Toplumsal Cinsiyet Bağlamında Kadının Özneliği ve Din

Toplumsal cinsiyet, bireyin fiziksel cinsiyetinden öte içinde yaşadığı toplumda sosyo-kültürel olarak var edilmiş özel kimliğidir. Bu kavramın oluşmasında temel öncüller kültürün temel yapı taşları olan aile ve yaşanılan dini hayattır. Toplumsal cinsiyet tanımı tartışmaları sosyolojik perspektifte makro ve mikro teoriler etrafında tartışılmış, biyolojik cinsiyet ile toplumun öngördüğü toplumsal cinsiyet sınırları netleştirilmeye çalışılmıştır. Dini hayat ve aile bireyin sosyalleşmesinde, kimliğinin oluşmasında kuşkusuz en önemli toplumsal kurumlardır. Bu bağlamda toplumsal cinsiyetin sınırları toplumdan topluma ve kültürden kültüre göre değişiklik göstermektedir.  Genelde her iki cinsiyet için bir yaptırıma dönüşen toplumsal cinsiyet anlayışı, spesifik olarak kadınların kendi varlıklarını ispat etme yolunda engellerin ortaya çıkmasına neden olmuştur.  Modernizmin ve sekülerleşmenin etkisi ile değişen toplumsal cinsiyet algısı kadını kamusal alana davet etmiştir. Türk- Müslüman toplumunda da kadının mahremi temsil edişi kısmen sona ermiş özneleşme süreci ivme kazanmıştır. İnsan haklarının son derece önem kazandığı evrensel platformda kadın ve kadının özneleşmesi için atılan adımlar toplumsal cinsiyet kavramının değişen yüzünü açıkça göstermekte ortaya konulan istatistiki veriler de bunu destekler mahiyettedir.

___

  • Aktaş, Cihan (1997). “Kadının Toplumsallaşması ve Fitne”, İslami Araştırmalar Dergisi. C.10. S. 4 Ekim, ss.241-248 İstanbul, İSAM Yayınları.