Kur'an Harfleri ve Atatürk Devrimlerine Karşı Çıkışlar

Atatürk'ün ulusu yararına gerçekleştirdiği devrimlerin en büyüklerinden birinin 50. nci yılında bulunmamız nedeniyle, konuyu yazı devriminden ve bu devrimden 50 yıl sonra, kimi sorumlu kişilerin ve bu arada kişisel çıkar gözleyenlerin rejim dahil devrimlerimizin tümüne yönelmiş karşı görüş ve propagandalarından seçtim. Bugün sayıları milyonları bulan eğitimden yoksun yurttaşların arasında Arap yazısının kutsallığına, bu yazının dünyanın kurulduğu günden beri var olduğuna inandırılmış sayısız kişiler vardır. Gene bu eğitimsiz kütlelere Türk ulusunun yalnız Arap harflerini kullanmış olduğu, ayrıca bütün başarı nın tarihteki şan ve şereflerin Islam dinine borçlu bulunulduğu kanısı verilmiştir. Gerçekte kaba bir hesapla binyıl öncesinden başlayarak 1 Kasım 1928'e gelinceye kadar kullanılan Arap yazısı Türk ulusunun dil özelliklerine uygun düşmediği gibi, anlamı bilinmeyen sözcüklerin doğru okunması da mümkün değildi; bu yazıları okuyanlarca pek iyi bilindiği üzere. Bir soru gelebilir usumuza: Öyle ise atalarımız neden hem Arap yazısını hem de büyük ölçüde arapça sözcükleri aldılar? Gene 900 yıldan bu yana Selçuk ve Osmanlı İmparatorlukları iktidarlarında Türkler'le içiçe yaşayan Türk soyundan olmayan azınlıklar örneğin Rumlar, Ermeniler, hatta Müslüman olan başka etnik gruplar kendi dillerini belki bu ölçüde ihmal etmemişler de, zengin kökleri olan türkçe neden bu ölçüde gerilemiş, neden arapça ve farsça sözcükler ve kurallarla dolu bir resmi türkçe meydana gelmiş? Bunu yanıtlamak için sık sık yinelenen, tarihsel gerçeklerle de çelişen bir konuya değinmek istiyorum. O da Türklerin İslam dinini kendi bünyelerine uygun bularak hemen kabul ettikleri iddiasıdır. Oysa tam tersi...

Turkish Contributions to Scientific Work in Islam

Mesopotamia and Egypt are the cradles of our present-day civilization. The origins of our science can be traced back to these two civilizations of four or even five thousand years ago. The Greeks inherited the science of these countries, appropriated it eagerly. They also endowed it with greater power of articulation and imparted fresh momentum to scientific work. In their hands scientific knowledge was not only considerably enriched, but it also gained substantially in refinement and theoretical stature. But with the advent of Christianity a period of stagnation gradually set in, and the era called the Dark Ages with all its superstitions and dearth of wellfounded scientific enlightenment began to weigh heavily upon the old classical Mediterranean world and the Near East. The situation changed with the advent of Islam. The history of Islam starts with the Hijra in 622 A. D. In that year Muhammed transferred the scene of his activities from the city of Mekka to Medina. The Prophet died ten years later, but before 650 the Arabs had managed to conquer Syria, Egypt, Mesopotamia, and Persia, and in these rapid conquests religious faith had served remarkably as a motive power for building a gigantic empire.