XIII. Yüzyıl Anadolu Türk Mimarisinde "Külliye"

13. yüzyıl Anadolu Türk mimarisinin plan tipleri, yapı programları henüz kesinlikle tesbit edilmiş değildir. O devir ihtiyaçlarına göre meydana çıkan binalar, çoğu zaman konularına göre; dini, sivil v.s, adlarla tasnif edilmekte, bu binaların inşaat, plan, ve dekoratif özellikleri üzerinde ancak son yıllarda çalışmalar yapılmaktadır. 12. ve 13. yüzyıllar Anadolu'da daha sonraki devrelerde en olgun şekillerini bulan Türk mimarisinin yapı programlarının açıklanabilmesi için dikkatle etüd edilmesi gereken bir dönemdir ve aşağı yukarı zamanımıza kadar ulaşan yeni bir sanat sentezinin (bütünüyle kavranabilmesi bakımından da) ayrılmaz bir parçasıdır. Herhalde Selçuklu hanedanının son bulmasıyla kapanmış sayılacak; siyasi periodlarla isimlendirilecek (kopuk = müstakil) bir devir olmaması icabeder. Şüphe yok ki, 14. ile 16. yüzyıllarda kendisini bulan plan tertipleri, yapı ustalıkları, 12. ve 13. yüzyıllarda Türkler Anadolu'da yapı faaliyetine girişir girişmez hazırlanmaya başlamıştı. Rüstem Paşa yahut Süleymaniye camilerini yaratacak duyuş ve eğilimler herhalde yeni devletin yaratıcılarında o zaman da mevcuttu ve şeklen olmasa bile aynı ihtiyaçlara cevap verecek yapılar hiç değilse ana niyet olarak belirmişti. Gelişmiş örneklerini 14. ve 15. yüzyıllardan sonra gördüğümüz "külliye, manzume, heyet" dediğimiz mimari programlar da bu düşünceyi destekleyen yapı gruplarından biridir. Camii türbe, han gibi binalar nasıl her devirde görülürse, külliyeler de 13. yüzyıldan itibaren meydana çıkmaya başlamıştır. Biz, bu kısa etüdümüz içinde bu çağın birkaç yapısı üzerinde kısaca duracağız.