Mütareke Döneminde İtilaf Devletlerinin Hapishaneler Üzerindeki Denetimi

Mondros Mütarekesi’nin imzalanması Osmanlı İmparatorluğu açısından bir dönemin kapandığına işaret eder. Bu dönem; içeride çok uzun zamandan beri varlığını devam ettiren İttihat ve Terakki Partisi’nin aktif Türk siyasetinden uzaklaşması, mütareke hükümlerinin keyfi uygulaması sonucunda ortaya çıkan belirsizlik, karışıklık, işgaller ve bütün bunlara karşılık Mustafa Kemal’in önderliğinde bağımsızlık ve egemenlik savaşının başlaması gibi birden çok gelişmeye tanıklık etmiştir. Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasının ardından başlayan İstanbul’un fiili işgali, Osmanlı Hükümeti’ni birçok açıdan karışıklığa sürüklemiştir. Başlangıçta bütün işgallerin geçici olduğu düşüncesi ile hareket eden ve bunu bu şekilde aktaran yönetim, bir süre sonra her açıdan kontrol altına alındığını görmeye başlayacaktır. Bu makale içerisinde incelemeye çalışacağımız hapishaneler üzerinde İtilaf Devletleri’nin oluşturduğu kontrol, Mondros Mütarekesi’nin dördüncü maddesinde yer alan harp esirlerinin teslim edilmesine ilişkin maddeden yola çıkılarak gerçekleştirilmiş, ancak aşağıda örneklerini vereceğimiz üzere, bu söz konusu maddenin kapsamından hızla uzaklaşılan bir anlayışla uygulamaya konulmuştur. Çünkü hapishanelerde sadece mütarekenin dördüncü maddesi kapsamına giren kişilerin olup olmadığı araştırılmamış, Osmanlı vatandaşları, yeni kurulan devletlerin vatandaşları, Yunan uyruğundan olanlar ya da oldukları iddiasında bulunanlar çıkarılmaya başlanmıştır. Dolayısıyla işgal, bir boyutu ile hapishaneler üzerindeki kontrol ve müdahale kapsamında da yaşanmıştır.

The Supervision of Prisons by the Allied Countries

The time period starting with the signing of the Armistice of Mudros brought along many complications such as the invasion of Istanbul, the arbitrary) implementation of the clauses of Mudros and a complexity of authority and jurisdiction. One of the complexities derived from the fact that the Allied countries interpreted the fourth clause of Mudros, which was about the submission of war prisoners, according to their own understanding. Although the clause was clear about who would be treated within this framework, in practice there was no clear distinction about who would be subject to this specific clause. Thus, Ottoman citizens, citizens of countries that were still not officially founded, citizens of Greek origin or who claimed to be of Greek origin were set free. An arbitray practice of releasing prisoners including the criminal ones without order and proper work, had started. The Allied Countries' representatives created committees to inspect prisons and the problems envisaged in their reports were used as excuses to release or to take away prisoners. The conditions of the prisons were an opportunity for the Allies' criticism and intervention. But most importantly, the supervision of prisons by the Allied Countries, creted a chaos among the institutions of the Ottoman Empire and due to the release of prisoners at convenience, the authority of the state weakened immensely.

___