Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Oluşması Üzerine

Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğunun budanıp ufalanması ile meydana gelen ulusal devletlerin sonuncusudur. Aslında bu durumu tarihsel bir sürecin doğal sonucu olarak kabul etmek gerekir. Çünkü Türklerin, birçok ulusları kapsayan imparatorluğun kurucusu ve başlıca dayanağı olan temel öge sıfatıyla, kendi devletlerini yaşatmak çabası içinde direnmeleri, devleti dağıtmak ereğine yöneltilmiş her girişime karşı koymaları kadar doğal bir davranış düşünülemez. Aynı surette, ulusal bilincin, imparatorluğu oluşturan bütün milliyetler arasında en geç Türklerde uyandığı da tarihsel bir gerçektir. Teokratik bir yapıya sahip olan Osmanlı İmparatorluğunda gerçek anlamda bir ulusçuluk aramak hiç kuşkusuz boşuna olur. Böyle bir dokudaki siyasal bir gövdede yaşama egemen olan temel ilkeler, İslamlık ve bir de evrensel egemenlik kavramları altında toplanabilir. Gerçekten de, yüzyıllar boyunca Osmanlı İmparatorluğunda devlet ve kamu hizmetlerini yüklenecek kişiler için dinin dışında hiçbir ayrılık gözetilmemiştir. Yalnız Müslüman olmak koşulu ile herkese, hangi ırk ve milliyete mensup olursa olsun, kişisel yeteneğine göre resmi görev kapıları aynı ölçüde açık tutulmuştur. Hiç kuşkusuz, bu halin en önemli sonucu, kamu hizmetleri için en üstün yeteneği olanların seçilmesi zemininin yaratılmış bulunması olmuştur.

Two Stone Plates from the Sarıkaya Palace at Acemhöyük

From the west wing of the Sarıkaya palace at Acemhöyük have come objects of a variety of precious materials, including gold, ivory, rock crystal and obsidian. Before the systematic excavations of the site began, much damage had been done in this area by villagers in search of stone or clay. Although the disturbed condition of the palace remains has thus prevented a clear understanding of the provenience of these objects, recent excavations have contributed new information for this inquiry. Investigations at the palace, in particular in Room 17, have established that the ground floor of this two-story structure served for storage purposes. That the second floor was used at least in part to protect valuable possessions is indicated by the provenience of the obsidian plate and the radiolarium plate with stand which form the subject of this discussion. They were recovered from the collapsed ceiling debris in Room 17 of the Sarıkaya palace, at a height of 2.5 m. above the floor level.