Orta Çağlarda Türkiye-Kıbrıs Münasebetleri

Kıbrıs adası coğrafi mevkii, askeri ve ticari ehemmiyeti dolayısiyle asırlarca İslâmlar ile Hıristiyanlar arasında bir mücadele mevzuu olmuş ve Akdeniz hâkimiyeti el değiştirdikçe adanın sahipleri de değişmiştir. Böylece ada Orta Çağlar başından beri Bizans, Arap, Fransız (Haçlı), İtalyan (Venedik) ve nihayet Osmanlı hâkimiyetini tanımıştır. İslâmlar az bir zaman zarfında, mucizeyi bir kudretle, Yakın Şark'ın Sasani ve Bizans İmparatorluklarını yere serdikten sonra da hayrete şayan bir süratle denizlere açılmışlar ve Akdeniz'e hâkim olmuşlardı. Gerçekten Hazreti Ömer zamanında denize yaklaşmaktan korkan Araplar Hazreti Osman zamanında artık denizlere açılmak ve fetihlere girişmek kudretini kazandılar. Halife Osman zamanında Şam valisi bulunan Mu'âviye, vücuda getirdiği bir donanma ile, M. 650 yılında, Kıbrıs'a bir sefer yaptı ve Ada'yı yıllık 7200 dinar (altın) vergi ile İslam devletine bağladı. Bizanslıların adayı istirdat teşebbüsleri üzerine o 653'de 500 gemi ile tekrar bir sefer yaparak adayı fethetmiş; ada'ya Suriye'den halk nakletmiş; adada camiler ve hattâ bir rivâyete göre bir şehir inşa etmiştir. Bizanslılarla vukubulan mücadeleler dolayısiyle Emevi Halifesi II. Velid ve Abbasi Halifesi Harun-er Reşid (786-809) zamanında sefer yapmak lüzumu hasıl olmuş; Kıbrıslıların bir kısmı Suriye'ye naklolunmuş; fakat ada halkı artık itaatini ispat ettiği için bu halk tekrar yurtlarına gönderilmiştir.