Trombolitik tedavinin geç döneminde koroner reperfüzyonunun elektrokardiyografik bulguları

Bu çalışmada ilk kez akut miyokard infarktüsü saptanan ve trombolitik tedavi alan hastalarda hastaneden çıkış öncesi elektrokardiyografilerinde ST segment ve T dalgası değişikliklerinin koroner arter açıklığı ile ilişkileri değerlendirildi. İlk kez akut miyokard infarktüsü saptanan, trombolitik tedavi alan ve hastaneden çıkmadan önce (6 ve 12. günler arasında) koroner anjiyografi ve sol ventrikülografi yapılan 100 hasta değerlendirmeye alındı. Hastaneden çıkış öncesi elektrokardiyografilerde infarktüs ile derivasyonlarda ST segment durumu (izoelektrik veya yüksek) ve T dalga durumu (pozitif veya negatif) ile 6-12. günlerde yapılan koroner anjiyografilerde infarktüs ile ilişkili koroner arterin perfüzyon durumu değerlendirildi. ST segment yüksekliğinin izoelektrik hatta dönmesinin perfüzyonun sağlandığını göstermede %84, spesifite %38, pozitif prediktif değeri %77, negatif prediktif değeri 950 bulundu. T dalgasının negatif olmasının damarda perfüzyon olduğunu göstermede sensitivitesi %86, spesifıte 30, pozitif prediktif değeri %73, negatif prediktif değeri %64 bulundu. T dalga negatifliği ST segmenti değişiklikleri dikkate alındığında damar açıklığını belirlemede bağımsız bir faktör olarak bulunmadı. Miyokard infarktüsünün 6i12. günlerinde elektrokardiyografide ST se'ğmenti izoelektrik hatta dönen ve T dalgası negatif olan hastalarda infarktüs ile ilgili damar açıklığı ST segmen¬ti yüksek ve T dalgası pozitif olan hastalardaki damar açıklığı sıklığına göre daha fazladır. ST segmenti yüksek ve T dalgası pozitif olan hastalarda infarktüs ile ilgili damarda yeterli açıklık sağlanamamaktadır. Bu durum hastaların risk belirlenmesinde dikkate alınmalıdır.

The relationship between the predischarge electrocardiographic finding and coronary artery patency in patients with acute myocardial infarction treated with thrombolytic treatment

Background and design.- We sought the ability of the predischarge electrocardiographic ST segment and T wave changes, to predict the patency of infarct related coronary artery in patients with acute myocardial infarction treated with thrombolytic treatment. We included 100 patients who were treated with thrombolytic therapy during the first acute myocardial infarction and who had undergone coronary angiography and left ventriculography before hospital discharge (6th to 12th day). On the predischarge electrocardiography, the ST segment status (either isoelectric or elevated) and T wave status (positive or negative) were detemined. Perfusion status of the infarct related artery was determined angiographically within the 6th to 12th days. Results.- ST segment isoelectricity was related to the coronary artery patency with a sensitivity of 84%, specificity of 38%, positive predictive value of 77% and negative predictive value of 50%. On the other hand, sensitivity, specificity, positive and negative predictive values of T wave negativity with regard to the coronary artery patency was 86%, 30%, 73% and 64% respectively. Conclusion.- Patients with isoelectric ST segment and negative T wave on the standart electrocardiography on the 6th-12th days have a higher incidence of patent infarct related coronary artery compared to patients with ST segment elevation and positive T wave who have a higher incidence of non-patent infarct related coronary artery . These findings may be useful in the assessment of riskin the patients with a first acute myocardial infarction treated with thrombolytic therapy before discharge from the hospital.

___

Cerrahpaşa Tıp Dergisi-Cover
  • ISSN: 1300-5227
  • Başlangıç: 1998
  • Yayıncı: -