Tasavvufun Oluşumu Şeriat-Hakikat İlişkisi

Sûfiler, farklı bir taife olarak ortaya çıkmaya başladığından itibaren daima dini gruplar tarafından eleştirilere maruz kalmış ve kendilerini diğer gruplara karşı savunmak zorunda olmuşlardır. Tasavvufun bir bilgi sistemine sahip müstakil bir ilim olup olmama hadisesi, bu mücadelenin temelini oluşturmaktadır. Bu eser, tasavvufun, İslam Düşüncesi içerisinde derin bir meşruiyet sorunu yaşamasının tarihi sürecini “şeriat-hakikat” perspektifinden incelemektedir. Bilinenin aksine, tasavvuf tarihini bu yönüyle iki dönemde ele alan yazar, taksimi şu şekilde yapmaktadır; birinci dönem, tasavvufun oluşumundan İbnü’l-Arâbî’ye kadar süre gelen şer’i ilimler arasında meşruiyet arayan tasavvuf, ikinci dönem ise İbnü’l-Arabî ile başlayan ve tasavvufun metafizik bir ilim olarak meşruiyeti meselesine odaklanmıştır. Birinci dönemde fakih ve hadisçiler muhatap alınırken ikinci dönemde felsefe ve kelam ilimleri karşıt eksenin muhatabı olmuştur. Her ne kadar muhatap kitle değişse de, değişmeyen tek şey tasavvufun bir yer bulma çabası ve mücadelesidir. 

___

  • Kartal Abdullah, Tasavvufun Oluşumu Şeriat-Hakikat İlişkisi. Bursa: Emin Yay, 2015.