ‘avâm-havâs ayrımının neden önemli olduğu sorularına da cevap bulunmaya çalışılacaktır. Kavramlara yüklenen anlamların önemine binaen ilk olarak ‘avâm ve havâs kavramlarının sözlük ve ıstılâhî manalarına yer verilmiştir. Halk, sıradan insanlar ve halkın aşağı tabakasını ifade etmek üzere kullanılan ‘avâm, taklide dayalı bir yaşam ve inanç sistemini benimsemiş olan, hayatın hakikatine vakıf olamayan bilgisiz toplumu niteleyici bir terimdir. Seçkinler, ileri gelenler diye tanımlanan havâs ise hakikati kavrama gayretinde olan, yaşamını ve inancını bilgiye dayandıran ve yaptıklarının şuurunda olan aydın zümresini temsil etmektedir. Kelime ve ıstılâhî anlamdan sonra bu ayrımın tarihsel arka planına değinilmiştir. Ardından doğrudan bu ayrımı ele alan İslam filozof ve düşünürlerinin görüşleri temel eserlerine başvurularak incelenmiştir. Bunlar Fârâbî, İhvân-Safâ, İbn Sînâ, Râgıb el-İsfahânî, Gazzâlî, İbn Tufeyl, İbn Rüşd, İbnü'n-Nefîs'tir. Fârâbî'nin siyaset felsefesine ilişkin düşüncelerini serdettiği eserlerinde ‘avâm-havâs ayrımını açık bir şekilde görmek mümkündür. O, erdemli şehrin iki gruba ayrıldığını, hakikati kavramaları için kullanılacak yöntemlerin farklılığını ve mutluluğa değişik şekillerde ulaşacaklarını dile getirmek suretiyle bu ayrımı ele almaktadır. İhvân-ı Safâ ise insanların farklı gruplardan oluştuğunu zikrederek ‘avâm-havâs ayrımına gitmekte ve ilimleri de buna göre tasnif etmektedir. Bunun yanı sıra onlar, Peygamberlerin de Allah'ın kelamını insanlara aktarırken bahsi geçen ayrıma dikkat ettikleri söylemektedirler. Yine İhvân-ı Safâ'nın bu ayrımı, zâhir-batın ayrımı ile ilişkilendirdiği de görülmektedir. İbn Sînâ'nın peygamberlik ve mead anlayışı bu ayrımı net bir şekilde olarak ortaya koymaktadır. Filozof, hakikati anlatmada tedriciliğin tercih edilmesi gerektiğini düşünmektedir. Gazzâlî, ‘avâmın da kendi seviyelerine uygun olmayan ilimleri talep etmemeleri gerektiğini ve ‘avâma düşenin işi ehline teslim etmek olduğunu söylemektedir. İslam düşüncesi içerisinde hem hikmet bilgisi hem de dini bilginin zahirî ve bâtınî şeklinde iki yönlülük arz ettiği ve bâtınî yönünü öğrenmenin yalnızca havâs için gerekli olduğu fikrinin hâkim olduğundan söz edilebilir. Genel olarak ‘avâm-havâs ayrımıyla yanlış kişilere aktarılan bilgilerle ortaya çıkacak olan yanlış anlaşılmanın önüne geçilmesi ve ehil olmayan kişilerce hakikatin ziyan edilmesinin önlenmesi hedeflemektedir. İslam düşünürlerinin çoğunluğu ‘avâmı tahayyül ehli, havası ise tasavvur ehli olarak da isimlendirmektedir. Dinî ve felsefî hakikatler anlatılırken de bu yöntemlerin dikkate alınması gerektiğini düşünmektedirler. Ayrıca onlar, peygamberin topluma hitap tarzının mükemmelliğini de vurgulamaktadır. Peygamberlerin dinî hakikatleri anlatmak üzere kullandıkları semboller, benzetmeler ya da filozofların bazı hakikatleri anlatmak için tercih ettikleri metaforlar veya sembolik hikayeler ‘avâm-havâs ayrımının bir ürünü olarak görülebilir. İbn Tufeyl'in Hayy örneğinde görüldüğü üzere ‘avâma hakikatin açık bir şekilde anlatılması onların doğru yoldan sapmasına neden olabilmektedir. Bu sebeple de anlayış seviyelerine göre insanlara hakikatin anlatılması gerekmektedir. Bu ayrıma dair İslam düşünürlerinin fikirlerinin, zaman ve mekanlar değişse de insanların farklı istidatlara sahip olduğu ve anlayış seviyelerinin aynı olmadığı gerçeği açısından önemini koruduğunu söylemek mümkündür. Dolayısıyla İslam düşünürlerinin işaret ettikleri sakıncalar da göstermektedir ki hakikati insanlara aktarma çabasının tam olarak amacına ulaşabilmesi için bu ayrımın önemli olduğu düşünülmektedir.

The Distinction of Ordinary (‘Awām) and Elite (Khawāṣ) People in Islamic Thought

Distinction of ‘awām- khawāṣ (the ordinary and the elite) is a general distinction in philosophical literature that shows the difference of people in their level of understanding the truth. It is possible to take this distinction back to Plato in Ancient Greek philosophy. Plato's hesitation in expressing his philosophical thoughts in written form, and Aristotle's use of obscure expressions and symbols in his works against the possibility of reaching those who are not competent, is a result of the distinction between ‘awām-khawāṣ. This distinction was covered in Islamic thought by associating it with the three addressing styles mentioned in the Quran and the fact that the prophet was proclaiming the message according to these addressing styles. The purpose of this study is to reveal how the truth should be conveyed to people of all levels through the evaluations of the Islamic philosophers and thinkers on the distinction between ‘awām and khawāṣ. In the study it will be attempted to find answers to the questions of what are the reasons leading the Islamic philosophers and thinkers to make the distinction between ‘awām and khawāṣ, what arguments they used to explained the necessity of this distinction and why is the distinction between ‘awām and khawāṣ so important. Firstly, the lexical and terminological meanings of the concepts of ‘awām and khawāṣ are introduced. The ‘awām, which is used to express the public, ordinary people, and the lower layer of the society, is a term that qualifies the ignorant society, who has adopted a system of imitation-based life and belief cannot understand the truth of life. Khawāṣ, who are defined as the elite, the prominent, who represents the intellectual group and strives to grasp the truth, base their life and belief on knowledge and attain a higher level of awareness. After the literal and terminological meanings, it has been proceeded to the historical background of this distinction. Then the views of Islamic philosophers and thinkers who directly point to this distinction in this regard have been examined by referring to their main works. These are al-Fārābī, Ikhvān-Ṣafāʾ, Ibn Sinā, Rāghıb al-Iṣfahānī, Ghazālī, Ibn Tufayl, Ibn Rūshd, Ibn'ūn-Nefīs. For instance, al-Fārābī makes a clear distinction between ‘awām and khawāṣ in his works on political philosophy. He addresses this distinction by stating that the virtuous city is divided into two groups, the difference is in the methods used by these group to grasp the truth, and that they can achieve happiness in different ways. Stating that people are made up of different groups, Ikhvān-Ṣafāʾ goes to the distinction of ‘awām- khawāṣ and classifies the sciences accordingly. In addition, Ikhvān-Ṣafāʾ say that the prophets pay attention to the mentioned distinction while communicating the message of Allah to people. Ikhvān-Ṣafāʾ have related this distinction to the distinction between exoteric and esoteric. The understanding of prophethood and eschatology of Ibn Sinā shows ‘awām-khawāṣ distinction very clearly, too. According to him the truth should be conveyed gradually. Ghazālī claims that the ‘awām should not demand the sciences that are not suitable for their cognitive level and that they should leave them to competent people. In Islamic thought the dominant idea is that both wisdom and religion are presented in exo-teric and esoteric knowledge and that the learning of the esoteric way is only necessary for the khawāṣ. The aim of the ‘awām-khawāṣ distinction is to prevent misunderstanding that would arise when the knowledge would be conveyed to wrong people and thus to prevent the loss of truth by those who are not competent. The majority of Islamic thinkers call ‘awām as people of imagination, and khawāṣ as people of thought. They think that the methods of thinking and imagining should be taken into account when explaining the religious and philosophical truths. They have also emphasized the perfection of the prophetic style of addressing society. The symbols and metaphors that the prophets used to express religious truths or the metaphors and symbolic stories that are preferred by philosophers to tell some truths can be seen as a product of the distinction between ‘awām and khawāṣ. As it can be seen in the example of Ḥay bin Ya-qẓān, explaining the truth clearly to ‘awām may cause them to deviate from the right way. For this reason, it is necessary to tell the truth to people according to their level of understanding. It is possible to say that the ideas of Islamic thinkers about this distinction still remain important to-day, due to the fact that people have different dispositions and their level of understanding is not the same despite a change in time and place. Therefore, the disadvantage as pointed out by the Islamic thinkers is that the attempt to convey the truth to people may not be able to reach its exact purpose by ignoring this distinction.

___

  • Averroes. The Book of the Decisive Treatise: Determining the Connection Between the Law and Wisdom: Kitabu Faslü’l-makal. Provo: Brigham Young University Press, 2001.
  • Aydın, Mehmet. “Farabi’nin Siyasi Düşüncesinde Sa’âdet Kavramı”. Ankara Üniversitesi İlahi-yat Fakültesi Dergisi 21/1 (1976), 303-315.
  • Canbulat, Mehmet - Paçacı, İbrahim. “Avam”. Dini Kavramlar Sözlüğü. 42-43. Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, 2006.
  • Cürcânî, Seyyid Şerif. Arapça-Türkçe Terimler Sözlüğü “Kitabu’t-ta’rîfât”. çev. Arif Erkan. İs-tanbul: Bahar Yayınları, 1997.
  • Deniz, Gürbüz. Anlam ve Varlık Boyutuyla İnsan. Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, 2015.
  • Ebû Dâvûd. Sünen. Darü’l-Risâleti’l-Âlemiyye, 1430.
  • Eflatun. Mektuplar. çev. İrfan Şahinbaş. Ankara: Milli Eğitim Basımevi, 1962.
  • Fârâbî. “Eflâtun ile Aristoteles’in Görüşlerinin Uzlaştırılması (Kitâbü’l-cem’ beyne re’yeyi’l-hakîmeyn Eflâtun el-İlâhi ve Aristûtâlis)”. çev. Mahmut Kaya. İslam Filozoflarından Felsefe Metinleri. 151-181. İstanbul: Klasik Yayınları, 2003.
  • Fârâbî. es-Siyâsetü’l-medeniyye veya mebâdi’ül-mevcûdât. çev. Mehmet S. Aydın vd. İstanbul: Büyüyenay Yayınları, 2012.
  • Fârâbî. “Felsefe Öğreniminden Önce Bilinmesi Gereken Konular”. çev. Mahmut Kaya. İslam Filozoflarından Felsefe Metinleri. İstanbul: Klasik Yayınları, 2014.
  • Fârâbî. Kitâbu’l-cem’ beyne re’yeyi’l-hakimeyn. thk. Doktor Ali Mülhim. Dârü ve Mektebetü’l-Hilal, 1996.
  • Fârâbî. Kitâbu’s-siyâsetü’l-medeniyye. nşr. Ali Bu Melhem. Dâr ve Mektebetü’l -Hilâl, ts. Fârâbî. “Mutluluğu Kazanma (Tahsilu’s -sa’ade)”. çev. Hüseyin Atay. Farabi’nin Üç Eseri. İstan- bul: Morpa Kültür Yayınları, 2008.
  • Fârâbî. Tahsîlu’s-sa’âde. nşr. Ali Bu Melhem. Beyrut: Dâr ve Mektebetü’l-Hilâl, 1995. Gafarov, Anar. “Râgıb el- İsfahânî”. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 34/401-403. İs- tanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2007.
  • Gafarov, Anar. “Râgıb el-İsfahânî’de İnsan Tasavvuru”. M.Ü İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (2006), 187-214.
  • Gazzâlî. el-Kıstasü’l-müstakim. çev. İbrahim Çapak. İstanbul: Türkiye Yazma Eser Kurumu Başkanlığı Yayınları, 2016.
  • Gazzâlî. İlcâmü’l-’avâm an ilmi’l-Kelâm. Cidde: Daru’l-Minhâc, 2017.
  • Gazzâlî. Mişkâtü’l-envâr. çev. Mahmut Kaya. İstanbul: Klasik Yayınları, 2016.
  • Gazzâlî. Halkın Kelâmî Tartışmalardan Korunması. çev. Sabit Ünal. İzmir: İzmir İlahiyat Fakül-tesi Vakfı Yayınları, 1987.
  • Güler, Ramazan. “Hz. Peygamber’in (S.A) Eğitim-Öğretim Modelinde Belli Başlı İlke ve Metot-lar”. Yakın Doğu Üniversitesi İslam Tetkikleri Merkezi Dergisi 1/2 (2015), 115 -134.
  • İbn Rüşd. “el-Keşf an minhâci’l-edille”. çev. Süleyman Uludağ. Felsefe-Din İlişkileri : Faslu’l- makâl; el-Keşf an minhâci’l-edille. İstanbul: Dergah Yayınları, 2004.
  • İbn Rüşd. “Faslu’l-makâl”. çev. Süleyman Uludağ. Felsefe-Din İlişkileri : Faslu’l-makal; el-Keşf an minhaci’l-edille. 73-138. İstanbul: Dergah Yayınları, 2004.
  • İbn Rüşd. Faslu’l-makâl- Felsefe ve Din Uyumu-. Ankara: Elis Yayınları, 2018.
  • İbn Rüşd. Faslu’l-makâl: Felsefe-Din İlişkisi (Arapça Aslıyla). çev. Bekir Karlığa. İstanbul: İşa-ret Yayınları, 1992.
  • İbn Rüşd. Kitâbu Faslü’l-makal fima beyne’l-hikme ve’ş-şeria mine’l-ittisal. Beyrut: Dârü’l-Meşrik (Dar el-Machreq), 1986.
  • İbn Sînâ. “el- Adhaviyye fi’l-me’âd”. Felsefe ve Ölüm Ötesi. 1-46. İstanbul: Klasik Yayınları, 2011.
  • İbn Sînâ. İşaretler ve Tenbihler (el-İşârât ve’t-tenbîhât). çev. Ekrem Durusoy, Ali, Macit, Mu-hittin, Demirli. İstanbul: Litera Yayıncılık, 2005.
  • İbn Sînâ. “[Peygamberlerin] Peygamberliklerin[in] İspatı ve Onların Kullandıkları Sembol ve Örneklerin Yorumu Hakkında Risale”. çev. M. Hayri Açıkgenç, Alparslan, Kırbaşoğlu. İbn Sînâ Risaleleri. 35-44. Ankara: Kitabiyat, 2004.
  • İbn Tufeyl. “Hayy ibn Yakzân”. çev. Yusuf Özkan Özburun vd. Hayy İbn Yakzân (Ruhun Uya-nışı). İstanbul: İnsan Yayınları, 2009.
  • İbnü’l-Arabî. Fütûhâtü’l-mekkiyye Havas ve Avam İtikadı. İstanbul: Litera Yayıncılık, 2015. İbnü’n-Nefîs. “er-Risâletü’l-kâmiliyye fi’s- sîreti’n-nebeviyye (Fâzıl bin Nâtık)”. çev. Cevher Şu- lul. Nübüvvet Felsefesi : -İbnü’n-Nefis’in Felsefi Romanı: Fazıl bin Natık-. İstanbul: İn-san Yayınları, 2010.
  • İhvân-ı Safâ. İhvân-ı Safâ Risâleleri. çev. Abdullah Kahraman vd. 1-5 Cilt. İstanbul: Ayrıntı Ya-yınları, 2012.
  • İhvân-ı Safâ. Resâilü İhvâni’s-Safâ ve hullâni’l-vefâ. 4 Cilt. Kum: Mektebü’l-İ’lami’l-İslamiyye, 2000.
  • el-İsfahânî, Râgıb. Müfredât: Kur’ân Kavramları Sözlüğü. İstanbul: Çıra Yayınları, 2012.
  • Kahya, Esin. “İbnü’n-Nefîs”. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 173-176. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2000.
  • Karaman, Fikret. “İbnü’l-Arâbî’nin Düşüncesinde Kelam İlmi, Havas ve Avam İnancı”. ed. Mus-tafa Arslan vd. 217-235. Ankara: İnönü Üniversitesi Yayınları, 2018.
  • Kılıç, Cevdet. “Filozofların Hakikat Arayışında Kategorik Yaklaşımları”. Fırat Üniversitesi İla-hiyat Fakültesi Dergisi 5 (2000), 117-133.
  • Kindî. “İlk Felsefe Üzerine (Felsefetü’l-ulâ)”. çev. Mahmut Kaya. Kindî: Felsefî Risâleler. İstan- bul: Klasik Yayınları, 2014.
  • Macic, Haris. “İhvân-ı Safâ’da Zâhir ve Bâtın”. Konya: Selçuk Üniversitesi, 2011.
  • Serinsu, Ahmet Nedim (ed.). Dini Terimler Sözlüğü. Ankara: Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, 2009.
  • Seyyar, Ali. İnsan ve Toplum Bilimleri Terimleri (Ansiklopedik Sosyal Bilimler Sözlüğü). İs-tanbul: Değişim Yayınları, 2007.
  • Subaşı, Necdet. “Bir Toplumsal Kategoriyi Anlamaya Giriş: Avam’ın Sosyolojisi”. Bilgi ve Hik-met 10 (1995), 78-82.
  • Şafii, Ebû Abdullah Muhammed b İdris b Abbas. Divanü’ş-Şâfiî. thk. Muhammed Abdülmün’im Hafaci. Beyrut: Âlemü’l-Kütüb, 1990.
  • Taylan, Necip. İslam Düşüncesinde Din Felsefeleri. İstanbul: MÜ İlahiyat Fakültesi Vakfı Ya-yınları, 2013.
  • Turgut, Ali Kürşat. “İbnü’n-Nefis’in Nübüvvet Anlayışı”. Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30 (2011), 235-263.
  • Uludağ, Süleyman. “Avam”. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 4/105-106. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1991.
  • Uludağ, Süleyman. “Havas”. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 16/517. İstanbul: Tür-kiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1997.
  • Uludağ, Süleyman. Tasavvuf Terimleri Sözlüğü. İstanbul: Kabalcı Yayıncılık, 2012.
  • Vural, Mehmet. İslam Felsefesi Sözlüğü. Ankara: Elis Yayınları, 2011.
  • Yar, Erkan. “Kelam İlminde Dokunulmaz Bilgi Alanları Paradigması ve Bunun Epistemolojik Değeri”. 53-70. Bursa, 2003. Türkçe Sözlük: A-J. hz. İsmail Parlatır vd.. Ankara: Türk Dil Kurumu, 1988.