Ehl-i Sünnet Kelâmı’nda İcmâ

İcmâ, usûl ilminde Kur’ân ve Sünnet’ten sonra üçüncü sırada yer alan şer’î delillerden birisidir. Şâfiî, pratikte İslam âlimlerince bilinip uygulanmakta olan usûl ilkelerini ilk defa yazılı metin haline getiren ve icmâyı usûlde şer’î delillerin üçüncüsü olarak ilk defa öneren kişidir. İcmâ delilinden yararlanan ilimlerden biri de kelâm ilmidir. Kelâmcılar, usûl ilminin elverdiği ölçüde icmâ delilinden azami ölçüde yararlanmıştır. Bu bağlamda kelâmcılar, dinî kabul ve inançların esasında herhangi bir değişikliğe gitmeksizin icmâ delilini sürekli kullanmışlardır. Ehl-i Sünnet akāidinin naklî delillerden sayılan icmâyla desteklenmesi, inançlar hakkında zihinlere atılmaya çalışılan şüpheleri bertaraf etmede önemli rol oynamıştır. Bu makalede usûl ilminin temel kaynaklarından olan icmâ delilinin Ehl-i Sünnet akāid ve kelâmındaki önem ve işlevi konu edilmiştir. ÖzetKur’an’ın isteği ümmet arasında birlik ruhunun öne çıkarılması ayrılık ve bölünmeyi tetikleyen faktörlerin ise geri planda tutulmasıdır.  Nitekim Kur’an’da, “Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin…” (Âl-i İmrân 3/103) ve “Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın…” ( Âl-i İmrân 3/105) buyurularak ümmetin birliğinin korunmasına vurgu yapılmıştır. Yüce Allah, ülü’l-azm adı verilen peygamberlere dini ikame etmeyi ve tefrikadan sakınılmasını emretmiştir (eş-Şûra 42/13). Dini dosdoğru tutma ve bu dinde ayrılığa düşmeme emri Allah’ın dininde tasdik edilmesi gerekenleri tasdik etmek, itaat edilmesi gerekenlere de itaat etmek demektir. Bu aynı zamanda bütün peygamberlerin üzerinde icmâ ettiği dinin esasının ilanıdır.Ehl-i Sünnet’in İslâm’ı anlama tarzı, Hz. Peygamber’in ve ashabının anlama tarzı ile özdeştir. Bu nedenle Ehl-i Sünnet, İslam’ın ana damarını temsil eden ekoldür. Ehl-i Sünnet kelâmında usûlî ve fürûî birçok mesele üzerinde icmâ gerçekleşmiştir. Bu icmâlar sahabe icmâsı ve sonraki dönemlerde mütekellimlerin ictihadları sonucunda oluşan istidlâli icmâlardır. Bu nedenle icmâ ve ictihad birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. İcmâ, ictihattan destek almakta, ictihad da icmâya kaynaklık etmektedir. Böylece mesele, salt ictihadî olmaktan çıkmakta ve nassdan sonraki bir dereceye yükselerek kat’î bilgi veren bir hükme dönüşmektedir. Ehl-i Sünnet kelâmcıları, iki türlü icmâdan söz etmektedirler. Birincisi “tasdikî icmâ”adını verdiğimiz sahabe icmâsına özgü ittifaklardır. Bunlar; zarurât-ı diniyye adı verilen esaslar üzerinde meydana gelen icmâlardır. Bu icma, dinde kesin olarak hüccet kabul edilmiştir. İman esasları, namazın ve oruçun farziyyeti gibi konular, zarurât-ı diniyyeden olup kat’î icmâ ile belirlenmiş konulardır. Bu tür icmâlar, var olan hükümler üzerinde meydana gelen tasdikî icmâlardır. Bu icmâlar, sübütu kat’î ve delâleti kat’î nasslara istinad etmektedir. Bu tür icmâlar, yeni bir bilgi vermez. Var olan bilgiler Müslümanların ittifakıyla kuvvetlenir. Söz konusu alanlarda ictihad yapılamadığı gibi Müslümanların bu konularda ictihada ihtiyacı da yoktur. İslâm’da zarurât-ı diniyye olarak kabul edilen esaslardan birisini ya da birkaçını inkâr eden kimsenin tekfîr edilmesi konusunda Ehl-i Sünnet âlimlerinin ittifakı vardır. Diğeri ise ictihadların devreye girdiği “istidlâlî icmâ”lardır. Bu nev‘i icmâlar, itikadî fer‘i meselelerde müçtehitlerin aynı görüş üzerinde konsensüsü sonucunda oluşur. İctihada açık olan füru-i akāid ile ilgili hususlarda yapılan ictihatlar ve elde edilen farklı sonuçlar tekfîr nedeni kabul edilmemiştir. Ancak konusuna göre günahkâr olmasına neden olabilir. İstidlâlî icmâlar, kelâm ilminde müstakil değil destekleyici delil kabul edilmiş ve naklî deliller kapsamında değerlendirilmiştir. Zira bu hususta dayanak kabul edilen naslar, zannî bilgi verirler. Bu bakımdan Ehl-i Sünnet âlimleri, fürû-i akâid alanında selefin icmâsına aykırı düşünceler ileri süren diğer mezhep mensuplarını ehl-i kıble kabul etmiş ancak onların icmâsına aykırı düşünceler ileri sürmelerinden dolayı ehl-i bid‘at olarak isimlendirmişlerdir. Dahası Ehl-i Sünnet âlimleri, ehl-i bid‘atın sahabeden sonraki kuşaklar arasında meydana gelebilecek olan icmâlara katılmalarını da uygun görmemiştir.İslâm’da bütün ihtilaflar yerilmiş değildir. İctihadî meselelerde farklı görüşler ileri sürmek ümmet için bir rahmettir. Zira bu sayede ümmet yeni ortaya çıkan meselelere çözümler getirecek bunun sonucunda İslâm dini dinamik bir çözüm üretme mekanizmasına kavuşmuş olacaktır. Bu da ancak ictihat sayesinde mümkün olabilir. İhtilaf, bir konuda farklı görüş ileri sürmektir. Bu görüş ümmetin birliğine zarar verebilecek olan usûlî meselelerde değil de ictihadî meselelerde olursa bu ihtilaf, rahmete dönüşür.Usûlcülerin icmâyı naklî deliller kapsamında değerlendirmelerinin nedeni icmânın mutlaka bir nassa istinad etmesini zorunlu görmelerindendir. Buradan hareketle sırf aklî meselelerde meydana gelen ittifaklar, icmâ olarak değerlendirilmemiştir. Kelâmcılar, icmâ iddialarını daima nasslarla teyit etmeye çalışmışlardır. İcmânın gerçekleşmiş olması durumunda, bilinsin ya da bilinmesin gerisinde mutlaka şer’î bir delilin var olduğu anlamını çıkarmışlardır. Çünkü üzerinde icmâ gerçekleşmiş hükümler asla Hz. Peygamber’den gelen haberlere aykırı olamaz. Akāid ve kelâm eserlerindeki birçok mesele aklî ve naklî delillerin yanı sıra istidlâlî icmâ ile de desteklenmiştir. Ancak söz konusu eserlerdeki icmâ iddialarının birçoğu Ehl-i Sünnet’in görüşlerini yansıtan mezhep içi icmâlardır. Ehl-i Sünnet dışındaki mezhepler dışarıda tutulmuştur. Bu tavır, her şeyden önce mezhep içerisindeki bütünlüğü sağlamaya yönelik olup, Ehl-i Sünnet itikadını koruma altına alma çabasıdır. Zira icmâ delili, her türlü keyfi ve bölücü düşünceyi engelleyici bir işleve sahip olmasının yanında zannî olan bilgiyi kat’î hale getirerek elde edilen hükmü salt ictihadî olmaktan çıkarmakta ve nassdan sonraki bir mertebeye yükseltmektedir. Ehl-i Sünnet’in öncüsü durumunda olan Mâtürîdî ve Eş‘arî kelamcılarının icmâ anlayışları usûl açısından farklı değildir. İcmânın tanımı ve muhtevası konusunda farklı görüşler ileri sürseler de müctehitlerin aynı görüş üzerinde ittifakları konusunda ortak anlayışa sahiptirler. Mâtürîdîler ve Eş‘arîler, icmâ delilini kelâmî bahislerde destekleyici bir delil olarak kullanmışlardır. Eş‘arî, icmâ delilini itikadi meselelerde sırf benimsemiş olmakla kalmamış, pratikte kullanmıştır. O, icmâ delilini amelî, itikadî, usûlî ve fer‘î şeklinde bir ayırım yapmamış, her alanda rahatlıkla kullanmıştır. Mâtürîdî ve Eş‘arî âlimleri, dini meselelerde icmânın oluşabileceğini, oluşması durumunda da hüccet olacağına hükmetmişler ancak aklî meselelerde icmânın kat’î bilgilere istinad etmesini şart koşmuşlardır. Salt aklî meselelerde ise icmânın meydana gelmesi hususunda ihtilaf etmişlerdir. Bazı Ehl-i Sünnet âlimleri, salt aklî meselelerin yakînî bilgiler olduğunu dolayısıyla icmâya gerek olmadığını ifade ederken; müçtehitlerin bu bilgileri naslardan istinbat edebileceğini savunarak salt aklî meselelerde de icmânın gerçekleşebileceğine hükmetmişlerdir.    

Ijmā in Ahl al-Sunnah Kalām

Ijmā is ranked as the third shariah evidence after the Qur’ān and Sunnah in the science of Uṣūl . Shafi was the first one who  made Uṣūl which had been  known and used by the Islamic scholars, into a written document and who ascertained that Ijmā was the third of the shariah evidences. Kalām is one of the sciences in which Ijmā evidence is used. The scholars of Kalām used this evidence as far as the science of Uṣūl  made it possible. They always used it without changing any basics of religious beliefs and acceptances. That the aqidah of Ahl al-Sunnah has been supported with Ijmā which is regarded as one of naqly evidences, played an important role in eliminating suspicions which were tried to be aroused in momins’ mind. In this article, the function and importance of Ijmā evidence, which is one of the primary sources of the science of Uṣūl , in the science of Kalām and Aqidah of Ahl al-Sunnah has been studied.SummaryWhat the Qur’ān demands from us is to emphasize the spirit of unity among ummah and to keep out the factors that could trigger separation and division. Indeed, Allah emphasizes in the following verses in the Qur’ān on the protection of the unitary structure of the ummah: “And hold firmly to the rope of Allah all together and do not become divided” (Āl a-Imrān 3/103) and “And do not be like the ones who became divided and differed after the clear proofs had come to them” (Āl al-Imrān 3/105).  Allah has commanded the Ulul ‘Azm Prophets to hold the religion upright and to avoid division. (al-Shūrā 42/13). The command of holding the religion upright and not to be divided in this religion means to certify what needs to be confirmed in the religion of Allah and to obey those that must be obeyed. This is also the proclamation of the principle of religion that all the prophets have consensus over.Ahl al-Sunnah understanding of Islam is identical to the understanding of the Prophet and his companions. For this reason, Ahl al-Sunna is the school that represents the main backbone of Islam. In Ahl al-Sunna, in many subjects, be it usūlî / primary or furū’ī / secondary, there has been ijmā. These ijmās are Sahaba ijmās and deductive ijmās that come from mutakallimūn (theologians) ijtihāds. Therefore, ijmā and ijtihād are closely connected to each other. Ijmā is supported by ijtihād and ijtihād is also the source of ijmā. Thus, the issue is no longer just a pure ijtihād; it turns out to be a degree that gives a solid knowledge after it has risen to some degree just after the nass/texts.Ahl al- Sunnah theologians are talking about two kinds of ijmā. The first is “ijmā taṣdīqī” (approval consensus) which is the consensus based on Sahaba İjmā. These are the ijmās that occur on the principles called ḍaruratal-diniyya (necessities of the religion), and accepted as solid proofs in religion. Issues such as the principles of faith, obligation of prayer and the fasting are the subjects that are determined by the solid/definite ijmā. Such ijmās are valid approvals on existing provisions. These ijmās based on solid nass (verses and hadiths). Such ijmās do not give any new information. The existing information is strengthened by the alliance of Muslims. In these areas, ijtihād cannot be done and Muslims do not need ijtihād on these issues. There is an consensus of Ahl al-Sunnah scholars about the unfaithfulness of the one who denies one or more of the principles which are accepted as the main obligatory principles in Islam. The other is the “deductive ijmā which the ijtihāds have roles over. This kind of ijmās, are formed as a result of mujtahids’ consensus over the same opinion on the issue of theological secondary issues. The issues related to the secondary theological issues which were open to the ijtihāds and the different results obtained on matters are not accepted as the cause of takfīr. However, depending on the subject he/she can be a sinner. Istidlālī/deductive ijmās are not considered as an independent proofs in ‘Ilm al-Kalām, rather a supportive ones and are considered as textual evidences.Since, texts that are accepted as sources give supposed information. In this regard, the Ahl al-Sunnah scholars accepted other members of the sect who have in secondary theological issues opposed the ijmā of the salaf / predecessor as Ahl al-Qibla, but named them as Ahl al-Bid’a (innovator in religion) because of their opposition to Salaf’s İjmās. Moreover, the scholars of the Ahl al-Sunnah did not see them appropriate to participate in the Ijmās, which could occur between the generations that come after Sahābas/companions.Not all disputes have been criticized in Islam. It is a blessing for the ummah to claim different opinions on the issues subject to ijtihād. Since the ummah, in this way, will bring new solutions to emerging issues and as a result, Islam will have a mechanism to produce a dynamic solution. This can only be possible through ijtihād. Dispute is to propose different views on a subject. If this view is not in the actual matters that could harm the unity of the Ummah, rather in the case of ijtihādi issues, this conflict could turn to be mercy.The reason why the methodists evaluate the ijmā within the scope of the authorized evidence is that because they think it is essential that the ijmā be based on a proof. From this point of view, the alliances that occurred in mental matters were not considered as ijmā. The theologians always tried to support their claims with nass/textual proofs. When the ijmā is realized, whether known or not, they have stated that there is certainly a religious proof behind it. Because, the provisions that were reached through ijmā, cannot be against the provisions of the Prophet.Many issues in Islamic Belief and Kalām works are supported by the mental and textual evidences as well as by deductive ijmā. However, many of the claims of Ijmās in these works reflect the inter-sect ijmās of the Ahl al-Sunnah. The sects outside the Ahl al-Sunnah were excluded. This attitude is, above all, the aim of ensuring the integrity within the sect, and trying to protect the Ahl al-Sunnah belief. Since the ijmā evidence has a function that prevents  all kinds of arbitrary and divisive thoughts and turns the supposed knowledge into the qat’ī/certain one, it raises the provision to the next level just after the nass, rather than merely being a ijtihādi provision. In the case of the forerunner of the Ahl al-Sunnah, the Māturīdes and Ash‘arites have not differed in in understanding of ijmā in terms of methodology.Although they have different views on the definition and content of the ijmā, they have a common understanding of alliances of Mujtahids on the same view. The mutakallims (theologians) of Māturīdī and Ash’arī schools have used the proof of ijmā as supportive evidence in the cases related to Kalām. al-Ash’arī not only adopted the proof of ijmā but also used it in practice in. He did not make any distinction in proof of ijmā as practical, theological, methodological or sub-divisional; he used it freely in every field. Māturīdī and Ash’arī scholars decided that the ijmā could occur in religious matters and that there would be evidence when it was formed; In the case of mental issues, they have required the knowledge to be based on solid information. In the case of ijmā in purely mental issues, they have disputed over the issue. While some Ahl al-Sunnah scholars stated that since purely mental matters were certain knowledge and therefore don’t need ijmā, they also ruled that because the mujtahids could get this knowledge from religious texts, therefore ijmā could occur in mental matters as well.

___

  • Abdullah b. Ahmed b. Kudâme, el-Makdîsî. Ravżatü’n-nâẓır ve cünnetü’l-münâẓır fî uṣûli’l-fıḳh ʿalâ meẕhebi’l-imâm Ahmed. Beyrut: Müessesetü’r-Risâle, 1430/2009.
  • Abdullāh b. Ömer, el-Beyzâvî. Minhâcü’l-vüsûl ilâ ʿılmi’l̇-uṣûl. Beyrut: Müessesetü’r-Risâle, 2006.
  • Abdülbâki, Muhammed Fuâd. Mu’cemü’l-müfehres li elfâzi’l-Kur’âni’l-Kerîm. Kahire: Dârü’l-Hadîs, 1411/1991.
  • Abdürrâzık, Ali. el-İcmâʿ fi’ş-şerî‘ati’l-İslâmiyye. Dârü’l-Fikri’l-Arabî, ts.
  • Ahmed b. Hanbel. Müsned. İstanbul: Çağrı Yayınları, 1413/1992.
  • Aliyyü’l-Kâri. Minaḥu’r-ravżı’l-ezherî fi şerḥi’l-fıkhi’l-ekber. Beyrut: Dârü’l-Beşâiri’l-İslâmiyye, 1419/1998.
  • Âmidî, Ebü’l-Hasen Seyfüddîn. el-İḥkâm fi uṣûli’l-aḥkâm. thk. İbrahim el-Acûz. Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1426/2005.
  • Âmidî, Ebü’l-Hasen Seyfüddîn. Ġâyetü’l-merâm fi ʿılmi’l̇-kelâm. thk. Ahmed Ferid el-Mezidî. Beyrut: Dârü’l-Kü-tübi’l-İlmiyye, 1424/2004.
  • Apaydın, H. Yunus. “Zan”. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 44: 122-124. İstanbul: TDV Yayınları, 2013.
  • Bağdâdî, Ebû Mansûr Abdülkâhir. Mezhepler Arasındaki Farklar. Trc. Ethem Ruhi Fığlalı. Ankara: TDV Yayınları, 1991.
  • Bağdâdî, Ebû Mansûr Abdülkâhir. Uṣûlü’d-dîn. İstanbul: Matbaatü’d-Devle, 1346/1928.
  • Bâhüseyin, Yakub b. Abdülvahhab. el-İcmâʿ. Riyad: Mektebetü’r-Rüşd, 1429/2008.
  • Bâkıllânî, Ebû Bekr Muhammed b. Tayyib. Kitâbü’t-Temhîd. Tas: Richard Yusuf Mekârîsî el-Yesui. Beyrut: Mek-tebetü’ş-Şarkıyye, 1957.
  • Bâkıllânî, Ebû Bekr Muhammed b. Tayyib. Kitâbü Temhîdi’l -evâili ve tel ḫiṣı delâil. thk. Şeyḥ İmâdüddin. Ahmed Haydar. Beyrut: Müessesetü’l-Kütübi’s-Siḳāfiyye, 1407/1987.
  • Bâkıllânî, Ebû Bekr Muhammed b. Tayyib. Kitâbü’t-Temhîd, Tsh. Richard Yusuf Mekarisi el-Yesuî. Beyrut: Mek-tebetü’ş-Şarkıyye, 1957.
  • Beyzâvî, Nâsırüddîn Ebû Saîd Abdullāh b. Ömer b. Muhammed. Envâru’t-tenzîl ve esrâru’t-te’vîl. 2. Cilt. Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1429/2008.
  • Bihârî, Muhibbull āh b. Abdüşşekûr, Fevâtiḥü’r-raḥamût bi şerḥi müsellemi’s-̱sebûṯ, thk. Abdullah Mahmud Mu-hammed Ömer. 2. Cilt. Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-‘İlmiyye, 1423/2002.
  • Buhârî, Alâüddîn Abdülazîz b. Ahmed b. Muhammed. Keşfü’l-esrâr. 3. Cilt. Beyrut. Dârü’l-Kütübi’l-‘İlmiyye, 1418/1997.
  • Buhârî, Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmâîl. Saḥiḥu’l-Buḫârî. İstanbul. Çağrı Yayınları, 1413/1992.
  • Cabirî, Muhammed Âbid. Arap İslâm Kültürünün Akıl Yapısı. Trc. Burhan Köroğlu. Hasan Hacak. Ekrem Demirli. İstanbul: Kitabevi, 2001.
  • Cessâs, Ahmed b. Ali er-Râzî. “el-Fuṣûl fi’l-uṣûl. thk. Uceyl Casim en-Neşmî. Küveyt: Vüzâratü’l-Evḳāfi ve’ş-Şuûni’l-İslamiyyeti’l-İdareti’l-Âmmeti li’l-İftâi ve’l-Buhusi’ş-Şer’iyye, 1414/1994.
  • Cürcânî, Ebü’l-Hasen Alî b. Muhammed b. Alî es-Seyyid eş- Şerîf. Kitâbü’t-Ta‘rifât, thk. Muhammed Abdurrah-man el-Maraşlı. Beyrut: Dârü’n-Nefâis, 1428/2007.
  • Cürcânî, Ebü’l-Hasen Alî b. Muhammed b. Alî es-Seyyid eş-Şerîf. Şerḥu’l-Mevâkıf. thk. Abdurrahman, Umeyra. Beyrut: Dârü’l-Ciyl, 1417/1997.
  • Cüveynî, İmâmü’l -Haremeyn Ebü’l-Meâlî. el-Bürhân fi uṣûli’l-fıkh, thk. Abdülazîm ed-Deyb, Kahire: Dârü’l-Ensâr, ts.
  • Cüveynî, İmâmü’l-Haremeyn Ebü’l-Meâlî. Kitâbü’t-telḫîṣ fi uṣûli’l-fıkh. thk. Abdullah Cevlem en-Nîbâli, Şebbir Ahmed el-Ömeri. Beyrut: Dârü’l-Beşâiri’l-İslamiyye, 1417-1996.
  • Çelebî, Muhammed Mustafa. Uṣûli’l-fıkhi’l-İslâmî. Beyrut: Dârü’l-Câmiiyye, ts.
  • Dağ, Mehmet. “Eş‘arî Kelâmında Bilgi Problemi”. İslam İlimleri Enstitüsü Dergisi. 4 (1980): 97-114.
  • Dârekutnî, Ali b. Ömer b. Ahmed. Rü’yetullah. thk. Mebrûk İsmail Mebrûk. Kahire: Mektebetü’l-Kur’ân, ts.
  • Devvânî, Ebû Abdillâh Celâlüddîn Muhammed b. Es‘ad b. Muhammed es-Sıddîkî. Celâl, Dersaâdet: 1316.
  • Dönmez, İbrahim Kâfi. “İcmâ”. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 21: 417-431. İstanbul: TDV Yayınları, 1994.
  • Dugaym, Semîh, Mevsû‘atü mustalâḥatı ‘ilm-i’l-kelâmi’l-İslâmî, Beyrut: Mektebetü Lübnan, 1998.
  • Ebû Zehre, Muhammed. Mezhepler Tarihi. Trc. Sıbgatullah Kaya. Ankara: Yeni Şafak Yayınları, ts.
  • Ebû Zehre, Muhammed. Uṣûlü’l-Fıkh. Dârü’l-Fikri’l-Arabi, ts.
  • Emîr Pâdişâh, Muhammed. Teysîrü’t-taḥrîr şerḥu kitâbi’t-taḥrîr. Mekke: Dârü’l-Baz, ts.
  • Eş‘arî, Ebü’l-Hasan Ali b. İsmail. el-İbâne an uṣûlü’d-diyane. thk. Beşir Muhammed Uyun. Riyad: Mektebetü’l-Müeyyed, 1413/1993.
  • Eş‘arî, Ebü’l-Hasan Ali b. İsmail. Kitâbü’l-Lüm‘a fi’r-reddi ʿalâ ehli’z-zey’i ve’l-bid‘a. Tsh. Hamûde Garâbe. Mısır: Matbaatü Mısrıyye, 1955.
  • Eş‘arî, Ebü’l-Hasan Ali b. İsmail. Risâletün ilâ ehl-i’s-sağr. thk. Abdullah Şakir Muhammed el-Cüneydî. Medine:Mektebetü’l-Ulûmi ve’l-Hikem, 2002/1422.
  • Fergal, Yahya Hâşim Hasan. El-Üsüsü’l-menheciyye li binâi’l-akideti’l-İslâmiyye. Kahire: Dârü’l-Fikri’l-Arabi, 1978.
  • Feyyûmî, Ahmed b. Muhammed b. Ali. el-Misbâḥu’l-münîr. Kahire: Dârü’l-Hadîs, 1424/2003.
  • Gazzâlî, Hüccetü’l -İslâm Ebû Hâmid Muhammed b. Ahmed. el-İktisâdü fi’l-i’tikâd, Kahire: Şeriketü Mektebeti ve Matbaati Mustafa el-Bâbi el-Halebî, 1385/1966.
  • Gazzâlî, Hüccetü’l-İslâm Ebû Hâmid Muhammed b. Ahmed. el-Mustaṣfâ: İslâm Hukukunda Deliller ve Yorum Metodolojisi. Trc. Yunus Apaydın. Kayseri: Rey Yayıcılık, 1994.
  • Gölcük, Şerafettin – Toprak Süleyman. Kelâm. Konya: Tekin Kitabevi, 1996.
  • Hayyât, Ebü’l-Hüseyin. Kitâbü’l-intisâr ve’r-reddü ʿalâ ibni’r -Ravendi el-mülḥid. thk. H. S. Nyberc. Beyrut: Ev-raku’ş-şarkıyye, 1413/1993.
  • Hüseyin el-Basrî. Kitâbü’l-mu‘temed fi uṣûli’l-fıkh. thk. Muhammed Hamidullah Dimeşk: Mahedü’l-ilmi el-Fransi li’d-Dirâsati’l-Arabiyyeti, 1384/1964.
  • İbn es-Sübkî, Tâceddin Abdülvehhâb. el-İbhâcü min şerhi’l -minhâc ʿalâ minhâci’l -vuṣûl ilâ ‘ilmi’l-uṣûl. Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1416/1995.
  • İbn Fâris, Ahmed b. Fâris b. Zekeriyyâ b. Muhammed. Mu’cemü mekāyîsi’l-lüġā. Kahire: Dârü’l-hadis, 1429/2008.
  • İbn Fûrek, Ebû Bekr Muhammed b. el-Hasen. Mücerredü makâlâti’ş-şeyḥ Ebi’l-Hasan el-Eş‘arî. thk. Ahmed Abdürrahim es-Sâyih. Kahire: Mektebetü’s-Seḳāfeti’d-Diniyye, 1425/2005.
  • İbn Hazm, Alî b. Ahmed b. Saîd. en-Nebẕü fi uṣûli’l-fıkh. thk. Ahmed Hicazi es-Sekkâ. Kahire: Mektebetü’l-Külli-yati’l-Ezheriyye, 1401/1981.
  • İbn Hazm, Alî b. Ahmed b. Saîd. Merâtibü’l-icmâʿ (İbn Teymiyye’nin “Nakdü merâtibi’l-icmâ‘ʿ” ile birlikte). Bey-rut: Dârü’l-Afâki’l-Cedide, 1402/1982.
  • İbn Kattân, el-Fâsî. İḳnâ‘ fî mesâili’l-icmâ‘. 1. Cilt. thk. Hasan Fevzî es-Saîdî. Kahire: el-Furûḳu’l-hadîsetü li ta-bakâti ve’n-neşr, 1424/2004.
  • İbn Mâce, Ebû Abdillâh Muhammed b. Yezîd Mâce el-Ḳāzvînî. Sünenü ibn Mace. İstanbul: Çağrı Yayınları, 1413/1992. I.-II.
  • İbn Manzûr, Cemâlüddîn Muhammed b. Mükerrem b. Alî b. Ahmed el-Ensârî er-Rüveyfiî. Lisânü’l-‘Arab 8 cilt. Beyrut: Dârü’s-Sâdır, ts.
  • İbn Manzûr, Cemâlüddîn Muhammed b. Mükerrem b. Alî b. Ahmed el-Ensârî er-Rüveyfiî. Lisanü’l-‘Arab 10 cilt. Beyrut: Dârü’s-Sâdır, ts.
  • İbn Rüşd, Ebü’l-Velîd Muhammed b. Ahmed b. Muhammed. Felsefe Din İlişkileri Faṣlu’l-makâl el-keşf an minhâci’l-edille. Haz. Süleyman Uludağ. İstanbul: Dergâh Yayınları, 2013.
  • İbn Sübkî, Takıyyüddîn Alî b. Abdilkâfî b. Alî b. Temmâm. el-İbhâc fi şerhi’l-minhâc. thk. Şaban Muhammed İsmail. Kahire: Mektebetü’l-Külliyyâti’l-Ezheriyye, 1401/1981.
  • İrfan, Abdülhamid. “Eş‘arî”. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 11: 444-447. İstanbul: TDV Yayınları, 1995.
  • İsfahânî, Râgıb. el-Müfredât fi ġārîbi’l-Kur’ân. Beyrut: Dârü’l-Ma’rife, 2005.
  • İzmirli İsmail Hakkı. Yeni İlm-i Kelâm. Haz: Sabri Hizmetli. Ankara: Umran Yayınları. 1981.
  • Kādî Abdülcebbâr. Fażlû’l-i’tizal ve tabaḳātü’l-Mu‘tezile. thk. Fuad Seyyid. Tunus: Dârü’t-Tunisiyye, 1393/1974.
  • Kādî Abdülcebbâr. Şerḥu’l -Uṣûli’l-ḫamse. thk. Abdülkerim Osman. Kahire: Mektebetü Vehbe, 1416/1996. Mâtürîdî, Muhammed b. Muhammed b. Mahmûd es-Semerḳāndî. Kitâbü’-Tevḥîd haz. Bekir Topaloğlu Muhammed Aruçi. Ankara: İSAM Yayınları, 2005.
  • Mâtürîdî, Muhammed b. Muhammed b. Mahmûd es-Semerḳāndî. Te’vilatü’l-Kur’ân. thk. Ali Haydar Ulusoy. Tsh. Bekir Topaloğlu. 3. Cilt. İstanbul: Dârü’l-Mizan, 2008.
  • Nasr Hâmid, Ebû Zeyd. “İmam Şâfiî ve Ortayol İdeoloji sinin Tesisi”. Sünni Paradigmanın Oluşumunda Şâfiî’nin Rolü. Haz. M. Hayri Kırbaşoğlu. Ankara: Kitâbiyât Yayınları, 2000.
  • Nîsâbûrî, Ebû Bekr Muhammed b. İbrâhîm b. el-Münzir en- el-İcmâʿ li’l-imâm ibn Münzir. thk. Fuad Abdülmünim Ahmed. İskenderiyye: Merkezü’l-İskenderiyye li’l-Kitabi’l-İskenderiyye, ts.
  • Osman b. Ali Hasan. Menhecü’l-istidlâli ʿalâ mesaili’l-i‘tiḳādi inde ehl-i’s-sünneti ve’l-cemâ‘a. Riyad: Mektebetü’r-Rüşd, 2006.
  • Özen, Şükrü. “Mâtürîdî”. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 28: 146-151. Ankara: TDV Yayınları, 2003.
  • Râzî, Fahreddîn Muhammed b. Ömer b. el-Hüseyin. el-Maḥṣul fi ‘ilmi’l-uṣûl. thk. Taha Cabir Feyyaz el-Alvânî. 4. Cilt. Beyrut: Müessesetü’r-Risâle, 1418/1997.
  • Râzî, Fahreddîn Muhammed b. Ömer b. el-Hüseyin. Muḥaṣṣal. Kahire: Mektebetü’l-Külliyâti’l-Ezheriyye, ts.
  • Saffâr, Ebû İshâk İbrahim ez -Zâhid. Telḫîṣü'l-edille li-ḳavâʿidi't-tevḥîd. Nşr. Angelika Broderson. 2. Cilt Beyrut: el- Ma‘hedü’l-Almâni li ebhâsi’ş-Şarkıyye, 1432/2011.
  • Seraḥsî, Muhammed b. Ebî Sehl Ahmed. Uṣûlü’s-Seraḫsî. thk. Ebü’l-Vefâ el-Afgâni. Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-İl-miyye, 1414/1993.
  • Sübkî, Taceddin Abdülvahhab b. Ali. Cemu‘l-cevami‘ fi uṣûli’l-fıkh. Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1424/2003.
  • Şâfiî, Muhammed b. İdrîs. Cimâ‘u’l-‘ilm. Dârü’l-Asar, 2002/1423.
  • Şâfiî, Muhammed b. İdrîs. er-Risâle. thk. Ahmed Muhammed Şakir. Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye. ts.
  • Şerif Murtaza. eẕ-Ẕerî‘atü ilâ uṣûli’ş-şerî‘a. thk. el-Lecnetü’l-İlmiyye fi Müesseseti’l-İmami’s-Sadık. Kum: Mües-sesetü’l-İmami’s-Sadık, ts.
  • Şevkânî, Muhammed b. Ali. İrşâdü’l-fuḥûl ilâ taḥḳiḳi’l-ḥaḳ min ‘ilmi’l-uṣûl. thk. Ebû Hafs Sami b. el-Arabi el-Eseri. Riyad: Dârü’l-Fazile, 1421/2000.
  • Şîrâzî, Ebû İshak İbrahim. Şerḥu’l-Lüm‘a. thk. Abdülmecid Türki. Beyrut: Dârü’l -Garbi’l-İslâmi, 1408/1988.
  • Teftâzânî, Sa‘düddîn Mes‘ûd b. Fahriddîn Ömer b. Burhâniddîn Abdillâh. Şerḥu telviḥ al’t-tavdiḥ li metni’t-tenkiḥi fi’l-uṣûl. thk. Zekeriya Umeyrat. 2. Cilt. Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1416/1996.
  • Teftâzânî, Sa‘düddîn Mes‘ûd b. Fahriddîn Ömer b. Burhâniddîn Abdillâh. Şerḥu’l-Maḳāṣıd, 4. Cilt. Beyrut: Âlemü’l-Kütüb, 1419/1998.
  • Teftâzânî, Sa‘düddîn Mes‘ûd b. Fahriddîn Ömer b. Burhâniddîn Abdillâh. Şerḥü’l-ʿAḳāid, Eser Kitabevi, İstanbul: 1970.
  • Topaloğlu, Bekir. Kelâm İlmi. Beyrut: Damla Yayınevi, 1985.
  • Topaloğlu, Bekir-Çelebi İlyas. Kelâm Terimleri Sözlüğü. İstanbul: İSAM Yayınları, 2010.
  • Uludağ, Süleyman. İslâm’da İnanç Konuları ve İtikadi Mezhepler. İstanbul: Marifet Yayınları, 1996.
  • Yavuz, Yunus Vehbi. İslâm Hukuk Metodolojisinde İstihsan ve İcmâ. İstanbul: Feyiz Yayınları, 2008.
  • Yavuz, Yusuf Şevki. “Delil”. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 9: 136-138. İstanbul: TDV Yayınları, 1994.
  • Yavuz, Yusuf Şevki. “İbn Fûrek”. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 19: 495-498. İstanbul: TDV Yayınları, 1999.
  • Zerkeşî, Bedreddin b. Bahadır b. Abdullah. el-Baḥru’l-muḥîṭ . Kuveyt: Vüzeratü’l-Evkaf li Şuûni’l -İslâmiyye, 1413/1992.